16

4.8K 230 137
                                    

Düzenlenecek.

7 Ay Sonra;

Ona âşık olmuştum.

Kendime, arkadaşlarıma itiraf etmek zor olsa da olmuştu, yapmıştım işte. İlk zamanlarda hissetmiştim aslında. Lâkin o zamanlar benim için hayatımı düzene sokabilmek bile zor iken bir adama âşık olduğumu bilmek sadece yük gibi görünmüştü gözüme. Daha sonradan anlamıştım hata yaptığımı. Âşık olmuştum ki ben ona çoktan. Bu, fırtınadan kaçarken doluya yakalanmak gibi bir şeydi. Evet evet, bu tam olarak oydu. Ben ona âşık olmaktan korkmuştum, uzak durmaya çalışmıştım. Fakat bir şeyi hesaba katmayı unutmuştum sanırım. Ondan kaçarken yine ona tutulmak...

Geride kalan 7 ay bana çok şey öğretmişti. İyiyi, kötüyü, doğruyu, yanlışı... Ama en çok hayat denen kavramı. Ben yaşamadığımı öğrendim bundan önceki hayatımda. Ah, hayat dedim kusura bakmayın. Hayat denilmezdi buna tam olarak ama henüz nitelendirebileceğim bir kelime keşfedememiştim.

Ben bir adam tanımıştım İzmir'de, kalbimi yerimden oynatmıştı. Ben bir çift kahve göze bakmıştım İzmir'de, boğazıma bir yılan dolanmış, ona baktıkça beni şahdamarımdan ısırıyordu. Ben bir koku çekmiştim içime İzmir'de, nefesim ciğerlerime sığmamıştı. Ona her baktığımda kalbimi gümbürdetmişti. Yüzüne oturan en ufak bir tebessümünde aşkımdan bir kez daha emin olmuştum. O, harika biriydi. Tanıdığım en mükemmel insanlardan biriydi. Güvendiğim, oğlumu emanet ettiğim adamdı.

Hani bahar aylarında sıcak bir hava için cemre düşmesini beklersiniz ya gökyüzünden. O çoktan düşmüştür ama siz onu göremezsiniz ya, Efdal benim kalbime İzmir'e ayak bastığım ilk anda düşmüştü ama ben onu farketmemiştim. Daha doğrusu etmiştim ama kendime itiraf etmekten korkmuştum. Biliyor musunuz? Benim cemremin düşmesi için gökyüzüne bakmaya ihtiyacım yokmuş. Benim gökyüzüm karşımdaymış. O cemrede tam sol tarafımda.

"Millet sevgilisine gül alıyor Ulunay sevgilisine! Seninle biz 3 yıldır evliyiz ama gel gör ki senin bana evlendikten sonra gülü bırak, pazara gidip maydanoz aldığın bile yok be adam!" Sevde'nin sitem dolu sözleriyle gözlerimi tam karşımda sigara içen Efdal'dan çekmek zorunda kalmıştım. Ulunay devirdiği gözlerini elinde gül tutan Ardıl'a çevirerek yanlış anlamadıysam küfür etti ve karısı Sevde'ye geri döndü.

Bunlara alışmıştım. 7 aydır neredeyse Allah'ın her günü atılan triplerden bir tanesiydi. Fakat Sevde'nin geçtiğimiz günlerde 3 aylık hamile olduğu ortaya çıkınca attığı triplere bir bahanesi olmuş oldu. Ulunay'ı bezdirdikçe bezdiriyordu ama bu 5 dakika bile sürmeden romantik bir öpücükle son buluyordu. Ne kadar birbirlerini yeseler de kırmadan yaptıkları bariz belliydi. Aşkları gerçekten imreniliyordu.

"Ya hayatım yapma ama böyle ya. Biz bunları konuşmamış mıydık?" ellerini karısını sakinleştirmek adına Sevde'nin omuzlarına çıkardı ve yumuşak hareketlerle ovmaya başladı. Tabii bir yandan da en sevdiği aktivitesini yapmaktan geri kalmıyordu. "Hem ne demiş Mevlâna Celâleddin-i Rûmî?" dediğinde herkesin ilgisiz bakışları bir anda onu buldu. Kimseden çıt çıkmazken onun sorusuna soruyla karşılık verdim.

"Ne demiş Allah aşkına Ulunay?" dediğimde tavşan dişlerini komik bir şekilde dışarı çıkararak memnuniyetle gülümsedi.

"Sevdiklerinize gül verin, gülünüz yoksa gülüverin, demiş. Benim gülüm yok ama gülüyorum bakın." Sevde haricinde herkes kahkahaya boğulurken, Ulunay susmadı ve Sevde'nin kıpkırmızı olmasına takmayarak devam etti. "Bakın, en büyük hediyeyi karıma hep beraber verdik. Sizde güldünüz canım arkadaşlarım benim. Sağ olun, var olun hep."

oyun bozan | tamamlandı Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin