18

5.1K 220 84
                                    

Düzenlenecek.

Biliyorsunuz diğer bölüm final.

İnsanlar gerçekten akıllanmazdı. Örnek olarak kendimi gösterebilirdim. Aynı yerden, aynı duygudan 3. kez kırılmıştım. Bazen gerçekten de salak olduğumu düşünmüyor değildim hani.

Benim için birine güvenmek zordu evet ama karşımda kişi bu güveni kazanır kazanmaz elleriyle paramparça etmesi 5 dakikasını bile almıyordu.

İnsanlar akıllanmadığı gibi böyle acımasız da olabiliyordu.

İşlem basitti; güvenini kazan, kalbini eline al ve sıkarak patlat. Parçalama. Belki bir nebze de olsun birileri o parçaları birleştirir. İşini güvenceye al ve sıkarak patlat.

"Sen ne yaptığını sanıyorsun ya? Böyle bir şey nasıl bana söylemezsin Mihri?" Bağırmaktan boğazım yırtılmış gibi hissediyordum fakat durmuyor, ona olan sinirim bağırdıkça daha da alevleniyordu.

"Ya ben bilmiyordum diyorum sana bilmiyordum. Nereden bileyim ben Ateş'in eve geleceğini, müneccim değilim ya!"

Elimi alnıma attım sinirle. Tam yarım saattir salonun ortasında bir ileri bir geri deli gibi dönüyordum ve yarım saat önce neler yaşadığımı hazmetmeye çalışıyordum. Hastaneden çıkıp her zaman olduğu gibi eve gelmiştim. Paspasın altında anahtarı bulamadım. Kafamı kaldırıp baktığımda kapı yavaş yavaş aralandı ve bilin bakalım kim çıkmıştı?

Ateş!

Boşandığım eski eşim Ateş Koper.

Hangi yüzle, ne cüretle?

Nasıl girebiliyordu diye düşünürken aklıma Mihri'den başkası maalesef gelmiyordu, gelemiyordu. Ne de olsa zamanında göbekleri birbirinden ayrılmıyordu. Bir yandan da emin konuşmak istemiyordum. Pişman olabilirdim.

"Mihri doğru söylüyor Berfu," Ulunay'ın boğuk sesiyle ona döndüğümde aklıma gelen şeyle gözlerimi kısarak işaret parmağımı ona doğru salladım tehdit edercesine.

"Sen sus, hiç konuşma!" tehdit kokan sesimle kaşlarını çatarak ellerini iki yana açtı.

"Ben ne yaptım şimdi ya?"

"Sadece sen değil," diyerek yanında oturan Şahkan ve Ardıl'a döndüm. "Siz ikiniz, " elleriyle kendilerini gösterip emin olmak istercesine baktılar. "Evet siz ikiniz diyorum ya!"

"Şahkan, ne yaptık biz kayınço?" dedi Ardıl bacağıyla Şahkan'ın bacağına  vurarak. Şahkan tereddütle kıstığı gözlerini ona çevirdiğinde derin bir nefes aldım.

"Valla epeydir bir bok yemedim diye hatırlıyorum kayınço," bana çevirdi bakışlarını hızlıca. "Yanlış mı hatırlıyorum yenge?"

Sabırla gözlerimi yukarı diktim. Alt dudağımı sinirle dişleyerek, "Birincisi, yengen falan değilim ben senin. İkincisi, evet çok güzel yemişsiniz ve ben olaya el atmasam siz yemeye devam edecektiniz." dediğimde merakla kaşlarını çattı.

"Ne yapmış olabiliriz diye düşünüyorum yen... yes be, yardır geç, yemek istiyorum, yengeç..." söylediği kelimeyi kıvırmaktan çok battığını anlayan Ardıl dirseğinin ucuyla onun karın boşluğuna vurduğunda inleyerek susmak zorunda kaldı.

oyun bozan | tamamlandı Where stories live. Discover now