17

4.4K 182 95
                                    

Selam herkese 💜

İyisinizdir umarım. Benim biraz moodum düşük final yaklaştıkça stresim artıyor sanırım bundan dolayı. Final'in yarıdan çoğu hazır diye düşünüyorum kendimce. Bu arada bölüm geç geldiği için kusura bakmayın anca vakit bulup yazabildim.

Sınır falan koymuyorum.

Alâm: Acı.


İzmir'e taşınalı 7 ay olmuştu. Ne çabuk geçtiğini ben bile anlayamamıştım. Neler neler olmuştu, neler neler. Hangi birinden başlasam daha etkili gelirdi ki? Aslında baştan da başlasam, ortadan da başlasam, sondan da başlasam sonuç yine aynı olmayacak mıydı? Olacaktı. Mükemmel giden bir hayatım vardı. Onun dışında canımdan çok sevdiğim bir oğlum, kardeşim gibi gördüğüm arkadaşlarım ve bir de şey, Efdal vardı. Benim cemre tanem Efdal vardı. Dışarı çıktığımız her anda bana kar küresi alan Efdal vardı. Canımdı, canımın canıydı...

Yine bana kar küresi hediye ettiği günlerden biriydi. Beni aradığında sahilde buluşmamız gerektiğini söyledi. Fakat bu sefer bana hediye ettiği diğer kar kürelerini de yanımda getirmemi istedi. Başta garipsesem de sürpriz yapacağını anladığım için sesimi çıkarmadım ve kabul ettim. Bütün kar kürelerini bir kutuya koyduğumda en üstte olan kar küresine dudağımı dişleyerek kararsızca baktım. Onu vermek istemiyordum. Bu kar küresi bana hediye ettiği ilk kar küresiydi ve onu diğerlerinden ayıran özellik ise birbirimize aşkımızı itiraf ettiğimiz zaman vermesiydi. Ne olursa olsun ona bir zarar gelmesini istemiyordum. Bu yüzden onu dikkatlice elime alarak kendi kutusuna yerleştirdim ve giysi dolabımın en alt kısmındaki çekmeceye yerleştirdim.

Kusura bakma Efdal ama sürpriz de olsa o küre olmaz canım.

Kar küreleriyle birlikte evden ayrıldığımda sırt çantamın arka bölmesini açarak kutuyu güzelce yerleştirdim ve otoparkta bulunan Mini Cooper arabama doğru yürümeye devam ettim. Arabama bindiğimde sırt çantamı özenle yan koltuğa bıraktım ve  emniyet kemeri taktım. Yola çıkmadan önce Mihri'yi arayıp Kıvanç'ın ne durumda olduğunu öğrendiğimde pamuk şeker yemek istediğini ve  birkaç saat sonra döneceklerini açıkladı. Onu onaylayıp arabayı siteden çıkardım ve sahile doğru sürmeye başladım. Radyoya uzanıp açtığımda beni Volkan Akmehmet'in  şarkısı karşıladı.

"Başlasın hikayemiz,
İçinde sadece ikimiz.
Yolumuzda engeller var,
Yinede sonsuza dek birlikteyiz."

Yolumda daha çok engel var mıydı bilmiyordum ama eğer olacaksa da  atlattıklarımdan daha büyük olmasındı.

"Olmasan yanımda
Olmasa senden bir parça,
Nasıl yaşar ki bu
Kalp tek başına..."

Şarkıyı, ben sahile varana kadar sürekli başa sarıp dinledim. Sonunda sahile ulaştığımda arabayı boş bir alana park ederek çantamı da alıp indim. Sahildeki banklardan birinde denize karşı oturmuş Efdal'ı farketmemle gülümseyerek ona doğru yürüdüm. Adımlarımı parmak uçlarıma basarak sakinleştirdim ve arkasından boynuna sarılarak yanağına bir öpücük kondurdum. İrkilerek bana döndüğünde dudağı dudağıma temas etti fakat uzun süre durmadı. Yanına oturduğumda bir süre ikimizde konuşmadık. O denize baktı, ben onu izledim. Bakışlarını yüzüme sabitlemekte zorlanıyordu, sürekli kaçırıyordu. Dayanamayıp boşta duran ellerini avuçlarımın arasına aldım, "Efdal, beni buraya neden çağırdın?"

Kahve çekirdeği gözlerini ve mum gibi yan yana dikilmiş gür kirpiklerini bana çevirdi. Bakışları, donuktu. Dün baktığı gibi bakmıyordu. Suç işlemiş küçük çocuklar gibiydi. Korktum bu bakışlardan. Nefesim kesildi, elini bıraktım. Bankta ondan biraz uzaklaşarak aramıza mesafe koydum ve yüzümün önüne gelen saçlarımı kulaklarımın arkasına sıkıştırarak bakışlarımı kayalara vurdukça gürleyen denize çevirdim. Bir şey diyeyim mi size, benim kalbimin atışları da bu denize benziyor az önce bunu farkettim. O bana güzel gözleriyle aşkla baktığında bu deniz gibi kalbim de köpürüyor. Ama bana sıkıntıyla ve donuk bakışlarla baktığında kayalıklara çarpan dalgalar gibi gürlüyorum ama sakin bir şekilde. Köşeye çekilip gelecek tsunamiyi bekliyorum.

oyun bozan | tamamlandı Where stories live. Discover now