Evlen benimle

13.8K 622 93
                                    

Her şey tahmin edilemeyecek kadar hızlı geçmişti. Dilan ablam göz yaşları eşliğinde beni apar-topar aramıştı. Şirketten son hızla çıkmam, eve gidip aileyi toplamam sonra kendimi hastanede bulmam...

Ve en kötüsüde bundan Melisa'nın suçlu olmasıydı. Çok uzaklaşmadan yakalanması benim tek tesellimdi. En iyi cezayı almasını istiyordum. Birini bile isteye öldürmeye çalışmak... Bu canilikti. Dilan ablama ne kadar Melisa'yı destekleyecegimi söylemiş olsamda bu tamamen sinirin etkisi ile ağzımdan çıkan, sahipsiz kelimelerdi.

Birde buna nazaran sarışın, benim boylarımda bir adamın sonradan gelmesi ve kan çanagına dönmüş mavi gözlerinin bir an bile durmamasıydı. Hatta kan aglamasından bile korkuyordum.

Dediklerine göre Yusuf kendisiymiş. Nam-ı değer Yusufçuk.

Yarım saat arayla kendini suçlayıp duruyordu ve ağlaması artıyordu. Siz düşünün ne kadar uzun zamandır burada durdugumuzu. 7 saat vardır.

Erdem elindeki suları herkese dağıtırken ona baktım. Şirketten arkadaşımdı ve Elif'i tanımıyordu ama o da bayağı üzülmüştü. Her insan üzülürdü bir başkasının ölüm kalım savaşı vermesine gerçi. Ben bile, onunla ne kadar anlaşamasakta pek iyi değildim.

Sonunda doktor ameliyathaneden çıkınca ayağı kalktım. Biz doktorun önünde toplanırken adamın yüzündeki gülümsemeden cevabımı almıştım. İyiydi. Allahım'a şükürler olsunki iyiydi.

"Elif Hanım'ın durumu gayet iyi. Bundan sonra ki ilk bir ay çok önemli. Kendini asla yormamalı. Bunun dışında bu gün gözetim altında burda kalmalı. Sonrasında da hastamızı çıkara bilirsiniz. Evde de tek bulunmaması onun açısından iyi olur."

Doktor gittikten bir süre sonra Elif'i çıkardılar. Normal bir odaya alınmış olsada uyuduğu için içeri giremedik. Ardından da hemşire çıktı.

"Hasta uyandı. Yormamaya dikkat ederek 5'er kişi olarak sırayla odaya girebilirsiniz. Acil bir durumda beni haberdar edin."

Kadın cümlesini bitirmeden Yusuf koşarak içeri dalmıştı. İyiki yormayın dendi. Yorsa zeybek falan oynatacak kıza.

Dilan ablam, annem ve Ali içeri girdiklerinde babam bana kaşlarını çatarak baktı. Bu bakışı hiç sevmiyordum.

"Ne bekliyosun oğlum girsene içeri!"

Başımı sallayıp içeriye koştum. Hayır yani ben kızla ne konuda konuşabilirim ki? Geçmiş olsun desem dalga mı geçiyorsun der ağzıma serumla vurur. O potansiyeli görüyorum Elif'te.

"Kapıda ne düşünüyorsun Doruk? Girsene."

Anneme hak verip içeri geçtim. Yusuf Elif'in yanına yatağa uzanmış sümüklü böcek gibi sarmıştı belini. Annem şükürler olsun ikaz etti.

"Oğlum bırak kızı. Kardeş falan dinlemem yersin terligi ağzına."

Evet annem terlikle gelmişti buraya kadar. Çok hızlı geliştiğini size söylemiştim. Ayakkabıyı düşünemeyecek kadar hızlı.

Yusuf omuz silktiginde o omzunu yerinden çıkarmak istemiştim. Sevmemiştim onu. Ne giriyorsun kızın içine kardeşim?

Elif'te benim çatık kaşlarımdan sevmedigimi anlamış gibi konuyu değiştirdi.

"Çok ağladın mı?"

Yusuf gözlerini iri iri açıp Elif'e baktı.

"Kim? Ben? Tek göz yaşım aktıysa şerefsizim."

İçimden gülme isteği geldi. Tek ben değildim de.

"Yusuf sen zaten şerefsizsin."

Yusuf göz devirdi ama sırıtıyordu.

Komutan (Koruması Mısın?- 1)Where stories live. Discover now