Maymuş

5.3K 356 19
                                    

20🌟
27💬

Ben önündeki korumaya, önümdeki koruma bana dönmüş, gözlerimizi kısarak bakışıyorduk. Hâlâ alışamamıştım farklı korumalar görmeye. Ben Mardin'deyken kendimi bildim bileli Mustafa bu kapının önündeydi. Bir keresinde sormuştum hatta. Hiç yorulmuyor musun diye. Çünkü gerçektende o hep bu kapının önündeydi. Ne bir adım fazla içerde, ne dışarda. Tam hizasında. Asker disiplininde olduğu için kendimi nasılda yakın görmüştüm ona. Tam bir aptalım.

"Kime baktın bacım sen?"

Yüzümde her zamanki gülümseme oldu. Ön yargı hayatım boyunca hep uzak kaldığım bir şeydi. Şimdi bu adama, hiç karşılaşmadığı bir hain yüzünden soğuk davranmam ona haksızlıktı.

"Dilan Hanım'ın arkadaşıyım. Elif derseniz tanır."

"Bekle."

Kaba. Yinede aynı şeyleri yaşamamak için sustum. Mesafe daha iyiydi belliki. İnsanlar düşünceleri yanlış anlayabiliyor sonuçta.

Bir süre telefonla konuşup kapattıktan sonra bana döndü.

"Buyrun Elif Hanım. Arkadaşlar size eşlik edeceklerdir."

Geriye çekildiğinde içeri geçmiştim. O ise önüne dönmüştü. O nasıl bir omuz Allah aşkına. Dev misiniz adam bey?

İçeri geçecekken yanıma takım elbiseli 30'larında sert yüzlü bir adam geldi. Eşlik edecek koruma olduğunu anladığımda onun gibi sessiz kaldım.

Ev olması gerekenden çok daha sessizdi. Önceden hiç yoktan korumalar bile aralarında gülüşecek bir şeyler bulurlardı. Tek ses benim adımlarım mıydı yani. Rüzgar bile esmiyordu sanki ses yaparsa oda yok edilecekmiş gibi.

Duvarların üstünde toplanan güvercinler nerdeye kaybolmuştu. Soğuk havalar gelmeden ayrılmazlardıki burdan.

"Hep bu kadar sessiz midir buralar? Tek bir kuş yok, çocuk yok."

"Bilemiyorum efendim. Geldiğimden beri hep böyle ruhsuz."

Dediği gülmeme sebep oldu. Hem 'efendim' diyecek kadar mesafeli, hemde kötü yorum yapacak kadar yakın olması komik gelmişti.

"Ruhsuz dememe mi güldünüz?"

"Evet. Hayatımda aldığım en yerinde cevap."

Yüzünde tebessüm oluştuğunda bende gülümsedim. Saçlarına düşen beyazlıklar onu yaşından daha büyük gösteriyordu ve bu ona çok yakışmıştı.

"Bende size bir soru sorsam içtenlikle cevap verir misiniz?"

"Tabi."

"Doruk beyi hastaneye taşırken bile Elif diye sesleniyordu. O kişi siz misiniz?"

Merakla beklediğim sorunun bu olması beni nedensiz yere korkutmuştu. Yinede gözlerinden merak akan bu adamı kırmak istemedim.

"Evet. Büyük ihtimalle benim."

"Çok sessiz biri. Çok nadir konuşur. Hatta zorunda olmadıkça hiç konuşmaz. O durumda bile sizin adınızı sayıklıyorsa gerçekten önem verdiği biri olmalısınız."

Yüzümde zoraki bir gülümseme oldu. Sessiz biri... Doruk muydu sessiz olan? O hep eve neşe saçan, şaklabanlık yapan adam mı sessizdi. Bu adam kesinlikle yanlış bir izlenime kapılmıştı.

"Elif Hanım. Uzun bir süredir kapı ile bakışıyorsunuz."

Kendime adamın sesiyle geldiğimde bir kapının önünde duruyorduk. Dilan ayrılır ayrılmaz demişti odasını değiştirdiğini.

Komutan (Koruması Mısın?- 1)Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum