8.BÖLÜM: TANIDIK HİSLER

562 52 97
                                    

Merhaba!

Nasılsın? Hayat nasıl geçiyor?
Bunu sana sorup hiç cevaplamadığımı fark ettim. Bugün bir değişiklik olsun. Ben iyiyim. Sevdiğim insanlarla birlikteyim. Güzel bir manzaram var, onu izlemeye ve hayal kurmaya alıştım bile diyebilirim. Durağan ama keyifli bir vakit geçiriyorum ve bu geçirdiğim geçmiş birkaç ayı düşünürsek altın değerinde. Nefes almış ve toparlanmış hissediyorum. Hayat her zamanki gibi. Yarının ne getireceği hiç belli değil ama bugün tam da bu an burada olmayı sevdiğimi düşünüyorum. Ya sen?

Son bölümün üstünden uzun zaman geçti. Ben bu süreçte hiçbir şey yazamadım, düşüncelerim düğümlendi ve içimden hiçbir şey gelmedi. Bu süreçte sen ne yaşadın ne hissetttin bilmiyorum ama bu bölüm ikimize de iyi gelecek. Beklediğin için teşekkür ederim. Seni daha fazla burada tutmayacağım. Hadi, al tüm fikirlerini, hislerini ve satır aralarına gel...bekliyorum.

< Hayatın elleri var
O kadar uzun ki kolları
Herkese yetişiyor parmakları
Parmak uçlarındaki dikenli telleri görmüyor insan
Gözlerine inen dantelli perdeden
Kör bu insanlar, yazık çok yazık

Hayatın elleri var
Sarılıyor boğazıma
Beni özlediğinden sanıyorum
Ama yanılıyorum
Hayatın o kadar uzun kolları var ki
Boğuyor geceleri sanki

Hayatın elleri var
Ve öldürülen birileri
Hayatın kolları
Ve rehavetli yolları
Hayatın parmakları
Ve gözlerimin ıslak yolları
Ve hayat
Ve ölüm
Ve son. >

siirdekivirgul

siirdekivirgul

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

GÜNÜMÜZ...

(Bölüm Şarkısı/1: The Heavy- Last Confession)

Zamanın yavaşladığını hissettiğim çok fazla anım olmuştu. Sadece ben ve avuçlarımdan akıp bacaklarıma, ayaklarıma, yerlere sinsice yayılan, kök salan saniyeler.

Ringde zaman yavaşlardı. Öyle bir yavaşlardı ki bir süre sonra kısa bir anlığına bile olsa saniyeleri yönetebiliyor olmanın verdiği hazla başa çıkamazdım. Kalabalıktan çıkan uğultu, rastgele haykırışlar, anlamlı tezahüratlar, kaos, her şey durulurdu. Sadece ben ve saniyeler.

Anka'ya bakarken zaman yavaşlardı. Gözleri gözlerimi bulduğunda olanlar akmakta olan zamanı karıştırıyordu. Ona bakarken yaratılışı ve evreni yeniden anlıyordum. Milyarlarca yıl sürmüş olan bu keşfe saniyeler yetişemiyordu.

Talya uykudayken usulca yukarı aşağı inen göğüs kafesini izlemek zamanı yavaşlatırdı. Saçlarını örmeye çalıştığımda ve bana o kurnaz aklından geçenleri süzmeden anlattığında o an duraksardı.

Tehlikede zaman yavaşlardı. Ölebileceğim hissi tanıdıktı. Birinin öldürüleceği hissi tanıdıktı. Bunlar hep tanıdık hislerdi. Bu anlarda zaman yavaşlardı ve ben kurtulurdum, kurtarırdım. Bu bir süper kahramanlıktan öte bayat bir şanstan ibaretti.

MODEL-2Where stories live. Discover now