ÖZEL BÖLÜM-2: AZRA

422 45 271
                                    

2 YIL ÖNCE...

(Bölüm Şarkısı/1: Levni&Melik-Ham Meyveler)

Oops! Questa immagine non segue le nostre linee guida sui contenuti. Per continuare la pubblicazione, provare a rimuoverlo o caricare un altro.

(Bölüm Şarkısı/1: Levni&Melik-Ham Meyveler)

Bir elimle boynumu ovarken diğer elimdeki kalemle masadaki evrakları imzalıyordum. Tüm gün acil serviste bir o yana bir bu yana koşturmuştum. Uzun süredir gece yarısı ateşlenen çocuklar dışında kimsenin uğramadığı acil servis Rize'nin en turistik zamanlarının da başlamasından olsa gerek hastalarla dolup taşıyordu. Bu sabah zincirleme trafik kazasıyla hastaneye on altı kişi gelmişti. Doktorlar başta olmak üzere tüm hastane çalışanları için oldukça gergin bir gün oluyordu. Gece nöbetim olmadığı için kendimi şanslı hissediyordum. Gün boyunca o kadar yorulmuştum ki, tek istediğim eve gidip kendimi yatağa atmaktı.

"Azra hemşire?"diye seslendi masasına yaslanıp evrakları imzaladığım Figen sekreter.

"Efendim?"dedim bir saniyeliğine gözlerimi okuduğum evraktan ayırıp.

"Nöbet değişimine beş dakika var. Hala gitmediğine göre fazladan mesaiye mi kalacaksın?"diye sordu alayla.

"Eğer ihtiyaç varsa kalabilirim..."dedim son kağıdı da imzalayıp tüm kağıtları Figen sekreterin önüne bırakmıştım.

"Yok yok, takılıyorum öylesine yoksa yönetimden öyle bir talep olmadı. Çok karmaşık bir gündü, hepimiz çok yorulduk. Hem biz idare ederiz, gözün arkada kalmasın. Sen çık, evlatlarını gör. Çok çalışıyorsun, hasret gider." dedi Figen sekreter. Dudaklarımı birbirine bastırıp gülümsedim. Gerçekten de son zamanlardaki iş yoğunluğum yüzünden çocukları ancak uyurken uzaktan görebiliyordum. Göz ucuyla saate baktım. Eğer hızlıca eve gidersem onlar uyumadan önce onlarla geçirebileceğim dört saatim daha vardı.

"Ben çıkıyorum o zaman. Acil bir şey olursa bana da haber ver olur mu?"diye sordum. İşe her geldiğimde saçlarımı özenle tepeden toplardım. Bazen öylesine sıkı toplardım ki, açtığımda başıma ağrılar girerdi. Saç tokasını hafifçe çekiştirip Figen başıyla beni onaylayana kadar ellerimi kafa derimde gezdirip hafifçe ovuşturdum.

"Yarın görüşürüz."dedikten sonra ellerimi cebime sokup dinlenme odasına doğru yürümeye başladım. Bir yandan boynumu sağa sola yatırıp esnemeye çalışıyor bir yandan da cebimdeki telefonu arıyordum.

Telefon ekranındaki Toprak, Bora ve Dünya'nın resmine bakıp gülümsedim. Nöbetler yüzünden Bora'yla ve çocuklarla çok vakit geçiremiyor olmam Bora'nın da canını sıkıyordu. O da tüm gün tarladaydı ve çoğu zaman hemşire olarak çalışmamdansa ona tarlada yardım etmemi tercih ettiğini bana hatırlatıp duruyordu. Onunla tarlada çalışmayı seviyordum ama hastanede olmak bana kendimi iyi hissettiriyordu. Bunu anlayamadığı için Bora'ya kızamazdım. O sadece eşiyle vakit geçirmek istiyordu. Ekranda bir anda Bora'nın adı belirdiğinde gülümsedim.

"Azra Firan'la mı görüşüyorum?"diye sordu Bora. Sırıttım. Dinlenme odasının kapısını aralayıp içeri girdim ve içerdeki koltuklarda oturup çene çalan insanların yanından hızlıca geçip soyunma odasına girdim. Üzerinde adımın yazılı olduğu dolabın önünde durup cebimdeki anahtarla dolabı açtım.

MODEL-2Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora