12

1.4K 101 2
                                    

Jungkook

Tae eve gelir gelmez koştura koştura yanıma oturdu. Nefes nefese konuşmaya çalışıyordu. Çocuklarda merakla taenin ne dediğini anlamaya çalışıyordu.

"jun--gkoooook"
"noldu tae"
" nefes alayım dur.."

Arkasına yaslanarak derin derin nefes almaya başladı.

"of hadi be tae meraklandık" namjoon

Doğrulup konuşmaya başladı.

"spor salonuna uğradığımda kim ordaydı sizce?"
"ne bilelim biz? Anlat şunu hadi" suga
"of tamam be"

Ağzında gevelemeye çalıştığı şeyi anlamaya çalışıyordum. Neydi bu o kadar önemli şey?

"yeri spor salonundaydı"
"ne"

Hepimiz ne diye bağırdığımızda tae kulaklarını tıkayıp tekrar konuşmaya başladı.

"geldiğimde biraz geçti ama lisa yeriyi oradan kovdu"

"na-nası yani?"

"düzgün anlat şunu" jimin


"ya içeri girdiğimde lisayı ilk defa böyle görüyordum. Yeriyle ilk ve son uyarım dedi ve kovdu."

Oturduğum yerden fırlayıp etrafta dönmeye başladım. Kafayı yemek üzereyim.

"neden, bıraksın artık beni, kaç ay geçmiş"

"ve az daha ben arada kaynıyordum. Hepimiz spor salonundan çıktık. Az daha tatil öbür dünya oluyordu."

Jimin kahkaha atarken kapı zili çaldı. Gidip açtığımda karşımda onu görmeyi beklemiyordum.

"1 dakika konuşabilir miyiz?"
"hayır"
"lütfen jungkook, son kez"

Dışarı çıktığımda öylece dinliyordum. Sürekli özür dileyip durdu...

"jungkook gerçekten özür dilerim.. Çok pişmanım eskisi gibi olabilir miyiz?"
"eskisi gibi?"

Kafasını salladığın da dalga geçiyor gibiydi.

"ya Yeri ne eskisi gibi, ağzımı bozmamak için kendimi zorluyorum ama bırak beni, bırak"

"kız arkadaşın yüzünden değil mi? Onda ne varda bende yok"

"kız arkadaşım mı?"

"evet, hem o nasıl birşey öyle kovdu beni"

Dediği şeye gülerken son kez aynı şeyleri söyledim.

"yeri, git artık, gelme buraya, yoksa canın yanar"

İçeri geri girdiğimde çocuklar biraları hazırlamış maçı açmışlardı. Gerçekten nası bir yerde yaşıyorum...


Lisa

Çocuklar gittiğinde ringe çıkıp derin bir nefes aldım.

"sol ayak öne"
"sağ ayak sabit"
"eller içeri vee"

Hızla dönmeye çalıştıkça yere düşüp duruyordum. Gerçekten sinir bozucu birşeydi. Tekrar kalkıp pozisyon aldım.

"eller içeri ve dön"

Ayaklarım birbirine takıldığında yere yapıştım. Yine ve yeniden...

Sürekli yerden kalkıp tekme atmaya çalışıyordum ama asla olmuyordu. Kaç kere denediğimi bile bilmiyordum... Saate baktığımda 1e geliyordu. Yarın maçım vardı ve salonu kapatıp evin yolunu tuttum.
Kızların hepsi uyumuştı, sessizce üzerimi değiştirerek odama girdim.

__________

Sabah esnemek için bahçeye geldiğim de çimler hafif ıslaktı. Bacak esnetmelerini yaparken aklıma birden turnuvanın izlediğim videoları aklıma geldi. İlk turu o kadar kolay geçtim ki bu kadar güçsüz bir kadını yarışmaya almayacaklarını biliyordum. Bu işte bir gariplik vardı.

Jisoonun seslenmesiyle düşüncelerinden süzülüp ayaklandım. Yine sağlıklı içicekten yapmıştı.

"tamam içmek zorundayım ama bu çok kötü yaa"
"hadi hadi dik kafaya"

Mecbur içtiğimizde telefonum çalmaya başladı. Minnie arıyordu.

"lisa seni bekliyoruz hadi"
"geldim"

Hızla jisoonun yanaklarını öpüp evden çıktım. Arabayı bindiğimde çok erken gelmişlerdi.

"bugün erken geldiniz"
"işimiz var" minnie
Dragona baktığımda doğrulup konuşmaya başladı.

" bu tur çok dikkatli olmalısın lisa, bir şeyler dönüyor"

Doğruydu, birşeyler dönüyordu. Çok geçmeden geniş bir alana geldik. Arabadan indiğim de kafama birşey çarptı. Ona bakmak için döndüğümde arkamdan birisi sırtıma geçirdi. Etrafıma baktığımda sayamayacağım kadar çocuk ellerinde ki sopalarla geziyordu.

Sert vuruyolardı ve canım acıyordu. Sağından gelen sopayı vurup düşürdüğümde kafama yine darbe yedim. Sürekli etraftan çocuklar çıkıp duruyordu.

Gelen sopalarla vurup düşürmeye başladığımda tek tek hepsini kırıyordum. Arkadan gelen şeyi tekme atarak kırdığım da tepeden kafama yine birşey çarptı.

Dragon ıslık çaldığında hepsi durdu.
Ne olduğunu anlamaya çalışırken minnie konuşmaya başladı.

"bu tur rakibin tahmininden daha sert oynayacak ve senin hazır olman gerekiyor."

Ortaya geldiğimde dragon konuşmaya başladı.

"bu sefer sadece sopalar olmayacak, dikkat et"

Geri çekildiklerin de yeniden çocuklar üzerime gelmeye başladı. Pür dikkat etrafı izlerken sürekli gelen şeyleri engelliyordum. Birden sağa dönmemle bana doğru gelen sandalyeyi görüp direk yere çömeldim.

"sopaları anlarımda sandalye nedir ya?"
"odaklan lisa, bu daha hiç birşey değil"

Yerden kalkmaya çalışıyordum ama çocuklar sürekli ayaklarıma dolanacak buna izin vermiyordu. Birden etraftan bana doğru fırlatılan büyük küçük farketmeksizin topları gördüm. Arkamı döndüğümde suratıma gelen topa yumruk attığımda parmaklarım çatırdadı.

"parmağım kırıldı galiba, tenis topuna yumruk attım"

Dragon gülerken uzun süre maça hazırlanmaya devam ettik. Saat 6 ya geldiğinde maçın yapılacağı alana doğru yola koyulmuştuk...

One of the Ring - Liskook حيث تعيش القصص. اكتشف الآن