18

1.2K 94 1
                                    

2 ye doğru jungkooklar geldi. Tabi jhope ve tae hariç. Bambam onlara da olayları özet geçtiğinde etrafta dört dönüyolardı. Saat 3 e geliyordu. Lisa hala ortada yoktu. Saat 4 te televizyonun sesi odada yankılanıyordu.

"tüm dünyanın beklediği karşılaşmaya saatler kaldı. İstek üzerine maçın yapılacağı alana ek oturma yerleri kondu ve bilet satışları saniyede tükendi. Hepimiz merakla kazananı bekliyoruz"

Bizde lisayı bekliyorduk. Saat 6 ya geldiğinde hala lisa gelmemişti. Maç saati giderek yaklaşıyordu ve çocuklarla etrafa yayılmış gelmesini bekliyorduk.

Birden zil çaldığında hepimiz ayaklanıp jiminin kapıyı açmasını bekledik. İçeri minnie girdiğinde kötü birşey olmaması için gözlerinin içine bakıyordum.

"hazırlanan çantayı almaya geldim."

Jisoo koşa koşa lisanın odasından çantayı getirdiğinde minnie ye uzattı. İçinde maç sırasında giyecekleri vardı. Selam verip evden çıktı.

Bizde hazırlanıp maç yapılacak yere doğru yola koyulduk.

Lisa

Tüm gece boyunca çalışmıştım ve uyandığım da saat 2 ye geliyordu. Minnienin hazırladıklarını yerken son birkez yürüyüşe çıktım. Küçük çocuklar beni gördüklerinde selam veriyordu ve kocaman gülümsüyordu. Dar sokaklardan geçerek yine yeşil araziye geldim. Derin bir nefes alıp etrafa baktım.

Tepede ki güneş terletiyordu ama serin bir rüzgarda vardı. Ayağımda ki ayakkabıları çıkararak çimenlere bastım. Soğuk bir his vardı. Güzeldi.. Biraz yürüyüp çimenlerin üzerine attım kendimi.. Bıraksanız burada kalırdım. Farklı bir enerji veriyordu. Heyecan, tutku, korku ve kalp kırıklığı...

Yerden kalktığımda saat 4e geliyordu.. Ayakkabılarımı giyerken bu akşam ki maçı düşündüm. Kaybedersem ne olacaktı yada kazanırsam ne değişecekti?

Eve doğru yürümeye başladığımda güneş yavaş yavaş batıyordu. Kısa süre sonra minnie elinde çantayla arabanın kapısını açmış beni bekliyordu. Çantayı alıp arabaya bindim. Maçın yapılacağı alana doğru yola koyulmuştuk.

Jisoo

İçeri girdiğimiz de değişen atmosfer çok vahşiydi. İlk maçların yapıldığı yerlere göre kat kat büyük ve genişti. Yüreğimi daraltan sıkıntı neydi bilmiyordum ama içeri girmemle daha da artmıştı. En önde ki yerlerimize geldiğimiz de çocukların hepsi sessizlik içinde etrafı izliyordu. Tellerle örülü olan seyirci yeri ve dolmaya başlayan alan ile hepimiz gerilmiştik.

1 saat sonra mekan tıka basa dolduğunda spikerler yerlerini alıp canlı yayına başlamışlardı. Tepede dev bir ekranda soyeon ve lisanın büyük resimleri vardı. Onları tanıtan kısa videolar oynuyordu. Kazandıkları maçların görüntüleri dönüyordu..

Jüriler yerlerini aldılar ve ringin içine  sunucu girdiği an konuşmaya başladı.

"Beklediğiniz için teşekkürler. Nikayet günün büyük maçına geldik. RFC'nin en vahşi dövüşçüsü soyeon ile Oktaganı sarsan yükselen yıldız Lalisa'nın maçı başlamak üzere."

Büyük bir alkış koptuğunda herkes heyacanla izlemeye devam ediyordu.
Işıklar söndüğünde tek bir yere odaklanılmıştı.

"RFC finali hafif siklet şampiyonluk musabakası"

"karşınızda da Lalisa"

Heyecanla odaklandığımız yerden lisa  gelmişti. Ellerinde kırmızı boks eldivenleri arkasında minnie ve dragon duruyordu. Büyük bir tezahürat koptuğunda jimin bağırmaya başladı.

"çok havalı be, yürü lisaaa"

Namjoon ise ıslık çalıyordu.. Saçları terlemişti lisanın, tel tel hafif yüzüne yapışıyordu ..

One of the Ring - Liskook Where stories live. Discover now