22

1.2K 80 15
                                    

Jungkook

Attan indikten sonra köşedeki havuçlardan birkaç tane alarak atın yanına geldim. Havucu uzattığımda tek hamlede elimde ki bütün havuçları ağzına aldı.

"ohohooo havuç bey, havucu çok seviyorsunuz heralde "

Kişnediğinde gülmeye başladım.

"bütün havuçları yediğin için havuç kalmadı, üzgünüm"

Kafasını lisaya döndürüp birkez daha kişnedi.

"noldu? Lisa mı?"

Kafasını hafifçe salladı.

"sevdiğim kız o havuç bey... Ona göz kulak ol tamam mı?"

olduğu yerde ayaklarını yere vurduğunda gülmeye başladım.
Biraz daha havuç beyle ilgilenip çocukların yanına döndüm.

Lisa

Kızların videosunu çekerken az önce gezdiğimiz atı gördüm. Köşede ki havuçlardan alıp yanına doğru giderken saçlarını savuruyordu.
Elimde ki havucu bir tanesini ona uzattığımda tek ısırıkta hepsini mideye indirdi.

"elimi de yemek ister misin? Havucu çok seviyorsun herhalde"

Sessizce kişnedikten sonra ileriyi göstermeye başladı.

"nereyi gösteriyorsun? Kızları mı?"

Tek ayağını yere vurduğunda ödüm kopmuştu.

"peki tae mi?"

Tekrar ayağını yere vurduğunda tekrar gösterdi.

"jungkook mu?"

Kişnediğinde elimde ki diğer havucu ona uzattım.

"biliyor musun havuç sever kardeş, jungkookun kalbi çok güzel.. Tanıdığım en iyi insanlardan birisi"

Elimde ki son havucuda uzattığım da mideye indirerek bana döndü.

"galiba ondan hoşlanıyorum havuç sever kardeş. Bu aramızda bir sır"

Kişneyerek kafasını sallamaya başladı. Gövdesini severek kızların yanına doğru yürümeye başladım.

Galiba artık ona havuç seven kardeş diyeceğim. Köşede burayı izleyen yaşlı kadının yanına doğru gittiğimde beni görür görmez gülümsemeye başladı.

"gelebilir miyim?"
"tabiki güzel kızım gel"

Yanında ki sandalyeye oturarak manzarayı izlemeye başladım.

"nasıl beğendin mi buraları?"
"çok beğendim. Havuç beyi de sık sık ziyarete geleceğim."

Dediğim şeye gülerken tekrar söze girdim.

"çok eskiden beri burada yaşıyorum dediniz, peki kocanız nerede?"

İç çekerek atlara baktı.

"burayı beraber yapmıştık. İlk atımız ise havuç beyin annesiydi. Havucu doğururken öldü..."

Havuca tekrar baktığımda köşede ki havuç kutusuna ulaşmaya çalışıyordu.

Haline gülmeye başladığım da yaşlı kadında bana katıldı.

"kocam ise yaklaşık 15 yıl önce kanserden öldü... O gittikten sonra geride kalan atlarım ve ben birlikte yaşamaya başladık. Evet bazen zor oluyordu ama bu evin her tahtası sevgiyle yapılmıştı. 56 senedirde bir kere bile yıkılmadı."

Söylediği şeyleri dinlerken gözüm jungkooka kaydı.. Arkadaşlarıyla şakalaşıyor arada atlarla ilgileniyordu. Kadın eliyle dizime vurduğunda hızla ona döndüm.

"merak etme güzel kızım sevenler hep kavuşur "

Dediği şeye gülüpseyip tekrar onlara döndüm. Birkaç saat daha burada zaman geçirip eve geri döndük.

"bugün mangal yapalım, ne dersiniz?"

Herkes evet diye bağırdığında çocuklar hemen hazırlığa giriştiler.

"tavuğumuz yok, tavuk almaya gidiyorum"

"bekle bende geleyim"

"bira almayı unutmayın"

"tamamdır."

Jungkookun arabasına bindiğimde direk ısıtıcıyı açtım. Dışarıda asla montsuz durulmuyordu. İleride ki kasabaya geldiğimizde açık bir market aramaya başladık. Jungkook yan taraftaki kasaptan tavukları alırken bende biralar için markete girdim.

Çeşit çeşit içecek vardı. 2 kasa birayı aldığım arabaya koyduktan sonra dolaptan birkaç tane soju da aldım.
Kasaya doğru geçtiğim de jungkook içeri girdi.

"aldın mı?"
"evet, birkaç tanede soju aldım"

Sepete baktığında saymaya başladı.

"6-7-8-9.... Birkaç tane mi almıştın?"

Dediğine gülerken parayı ödeyip arabanın bagajında yükledik. Kısa süre sonra evin önüne geldiğimizde kasaları alarak kapının önünde beklemeye başladı.

"lisa kapıyı açar mısın?"

"geliyorum bir dakika"

Soju poşetleri ve tavuğu alarak arabayı kitledim. Koşa koşa yanına gelip kapıyı açtığımda içeri geçerek kasaları bahçeye bıraktı.

"hadi hadi mangal hazır tavuklar nerde?"

Taenin bağırışlarını burdan bile duyuyordum. Tavukları verip poşetteki sojuları masaya bırakarak odama çıktım.

Şurda Bi yerde atkı olacaktı nerde...
Heh buradasın. Şapkayı kafama geçirerek bahçede taeye yardım eden jungkookun yanına gittim. Atkıyı boğazına takarken parmak uçlarımla yetişmeye çalışıyordum.

"jungkook senin boyun uzamış"
"oluyo bazen öyle şeyler"
"ha ha çok komik"

Dediğim şeye gülerken içeriye kızların yanına gittim. Hepimiz montlarla gezerken masayı bahçe kapısının ağzına yapmışlardı.

Kısa süre sonra herkes masada yerini aldığında biraları kaldırarak tokuşturduk.

"sağlığımıza"

One of the Ring - Liskook Where stories live. Discover now