17

1.3K 97 10
                                    

Güneş gözümü rahatsız ettiğinde yattığım yerden kalkarak camdan dışarıya baktım. Güneşin rahatsız etmesi bile hoşuma gitmişti. Kapıyı açtığımda mutfaktan güzel kokular geliyordu.

"ımmmm, harika kokuyor"

Sofra kurulmuş, tek eksik minnienin yaptığı yumurtaydı. Dragon sofraya oturduğunda minnie de yaptığı yumurtayı alıp geldi.

"çok güzel gözüküyor.. Çok özlemişim şu yumurtayı"

Güzel bir kahvaltı yaptığımızda koşu için dışarıya çıktım. Yine araziye geldiğimde uzun bir süre koşmaya devam ettim. Isınma hareketlerini yaptıktan sonra çalışmaya başladım. Önümde uzun bir gün vardı...

Jennie

Taeyi hastaneden çıkarttıktan sonra arabayla evlerinin yolunu tuttum. Jhope onu bekliyordu ve artık spor salonuna gitme vaktim gelmişti. Acaba kızlar ve bambam napıyordu?

Evin önüne geldiğimde jhope kapıda bizi karşıladı. Eşyalarını içeri taşırken, tae de değnekleriyle yürümeye çalışıyordu.

"asla şununla yürümeye alışamayacağım"

Onu bıraktıktan sonra doğruca salona sürüdüm. İçeri girdiğim de jisoo danışmada oturmuş belgelerle uğraşıyordu bambam ise eşyaları taşıyordu.

"ben geldimm"
"hoşgeldinn, tae nasıl"
"daha iyi"

Kapıdan rose ve jimin girdiğinde gülüşüp duruyolardı.

"jennie taeyi naptın?"
"evde jhope bakıyor"

Bar sandalyelerine oturduğumuz da gözüm lisayı aradı.

"lisa nerde?"
"telefonu burada geralde biyere uğramak için gitti" jisoo
"bambam, lisa nerede biliyormusun?"

Kolileri sert bir biçimde bırakarak yanımıza geldi. Kızgındı ve fazlasıyla sinirliydi.

"lisayla kavgamı ettiniz, sinirli gözüküyorsun"

"hayır jennie, hayır"

"eee noldu olum anlatsana" jimin

"dün çekip gitti jimin, şimdi aklınıza gelmesi biraz garip"

"nasıl, ne olduğunu anlatır mısın?"

"dün öğlen vakitlerinde soyeon geldi. Birbirlerine giriceklerdi. Soyeon konuşup gittikten sonra lisa arabasının anahtarını alıp gitti. Dün müşterilerden başka hiçbiriniz gelmediniz ne de aradınız."

"daha gelmedi mi?" jimin

"boşuna beklemeyin gelmez"

bambam doğru söylüyordu. Lisayı unutmuştuk ve yarın fazlasıyla önemli bir maçı vardı.

"soyeon nasıl gelebilir buraya, hala aklım almıyor?" jisoo

"Kim soyeon, lisayla ne alakası var"jimin

Jimine olayları anlattığımız da bambam tekrar araya girdi. Dün olanları anlatırken hepimiz lisayı düşünüyorduk. En ihtiyacı olduğu zamanda hepimiz ortadan kaybolmuştuk.

Hepimiz akşama kadar lisanın gelmesini bekledik. Ama müşterilerden başka kimse gelmemişti. Saat 2 yi gösteriyordu ve bambam arka odanın ışıklarını kapatarak yanımıza geldi.

"sabahta söyledim. Boşuna beklemeyin gelmez"

Haklıydı. Eşyaları toplayarak bizde çıktık. Gece yatağımda yatarken yarın ki maçı düşündüm. Yüreğim yanıyordu sanki bir ağırlık vardı. Lisadan ses seda yoktu ve gözüme bir damla uyku bile girmemişti.

Sabaha karşı dayanamayıp su içmek için mutfağa girmiştim. Güneş yeni yeni doğuyordu... Elimde ki su ile camın kenarında dışarıyı izlerken arkadan bir ses geldi.

"sende mi uyuyamadın?"

Kafamı döndürdüğüm de rose ve jisoo bana bakıyordu. Kafamla onayladım. Rose koltuğa yaslanmış yeri izliyordu. Jisoo ise odanın içine vuran güneş ışıklarını...

Öğlene doğru telefonum çalmaya başladı. Koşa koşa telefonun yanına gittiğimde jungkook arıyordu.

"efendim"
"jiminin dedikleri doğrumu jennie, 2 gündür.."
"doğru jungkook, doğru"
"hay kafamı sik...yim. Nasıl yalnız bırakırım"
"bizde de suç var jungkook"
"size geliyoruz"

Diyip telefonu kapattı. Jisoonun hazırladığı kahvaltı öylece masada duruyordu. Kimde dokunmamıştı daha doğrusu kimsenin boğazından geçmemişti.

One of the Ring - Liskook Where stories live. Discover now