Starlight Buckle

1.2K 133 122
                                    

İyi okumalar

New York'a adımını attığında burasının Londra dan daha fazla kalabalık ve sesli olduğunu düşünüyorsun. Ayrıca daha fazla kirli havasına sahip olduğunu düşünüyorsun çünkü uçaktan iner inmez nefesin daralmaya başlamıştı.

Geride bıraktığın Londra evini aslında gözün arkada bırakmamıştın. Çünkü yılanın ortadan tuhaf şekilde kaybolmuştu. Gittiğine çok üzülüyordun ama olağanüstü  veya Tanrısal şeylere tanıklık ettiğin için bunun normal bir kayboluş olmadığından eminsin ve bu seni geriyor. Yılanının kaçtığını düşünmek istiyorsun.

Bavullarını , sana özel ayırtılan otelde bırakıyor ve bir iki saat kestiriyorsun. Uyandığında telefonunda sesli bir mesaj gelmişti. Ses kaydını açıyorsun.

Müdürün iki gün sonra nezih insanların olduğu bir balo - parti düzenleneceğini söylüyor ve yanında eşlik etmesi için sana haber veriyor. Elbise işlerini halletmesi için sana güvendiğini söylüyor.

Sıkıntıyla ofluyorsun. Hiçbir zaman partileri sevmemişsindir . Elbise ve makyaj yapmak , dikkatleri çekmek ise seni çok geriyor ve arkanı dönüp kaçmak isteyeceğin bir havaya bürünüyorsun. Ama bu istek müdüründen gelmiş ve elinden bir şey gelmez.

Dışarı çıkmak için hazırlanıyorsun.


New York , ihtişamı ve eski miraslara saygınlığı ile aslında Londra gibi olduğunu düşünüyorsun. Yine de Londra ile kıyaslamak sana çok komik geliyor. Çünkü Londra ile hiçbir yeri karşılaştırmanın aptalca olduğunu düşünüyorsun.

Kahvaltını yapıyor ve keyiflenmek için sinemaya gidiyorsun. İçinde hala büyük bir tedirginlik olsa da artık arkandan seni takip eden gölgelerin verdiği iç güdüyü hissetmiyorsun.


Öğlen birkaç kişi ile tanışıyor ve numaralarını alıyorsun. Sana New York hakkında birçok bilgi veriyorlar . Elbette bilmediğin ve büyük ihtimalle dünyadan gizlemeye çalışılan şeyleri de.

Sana , eskiden silah üreticisi olan Stark'ları anlatıyor ve sen şaşkınlığını gizlemeye çalışıyorsun.

Aklına Demir Adam ve Yenilmezler geliyor. Gerçek mi? Hayır imkansız . Diye düşünüyorsun.

Sonra elin boynunda tenin ile bir olmuş kolyene gidiyor. Acaba kolyeyi kullanırken  yanlışlıkla onları da mı gerçek olmasını sağladım ? Diye düşünmeden edemiyorsun.

Sonrasında kulağına çalınanlar ise seni geriyor. Çünkü patronunun Bay Stark ile çalıştığını öğreniyorsun.

Hiçbir şey belli etmemek adına duygusuz kalmayı tercih etsen de sanki başka bir dünyaya düşmüşsün gibi bu gezegeni tanımadığını hissediyorsun. Buraya ait değilmişsin gibi.

Etrafta biraz daha dolaşıyorsun. Taksi tutuyorsun ve Bay Stark'ın kulesine ziyarette bulunuyorsun ve Evet o koca dik bina gerçek tüm ihtişamıyla önünde duruyor!!

Delirecek gibi hissediyorsun ama kendini tutmakta kararlısın. Susuyorsun ve sonunda birkaç yere uğrayarak kendine elbise arıyorsun. 

Otele geri dönerken , elinde uzun yırtmaçlı ve dekolteli zümrüt yeşili bir elbise vardı.


Ertesi sabah uyandığında , etrafı gezememiştin. Artık pek de hevesli olmasan da  fırsatının elinden alınması canını sıkmıştı. Bunu düşünmemeye çalıştın. Onun yerine , sana dün bahsedilen Bay Stark'ı görmeye gidecektin. Hem de müdürün sayesinde.

Frost Flower ( Loki X Okuyucu)Where stories live. Discover now