Bölüm 1

37.2K 1.1K 55
                                    

Derin bir nefes aldı Elif, Mardin'in kokusunu iyice içine çekti. Bu yaz bir değişiklik yapıp Mardin'e gelmişti. İlk ziyaretiydi. Aslında gelme nedeni kardeşten öte bildiği kuzeninin iki yıl önce evlenip buraya gelmesiydi. Bir an gözleri doldu, ne kadar da özlemişti. 19 yıl ayrılmamışlar ve oğlanın biri onu alıp Türkiye'nin bir ucuna getirmişti.
    Telefonunun çalmasıysa düşüncelerinden sıyrıldı. Annesi arıyordu. Zaten zor izin almış, Zehra'ya sürpriz yapmak istemişti. Tabii onu karşılamaları şartıyla..
- Efemdim anne..
-Kızım nerde sin? Zehra'lar seni almaya geldiler mi?
-Yeni indim anne, şimdi arayacaktım.
-İyi... Ben kapatayım da hemen ara, bak beni de merakta bırakma!
-Tamam, hadi öptüm.
     Kapadı kız telefonu, demek sürpriz buraya kadar diye düşündü. Telefon rehberinden Zehra'yı bulup aradı.
-Alo, Elif?
-Canım...
     Arkadan birinin omzuna çarpmasıyla telefon yere düştü. Elif bir hışımla döndü arkasına, sinirlenmişti.
     Karşısın da 1,80 boylarında bir çocuk buldu. Kesinlikle spor salonlarından çıkmamış diye düşündü kız. Kasları gömleğinden bile belli oluyor, hatta ben buradayım diye bağırıyordu.
     Kızın bakışların çocuğun yüzüne kaydı. Nerdeyse siyah gözlerine zıt beyaz bir teni vardı. Saçları koyu renk ve düzdü. Kabul etmeliydi ki çocuk yakışıklıydı.
   İncelemesi bitince " Yavaş olsana ya!"  diye bağırdı.
...
     Aras onu inceleyen tesettürlü kıza baktı. 1,60 boylarında, düzgün bir fiziği vardı. Kumral tenine eşlik eden, hayatında görmediği gariplikte koyu kahve gözler eşlik ediyordu.
    "Sende yolun ortasında dikilmeyi bırak " sesi gayet sakin çıkmıştı. Kızın sinirlenmesini umursamamıştı bile..

    Elif, özür dilemesi gerektiği yerde, ukalalık taslayan bu çocuğa gıcık olmuştu. " Hadi ya! Nerde duracağımı sana mı soracaktım! ?"

   "Evet, bana soracaksın. Şimdi çekil önümden!"  bu kızla zaman kaybettiğine inanamıyordu.

    Elif telefonunu yerden aldı, kapanmıştı. " Ben senin kadar terbiyesizini de hiç görmemiştim.. Telefonum senin yüzünden düştü, çalışmıyor. Özür dileyeceğine birde ukalalık yapıyorsun! Nasıl insansın sen ya!"

    Çocuk kıza bir adım yaklaştı. "Bana bak, küçük aptal! Zamanımı çalıyorsun." Elini cebine atıp bir miktar para çıkardı." Al bunları, çekil önümden!"
    Elif, çocuğu bir an boğmak istedi. Onun kadar kabasını da hiç görmemişti. "Sen şaka falan mısın ya! ?" Sakinleşmek için derin bir nefes aldı. "Senin parana ihtiyacım yok! Yaptığın öküzlüğü düzeltecek bir telefoncu bulurum ben!"

    Kız arkasını dönecekken Aras kolundan tutup kendine çevirdi. "Ne dedin sen!"
    Bakışları Elif'in korkmasına neden olmuştu. Ama susmayacaktı tabii. "Anlaşılan anlama probleminde var!" Kolunu çekti ama çocuk bırakmıyordu.

  "Sen fazla oluyorsun! ... Yerinde olsam söylediklerimi hemen geri alırdım!"

  Kız sinirden güldü, bu sefer kolunu kurtarabilmişti. "Sen gerçekten hastasın! ... Hey Allah'ım ya hep de beni bulur!"
 Aras vazgeçmeyecekti. "Hadi! Özrünü bekliyorum."
 "Ne? Anlamadım!" Yanlış duymuş olmayı diliyordu. Hatalı olan oydu özür dilemesi gerekende...

 " 'Özür dilemeni bekliyorum' cümlesinde neyi anlamadın?" çocuk güldü.
 Elif daha fazla dayanamayacaktı. "Git bir doktora görün, akıl hastası!"  Bavulunu alıp, uzaklaşmaya başladı. Sinirden elleri titriyordu.
    Aras arkasından gidecekken durdu. Kızın ona meydan okumasına sinirlense de, fazla ciddiye aldığını düşündü.
...
  Elif önce bir telefoncu buldu. Allah'tan bir şey olmamış, düşmenin şiddetiyle kapanmıştı. Çocuk birkaç dakikada düzeltti.

   Telefoncudan çıkıp tekrar aradı kuzenini.
-Alo, Elif. Ne oldu?
-"Hiç sorma anlatacağım." Güldü, heyecanlanmıştı. "Ama gelince."
Zehra önce sustu ardından ufak bir çığlık attı. "Ne! Ne zaman? Ya inanamıyorum!"

BİRİ AŞK MI DEDİ?Where stories live. Discover now