6- "kollarındayken nefes alabiliyorum"

1.5K 159 94
                                    


Jimin, oturduğu büyük kanepede elinde tuttuğu belgelere yüzüncü kez göz gezdiriyor, Namjoon ise odanın içinde sinirle bir ileri bir geri hareket ederken delici bakışlarıyla söylenmeye devam ediyordu.

"Hayır, hiç mi dünyada ne gibi değişiklikler oluyor diye merak etmiyorsunuz? Nasıl böyle bir şey yapabiliyorsunuz ya? Tanımadığın bir adamla sırf eğlence olsun diye evlenilir mi, salak mısınız siz?"

Jimin, elini alnına yaslamış çocuk gibi azarlanmanın artık bir son bulmasını beklerken, Namjoon'un yerine Yoongi söylenmeye devam etmişti.

"Sana o akşam aptalca bir şey yapma demiştik. Hep böyle oluyor, eğlenmeye diye gittiğimiz her yerde kendine bir yatak arkadaşı bulup ortadan yok oluyorsun. Uğraş dur şimdi."

Jimin sinirle elindeki kağıtları masanın üzerine fırlatıp ayağa kalktı.

"Gerçekten mi ya? Bana destek olmanız gerekirken tükenmeyen bir sabırla beni yargılamaya devam mı edeceksiniz?" Bakışlarını Namjoon'a çevirerek,

"Sevgiline sorsana bi hyung, o da sen gibi azarlıyor muymuş Jungkook'u? Yoksa gerçek bir dost gibi yanında mı olmaya çalışıyormuş?!"

"Jimin.." Taehyung araya girerek, Jimin'i çekiştirdiğinde, omzuna gelen darbeye aldırış etmeden onu sakinleştirmeye çalıştı.

"Taehyung bırak." İki hyungunu hedef alarak, biraz sonra pişman olacağını bilse de ağzından çıkanlara hakim olamayarak bir çırpıda konuştu.

"Aynı aptallığı yalnızca ben mi yaptım o gece? Tanımadığın bir adamla, hakkında hiçbir şey bilmeden sevgili oldun. Mekana girdikten bir saat sonra, bir daha seni göremedik. Başka bir adamı kucağında zıplatmakla meşguldün çünkü!"

Namjoon öne doğru sinirle atıldığında umarsamayarak, bu sefer Yoongi'ye döndü.

"Peki ya sen? Taehyung'ın sana zaafından yararlanarak onun başka biriyle iletişim kurmasına, belki de yeniden sen dışında birine aşık olmasına mani oldun! Ne için peki? Buna cevap veremeyecek kadar korkak ve aptalsın!"

Taehyung'ın Jimin'i durdurmak adına fısıltı gibi çıkan sesi, odada yankı yapmıştı sanki. Jimin, bir anlığına gözlerini kapatıp derin bir nefes soluduğunda, ileriyi gittiğini farketmişti.. Özür dilemeli miydi? Ne fark edecekti ki?

Namjoon, yangına daha da körükle gitmenin bir manası olmadığını bilen biriydi neyse ki. Usulca yerine oturup, Jimin'in sakinleşmesini bekledi.

Yoongi'nin bildiği ancak lise yıllarından beri kaçtığı gerçeklerle bir kez daha yüzleşmesi gözlerinin sinirden dolmasına neden olmuştu.

O, Taehyung'ı üzmek istemiyordu. Onunla konuşup, kendisinin iyi bir sevgili olamayacağına dair ikna etme çabası yersiz geliyordu. Bilmemezlikten gelmek sanki daha az can acıtır zannediyordu. Taehyung'ı, gözlerinin ona değdiğindeki ışıltısını, ne olursa olsun onun için hep oralarda oluşunu seviyordu ancak onu bütünüyle sarabilir miydi bilmiyordu.

Aşkın, aşık olmanın nasıl bir şey olduğunu bilmeden nasıl açabilirdi ki gönlünü ona? Yalnızca omzundaki bir baş olarak ağırlamak istiyordu onu. En azından şimdilik... Aşkı öğrenirdi belki sonra...

Taehyung ona öğretirdi belki...

Yoongi'nin bakışları Taehyung'la buluştuğunda, başını usulca çevirip Namjoon'un yanına oturdu. Ortamdaki gerginlik yerini gece sessizliğine bıraktığında, konuşma cesareti gösteren kişi Namjoon olmuştu.

"Jimin... Bak kendin de söylüyorsun, evet hepimiz o gece bir anlığına sorumluluklarımızı, yaşamak zorunda olduğumuz hayatı unutmak istedik. Yabancı birine kendini anlatmanın, kendini onun gözlerinde görmenin verdiği hafifliği tatmak istedik. Ama gecenin sonunda, gün kendini sabaha bırakıp bütün gerçekliği gözler önüne serdiğinde hiçbirimiz kendimizden kaçmadık. Gün doğdu, ben Seokjin'e ilk görüşte aşık olduğumu kabul ettim. Taehyung yine aynı Taehyung'tı, Hoseok'a bir şey hissetmedi. Yoongi yine aynı kişiydi, ne olursa olsun ne hissederse hissetsin Taehyung'ın elini bırakmadı. Ama sen.."

las vegas • jikookWhere stories live. Discover now