17- "bir adım ileri, iki adım geri"

1.1K 122 138
                                    


güneş hep sana doğar, gözlerim kamaşsa da
seni görmez hiçbir şey, sormazsam..
bu bir uçurtmanın kaçışı
belki de değil
bilmem, gökyüzünde aramak
doğru da değil

**

Jungkook, yanaklarının büyük bir şapırtıyla yalanmasından ötürü kaşlarını çatarak gözlerini aralamış, göğsüne patilerini yaslayan Daisy'le göz göze geldiğinde genişçe gülümseyerek altın sarısı tüylerinde parmaklarını gezdirerek mırıldanmıştı; ''Benim kızım çok mu acıkmış, hı? Kahvaltı etmeden tatlı mı yemek istemiş, böyle mi anlamalıyım?''

Daisy dili dışarda, mutlulukla hırıldarken Jungkook burnu üzerine bir öpücük kondurup, yataktaki boşluğa doğru çekiştirdi ağır bedenini. Daisy, Jimin'in gidişinden beri onun yerinde, yatağın sağ tarafında yatıyordu. Bu durumdan ikisi de memnun değildi ama var olan düzene ayak uydurmak zorundalarmış gibi hissediyorlardı.. Jungkook'un gece geç saatlere kadar dışarda oluşu, geldiğinde de evi saran mutsuzluğunun ve yorgunluğunun kokusu Daisy'nin onu yalnız bırakmamasına neden oluyordu. Gün içinde anne Jeon'la vakit geçirmekten hoşlanıyordu ama onun ihtiyacı olan üç yıldır yanlarında olduğu babalarıydı. Şimdi ikisini birarada görmek mümkün olmadığından, tüm sevgisini Jungkook'a verir gibiydi. Ev kapısından içeriye girer girmez kucağına atlıyor, türlü muzurluklarla koca bedeninin kucağa alınmasını sağlıyordu. Salonda şömine önüne konmuş kabından yemek yemektense, Jungkook'la beraber masada yiyiyor, gece sonunda kendi yerinde yatmaktansa Jungkook'un zarif dokunuşları altında uyumayı tercih ediyordu. Bu evin küçük yavrusu olmaktan çok, Jungkook'un acısını paylaşan yol arkadaşı olmuştu artık. Bazı gecelerde Jungkook sessizce balkonda sigara içerek ağladığında, sanki onun göğsündeki yoğun acıyı kendi içinde hissetmiş gibi yüzünü avuç içine sürtüyordu. Nihayetinde kafasına bir öpücük alıp, bedeni onun göğsüyle buluştuğunda yaşları diniyordu. Daisy, Jungkook'a iyi geliyordu...

Jungkook'un bir kolu başının altında, yatakta yan dönmüş bir halde Daisy'inin kulaklarıyla oynayarak uykulu sesiyle konuşmaya başladı. ''Hatırlıyor musun Daisy.. Sen daha çok küçüktün o zamanlar, Mimi'yle ortamızda yatırırdık seni.. Sabah uyandığımızda hep onun tarafında uyanırdın, ortamızı boş bırakırdın. Ya ona sarılmam için yapardın bunu, ya da Mimi'yi hep benden çok sevdiğinden.. Bir türlü anlayamazdık.'' Daisy, bomboş gözlerle Jungkook'a baktığında dolmaya yüz tutan gözlerine burnunu yaslayıp, yeniden yüzünü yalamaya başladı. Jungkook, boşta kalan eliyle yüzünü sıvazlayıp, kıkırdadı. ''Tamam, tamam ağlamayacağım yine. Biliyorum çok sıkıldın bu sulugöz halimden ama..'' İfadesi ciddileştiğinde, sırtüstü dönerek tavanı izlemeye başladı. Bir kolu alnına yaslanmış, o yanına düşen saçlarını geriye doğru süpürürken sıkıntıyla bir nefes bıraktı dudaklarından, havaya doğru.

''Ama dayanamıyorum Daisy.. Yokluğu çok ağır geliyor. Bu evde onsuz yaşamak, sanki varlığımıza ihanetmiş gibi geliyor. Hiç olmamışız gibi, sanki o benimle bu yatakta sevişmemiş gibi, burada yüzlerce güzel anıya erişmemişiz gibi yapmak çok zor geliyor.. Çekip gidemiyorum.. Şimdi bile bazı anılarımız zamana direnemeyip silinirken hafızamdan, onunla hiç anılarımın olmadığı bir yere gitmeye cesaret edemiyorum. Bir tek anılarımızda yaşatabiliyorum bizi, bir tek orada sessiz sakiniz, bir tek orada kavga etmiyoruz artık biliyor musun?'' Sesi çatallaşmaya başlamıştı. Odasına kış güneşi usul usul sızıp, jaluzilerin arasından duvarına bir gölge oyununu andıran çizgiler kondururken, yüzüne vuran güneşe kaşlarını çatarak karşılık verdi.

''Onu çok özlüyorum Daisy.. Şeker çocuğu çok özlüyorum.''

Yatağından kalkıp, her sabah yaptığı gibi ılık bir duş aldıktan sonra ikisinin kahvaltısını hazırlamak için mutfağa indi. Bu basit rutin bile Jimin'in sabahları ondan önce kalkıp ona muzlu sütünü hazırlayışını hatırlatırken, her adımda acı çekmesi çok olağandı. Bir de günler önce bu eve, özellikle o yokken gelişini bilmek, göğsünde büyüyen o acı dolu havayı içinden bir anda söküp atamamasına neden oluyordu. Kokusunu fütursuzca her yana sindirmesi, eşyalarını almak için en mahrem anlarını paylaştığı yatak odalarına girmesi, hissettirmemeye çalışsa da Jungkook'un hayatını pespaye gibi yaşayışına şahit oluşu.. Ve tüm bunlara rağmen, yine yeniden ondan adımlarını büyütünceye kadar kaçışı..

las vegas • jikookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin