14- "daisy ve babaları"

1.2K 135 88
                                    




Taehyung, odasında öğrencilerinden gelen çizimlere ve ilk zamanlarından bu yana gösterdikleri gelişime bakarken göğsünün gururla kabarmasına mani olamıyordu. Vermiş olduğu 'İnsanın Kabullenemediği Diğer Yüzü' konusuna en uygun olan çizimleri, şövalenin üzerlerine koyup alt kattaki sergi odasına taşınması için hazırlıyordu.
Elini alnına yansımış, bir yandan göz ucuyla sabahtan beri Yoongi'nin onlar için dehşet verici bir fikri olduğuyla alakalı gruba attığı mesajlara bakıyordu. Bu zamana kadar tüm reddedilişleri bir yana koyup ona olan adımlarını hep büyütmüştü ancak o, ona yaklaştıkça Yoongi aynı hızla uzaklaşıyordu.. Çareyi, sanki seneler önce Yoongi tarafından reddedilmemiş gibi, imkansızlıkları yüzüne vurulmamış gibi, Taehyung onun için defalarca kül olup alev almamış gibi davranmakta bulmuştu..

Taehyung, ona her sabah özelden attığı 'günaydın' mesajlarına, her akşam 'günün nasıl geçti' diye darladığı aramalarına son vermiş; yalnızca Yoongi ona gruptan bir şey sorarsa cevap vermeye başlamıştı. Senelerce ona hayran hayran bakmak, göz göze geldiğinde kalbininin yerinden sökülmesine mani olamamak, yan yana oturduklarında omuzlarının birbirine sürtünmesi, film izlerken hoşlanmasa da onun dizlerine başını koymak, balık tutmaktan nefret etmesine rağmen sırf onunla olmak için peşine takılmak, defalarca saçlarını boyamak.. Bunlar olmamış gibi davranmak zordu Taehyung için.. Şimdi ise hala deliler gibi ona aşıkken, Yoongi'den beklediği o içten tebessümü seneler sonra başka birinden bularak, adımlarını ilk kez başka yöne çevirmişti. Hoseok'a..

Las Vegas'ta ki ilk gecelerinde, onu evine davet ettiğinde, beraber yemek yemeğe çıktıklarında; vicdanını rahatlatmak için mi bilinmez, hep Yoongi'yi anlatmıştı ona. Belki içinde bulundukları durumu 'ilk görüşte aşk' olarak sanmasın diyeydi bu anlattıklarının sebebi. Ne kadar dilinden dökemediği bir adam olmasına rağmen başkasının onu öpmesine izin verse de biliyordu işte ne onun yüreği geçecekti Yoongi'den, ne de o Hoseok'la bir şans verecekti kendine..

Başta Yoongi'yi kıskandırmak için yanaşsa da Hoseok'a, daha sonra onunla konuşmak iyi gelmişti. En yakın arkadaşı hayatının berbat dönemlerini yaşarken, ailesi ve tanımadığı bir adamın aşkıyla boğuşurken, ona kendi sancılarını anlatmak bencilce gelmişti. Hoseok, zeki bir adamdı, elbette ki Taehyung'un niyetini anlamıştı en başından. Sonra tıpkı Taehyung gibi o da içinde bulundukları duruma, olamayışlarına rağmen yanında durmaya razı gelmişti. Ona git gide çekilen kalbini susturmuş, yalnızca daha fazla acı çekmesin diye onun yanında yürümeye karar vermişti.. Taehyung, ona göre kendinin farkında değildi.. Kendini yakışıklı bulmuyor, ne kadar yetenekli, zeki olduğunu bir türlü idrak edemiyordu. Belki de Yoongi'nin onu istememesindendi böyle düşünmesinin nedeni. Oysa Hoseok bile biliyordu gerekçelerin bunlar olmadığını.. Taehyung görsün istiyordu. O, ona zarar vermemek için, ona değil, kendine olan güvensizliğinden yanında duramadığını anlasın istiyordu. Ancak bir yanı, o bencil yanı, bunu söylemekten korkuyordu. Çünkü biliyordu, farkettiği o an, tüm acılarına kilit vurup saklı tuttuğu o sandıktan uçuracaktı yürek kuşunu. Gidecekti onun avuçlarına, özgürleşmek için...

Hoseok elinde tutuyordu o kuşu şimdi. Korkaktı dokunuşları ama sıkıydı aynı zamanda. Gitmesinden korkar gibi, sıkıyordu bir parça. Tıpkı anladığı o gerçeği söylememek için dudaklarını sımsıkı kapattığı gibi...

Taehyung, elini çenesine yaslamış, gözü gruptaki mesajlara takılı olsa da, aklı çoktan uçmuştu başka bir yana. Dalgın dalgın oturmaya devam ederken, odasının kapısı büyük bir gürültüyle açılmış içeriye Yoongi girmişti. Taehyung oturduğu yerde sıçramış, bakışlarını büyüterek iki elini yana açmış Yoongi'ye bakıyordu.

''Nasıl ama bir ordayım bir burada!'' Yoongi kapıyı arkasından kapatıp, kimselerin alışkın olmadığı neşesiyle söylenerek içeriye girmişti.

las vegas • jikookWhere stories live. Discover now