13- "gözlerinde yıldızlar, zihnimde bir dilek; sen jungkook, hep sen."

1.5K 123 80
                                    



Jungkook, uykuya doymuş, kıvrılan bedenini gererek, gözlerini kırpıştırdı. Üzerinden kayıp giden pike, çıplak bedenini buz gibi yapmış, tüm vücudunun kasılmasına neden olmuştu. Gerdiği bacaklarını kendine doğru çekip, Jimin'e sarılmak isteyerek kolunu yan tarafa savuşturdu. Avuç içine değen sıcak bir beden, ya da kasıklarına yumuşakça sürtünen bir kalça değildi. Geceden nemli kalan çarşafın soğukluğu ve buruşmuş boş bir yataktı ellerinin altında onu bekleyen.

Çatılmış kaşlarıyla, birbirine yapışan kirpiklerini aralayıp etrafına bakındı. O an göğsüne bir ağrı saplanmıştı. Terk edilme ihtimalini, -ki zihnindeki melekleri imkansız diye bir direniş başlatmıştı çoktan- kulağına fısıldayan şeytanlarını, başını iki yana savuşturarak uzaklaştırdı. Yatakta doğrulup etrafına bakındığında, açık kalmış gardıroptan Jimin'in eşyalarını görebiliyordu. Buralarda olmalıydı diye düşündü. Madem buralarda, neden güne kabus gibi başlamayı reva görüyordu bana? İşte şimdi şaplaklanmayı haketti! diye gülümseyerek avuttu kendini. Etrafa sersem gibi bakmaya devam ederken, yastığın üzerine iliştirilmiş bir not gördü. Dirseğini yatağa yaslayıp kağıda uzandı, diğer eliyle gözüne düşen saçlarını ittirdikten sonra kağıtta yazan notu okumaya başladı.

"günaydın ggukie! asma hemen yüzünü kaçmadım bi yere merak etme! birkaç saate yanımda olacaksın, şimdilik işaretleri takip et."

Jungkook'un yüzünde beliren gülümseme yerini sevmiş gibi daha da genişlerken, her şeyi bir kenara bırakarak, telefonuna uzanıp Jimin'i sızlanarak azarlamak istiyordu. Onu böyle bir sabahta bi başına bıraktığı için, küçük bir öpücükten mahrum ettiği için ve en önemlisi yatağına kahvaltı getirip, kahvaltı sonrası seks yapma planlarını alt üst ettiği için fena halde azarlamak istiyordu... Şimdilik söz dinleyen, akıllı bir koca rolünü oynamak zorunda gibi hissederek, son işareti buluncaya kadar oyunu devam ettirmeye karar verdi.

Telefonunu kenara kaldırdı, Jimin'i aramayacaktı. Komodinin üzerindeki su şişesine uzanıp, yataktan çıkmadan evvel korkuyla kuruyan ağzını ıslatmaktı niyeti. Şişenin arkasında eline yapışan şeye bakıp, koca bir kahkaha patlattı.

"Yok artık!"

Jimin, bir sonraki not kağıdını oraya iliştirmiş, Jungkook'un genişçe gülümsemesine neden olan şu satırları yazmıştı;

"uyanır uyanmaz suyuna uzanacağını biliyordum, çünkü ben iyi bir kocayım! suyunu iç ve sıcak bir duş almak için doğru banyoya git ve lütfen o çarşafları da makineye at..."

Jungkook oyun oynamanın verdiği hazla, gürültülü bir şekilde kıkırdamaya devam etmiş, hışımla topladığı beyaz çarşafları kolunun altına alıp koştura koştura banyonun yolunu tutmuştu. Banyoda da bu notlardan olduğuna emin olarak, hızla banyo kapısını açıp etrafına bakındı. Tahmin ettiği gibi gözünün değdiği ilk yer olan aynada, onu bekleyen bir not vardı.

"çok yakışıklı görünüyorsun... hazır burdasın seninle iki lafın belini kırayım.. sence kocamın BU KADAR yakışıklı olması başıma iş açar mı? bu küçük bedenim gelecekte karşılaşacağı sorunların üstesinden gelebilir mi? ah.. bunları yazarken bile özlüyorum seni. yanımda uyuyorsun, dudakların öne doğru uzamış ama ben ya uyanırsan diye öpemiyorum bile seni! hadi jungkook biraz hızlan ve kavuşalım artık BEN SABIRSIZ BİRİYİM VE SENİ DAHA ŞİMDİDEN ÇOK ÖZLEDİM!"

Jungkook kalçasını banyo tezgahına dayamış, meftun bir ifadeyle her satırı iki kez okurken, gözlerini yumup kötü başladığını iddia ettiği gününü güzelleştiren adamın aşkını hak edecek ne yapmış olabilirdi diye düşünürken buldu kendini... O, ona sarılmanın verdiği huzur ile derin bir uykunun kollarına gömülmüş, yarın yokmuş gibi uyurken, Jimin bunları hazırlamıştı.. Tüm bu notlar ne içindi, sürprizin sonu nereye varacaktı bilmiyordu ama onun kurduğu bir oyunu o yokken oynamak bile eğlenceliydi.. Onun eli değmişti, onun gece boyu düşündüğü belki de uykusundan uyanmasına neden olduğu bu sürprizin sebebiydi kendisi..

las vegas • jikookTahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon