11- "kimseler zarar veremez sana"

1.6K 142 210
                                    


medyadaki şarkıyı mutlaka dinleyin 🥺 sezen'im 🥺

**

Jimin, kendisi için ayrılan otel odasında heyecanla bir ileri bir geri giderken, gözleri aynadaki yansımasına ilişti. Bedeni büyük aynanın karşısında dikildiğinde, gömleğinin yakalarını düzelerek gerilen yüzünü inceledi.

Saçları, geriye doğru yatırılmış, ıslak görüntü verilmişti pembe tutamlarına. Yüzüne yapılan hafif makyaj daha da alımlı gözükmesine neden olmuş, biraz da olduğundan genç göstermişti onu. Kuruyan dudaklarına bakıp, gerginlikle dişleri arasına aldı kalın derisini. Evleniyordu bugün... Gerçek bir düğünün baş kahramanıydı. Üzerindeki smokin, ayağındaki pahalı ayakkabılar, biraz sonra parmağına geçmek için kutusunda bekleyen yüzük; hepsi gerçekti.

Jungkook'la evleniyordu..

Son konuşmalarından bu yana aralarındaki iletişim daha iyi bir hale gelmişti. Artık kavga etmiyorlar, ya da gurur yapıp yalnızca oyunu devam ettirmek adına birbirlerinin yanında duruyorlarmış gibi davranmıyorlardı. Jimin, tıpkı o gece ki gibi Jungkook'un kollarında uyumaya devam ediyor, onu sevmeye başladığını sesli bir şekilde dile getirmese de gözlerine konan heyecan kırıntılarını onun da görmesine izin veriyordu.

Bir haftadır yeni evlerinin işleriyle uğraşıyorlardı ve Jeon ailesi parasal konularda bonkör oldukları gibi, duygusal anlamda da çok bonkör davranmışlardı Jimin'e. Öyle ki, evlerini bir yuvaya çevirmek için kendi oğullarının fikirlerini almaktansa sürekli Jimin'le iletişim halindelerdi. Onlara göre Jimin sanatçı ruhluydu ve dizayn konusunda Jungkook'tan daha çok bilgi sahibi olduğu aşikardı. Jimin, gösterdikleri her mobilyaya, her fikre baş sallamış, aksini söylerse şımarıklık olacağına kanaat getirip sessiz kalmıştı. Oysa diğerlerinin sevgi dolu hareketleri, sürekli bağrına basma istekleri günden güne onu şoka sokuyor, böylesine sevilmek yüreğinde bir şeylerin un ufak olmasına neden oluyordu. Eksik olan yanlarını tamamlamıştı Jeon'lar. Bir yanı karşı konulamaz bir şekilde minnet duyuyordu.

Annesinin orada kaldıkları süre boyunca, her sabah günaydın öpücüğü vermesi, kendi oğlundan ayırmadan gece odalarına gitmeden önce saçlarını okşaması; babasının evlilikle alakalı sırtını sıvazlayarak saatlerce öğütler vermesi, ihtiyaçları oldukları her an yanlarında olacağına dair verdiği sözler... Onlarla geçirdiği her an çok kıymetliydi ve bu anları zihninde yeniden oynatmak bile gözlerinin dolmasına neden oluyordu.

Jungkook'un özünde böylesine nahif bir insan olmasının sebebi, temiz kalpli bir anne ve babanın ellerinde büyümüş olmanın göstergesiydi. İnadının esiri olmuyordu çoğu zaman, kalbi pas bağlamamıştı, o yanını hep temiz tutmayı başarmıştı. Adım atmaktan korkmuyor, daima yüreğinin sesini dinleyebiliyordu. Jimin'in ondan öğrenecek çok şeyi vardı.

Dün gece ilk kez kendi evlerinde kaldıklarında, banyo aynasının önünde diş fırçalarken Jungkook'un onu kendine çekip arkasından sıkı sıkı sarılmasına izin vermişti. Bir anda neden böyle bir şey yaptığına mana bulamasa da o kısacık anda kalbinin büyük bir heyecanla çarptığını işitmişti. Jungkook, ağzı köpük köpük, çenesini onun omzuna yaslamış kıkırdarken, Jimin telaşını bi rafa kaldırmış hem kendi ağzını yıkamış, hem de onun suratına su çarpıp o daracık alanda daha da yakınlaşmalarına fırsat vermişti. Bi süre sonra kendini banyo tezgahında bulmuş, sırıl sıklam olmuş bir halde Jungkook'la kahkahalar atarken başını göğsüne yaslamıştı.

Konuşmadan, artık sahiden sevgili olduklarını dillendirmeden, daha evvel kimseyle yapmadıklarını birbirleriyle yaparlarken hayatlarının en güzel zamanlarına eşsiz anılar ekliyorlardı. Jungkook bacaklarının arasına kurulmuş, onun yüzüne maske yaparken; o ise küçük parmaklarıyla Jungkook'un karışmış, uzun saçlarını tarıyordu. Onun için aldığı şirin çilekli tokaları takmak için yalvarıyor, Jungkook ise eğer onu öpmesine izin verirse ancak böyle bir şeyin mümkün olacağını yineleyip duruyordu.

las vegas • jikookWhere stories live. Discover now