Holi Fest

3.3K 233 1.2K
                                    

Fotoğraf makinem elimde, güneş gözlüğüm gözlerimde, tebessüm dudaklarımda ve güneş tam tepede...

Mart ayının sonlarında, Hindistan'da baharın gelişini kutlamak için meşhur Holi Festivali yapılıyordu. İnsanlar rengarenk boyalarla yürürken neşeli görünüyordu. Çoğu kareyi çekmek için boynumdan ayırmadığım fotoğraf makinemle çoğunluğun gittiği yöne doğru ayak uydurdum.

Festival için yürüyüş yapılan sokağın her iki yanında marketler, manavlar ve çeşitli pazarcılar vardı. İsteyen durup tatlı veya tuzlu yiyecek alabiliyordu. Yürüyüşün en önlerinde araçların üzerinde türlü çalgılar çalan adamlar vardı. Başlarındaki değişik şapkalar ve giydikleri yöresel kıyafetler ortamın otantik havasını eğlenceye boyuyordu.

Bir seyyar satıcının yanına ilerleyip yoğun ilgiyle yemek yetiştirmeye çalışan yaşlı kadını çekmek için fotoğraf makinemi kaldırıp gözüme tuttum. Kadrajımı yaşlı kadına çevirerek, yöresel kıyafeti ve alnındaki kırmızı boyayla yemeği haşlarken, buhar tam yüzüne doğru çıktığında onu çektim.

Sıra bana gelince ona fotoğrafı gösterdim. Yaşlı kadın gözlerini kısıp, başını hafifçe geri çekerek fotoğrafı görmeye çalışırken, "Bu fotoğraf bende kalabilir mi?" diye sordum. Hindistan'da İngilizce'nin de fazlasıyla konuşulduğunu biliyordum.

Fakat yaşlı kadın yüksek sesle, "Mahaan!" diye bağırıp gülmeye başlayınca aynı dili konuşamadığımızı anladım. Yine de sorun etmiş gibi görünmüyordu, omzumu pat patlayıp gülmeye devam edince yüzümde rahatlamış bir tebessüm belirdi.

Benim için siyah mercimeğe katılmış un karışımını top haline getirmeye başladı. Buhara atarken, "Adı ne?" diye sordum ama gülerek başını sallamaya başladığında durumun vahimliğine ben de güldüm. Mecburen işaret parmağımı iki topun üzerinde gezdirip, ellerimi yanlara açarak dudak büzünce, "Paddu, paddu!" diye karşılık verdi. Anlaştığımızı anlamak beni memnun etmişti.

Topları dikdörtgen şeklindeki küçük karton tabağa koydu. Bana uzatınca cebimden hızla parayı çıkarıp, tabağı alarak parayı ona uzattım. Bu kez ellerini sağa sola sallamaya başladığında şaşkınca duraksadım. İşaret parmağını bana doğrultup, İngilizce olarak "Sen. Hediye." diye gülümsedi.

Mahcup olsam da hafifçe eğilerek "Teşekkür ederim," dedim. Hoşuna gitmiş olacak ki arkamdan "Baay," diye el sallamaya devam etti.

Paddu toplarını hızlıca aç mideme indirdiğimde keyifli hissediyordum. Karnım doymuşken daha rahat fotoğraf çekimi yapabilir ve birçok yeri gezebilirdim.

Elimdeki tabağı ve ellerimi temizlediğim selpağı çöpe atıp yoluma devam ederken ellerim yine fotoğraf makinemdeydi. Ardından, bir grup gencin aniden birbirlerine boya tozları fırlattığını fark ettiğimde hızla makineyi kaldırıp onları kadraja aldım. Genç erkekler saçlarından ayaklarına kadar mavi, pembe ve sapsarı boyaya mahkûm olurken çevredeki insanlar da ıslık çalıp onlara alkış tuttular.

Yoluma devam ettim. Kadrajımı etrafta gezdirip yine çeşitli seyyar satıcıları, takıcıları ve festivali çekiyordum ki bir erkeği fark ettim. Yine buradaki birçok kişi gibi başında yöresel bir şapka vardı, fakat şapkanın altından uzanan uzun kumaş parçasını gözlerinin altına kadar çekip yüzünü kapatmış bir halde dikkatlice etrafı inceliyordu.

Tuhaf tavırları benim dikkatimden kaçmamıştı, onu izlemek istediğimi fark ederek uzağımda olan genci fotoğraf makinemin yardımıyla gözetmeye devam ettim.

Önce benden birkaç metre sağıma doğru baktığında çektim onu. Gözleri masmaviydi. Yanık teni arasında resmen parıldıyorlardı. Sonra önündeki meyve dolu kasalara döndü. Hareketlerinden iyice şühelenmiştim.

In India | Larry ✔Where stories live. Discover now