Phew...

1.6K 239 746
                                    

"Çok yorgun görünüyorsun, Harry. Babanla birlikte seni merak ediyoruz." Harry, ailesiyle Skype görüşmesi yaparken akşam sekize çeyrek vardı.

Bugünkü Holi Festivali durumundan sonra ne yapacağını bilememişti. Polise gitmek yerine dakikalarca bankta oturmuş, acısının dinmesini beklemiş ve kendi aptallığına gülerek, sanki yanağı ve bacak arası acımıyormuş gibi alnına da bir tane yapıştırmıştı. Yaklaşık iki dakika önce otel odasına gelir gelmez de ailesini aramıştı. Yarın ilk işi, dinç hissettiğinde polise gitmek olacaktı. Bugün yeterince yorulmuştu.

"Yorgunum, bir saat önce Holi Festivali'ndeydim."

Annesi hevesle, "Birkaç fotoğraf atabilir misin?" diye sordu.

Harry ellerinden kayıp giden fotoğraf makinesini hatırladığında huzursuzca iç çekti. Muhtemelen iyi bir fiyata satılıyordu. "Olur. Sonra atarım."

"Harika." Annesi kocaman gülümsedi. "Ee, Hindistan nasıl bir ülke? Yeni insanlarla tanıştın mı hiç?"

Bir saat önce tanıdığı oğlanı hatırlayınca öfkesi tekrar ilişti göğsüne. Aslında öfkesi bugünkü adamın yaptıklarına değildi. Onun yaptığı bunca saçmalığa rağmen adamı hâlâ tatlı ve öyle olmasa bile masum buluyor oluşunaydı.

"Henüz ikinci günüm, insanları tanıma fırsatı pek bulamadım ama renkli kişilikleri olduğu kesin."

Ayrıca düzenbaz, kurnaz ve sinsi!

"Filmlerden görüyoruz," dedi babası. "Dans edip şarkı söylüyorlar hep! Gerçekten de öyleler mi?"

"Yaa, öyle. Markete bile dans ederek gidiyorlar." Kız kardeşi Gemma, annesi ve babası gülmeye başladığında yorgunca gülümsedi. Tam bu sırada kapısı çaldığında, "Bekleyin, geliyorum," diyerek kapıya yöneldi.

Kapıyı açtığında otel görevlilerinden biri karşısında duruyordu. Elindeki siyah poşeti telaşla Harry'ye uzatınca, Harry dikkatlice onu alıp içine baktı. İçinde gördüğü fotoğraf makinesi onu şaşırtırken, iri gözlerini otel görevlisine çevirdi.

"Bunu nerede buldunuz?"

"Biz bulmadık. Resepsiyonda duruyordum, siz bana bir şey sorup odanıza çıktığınızda telaşlı bir şekilde bir adam geldi yanımıza. Elime bu poşeti tutuşturup, 'Bunu hemen az önceki adama iletin' dedi. Sebebini sorduğumda makinenizi düşürdüğünüzü ve 'Acilen ona iletmezseniz işinden kovulur' deyince de hemen size getirdim." Görevli, önünde avuçlarını birbirine bastırıp hafifçe eğildi. "Umarım işinizden atılmazsınız."

Harry mümkünmüş gibi daha da şaşırdı. İşte bunu hiç beklemiyordu. "Bunu getiren kişi mavi gözlü, esmer tenli biri miydi?"

"Ta kendisi!"

"Ne zaman çıktı?"

"Ben buraya gelmeden hemen önce."

"Teşekkür ederim," dedi telaşla. "Çok teşekkür ederim! İyi akşamlar." Kapıyı kapatıp hızla poşeti kenara bıraktı. Ekranın önüne geldiğinde, "Nereye gittin kurbağa?" diye seslendi Gemma. "İki saattir seni bekliyoruz!"

"Çıkmalıyım," dedi. Ailesinden huysuz homurtular çıkarken, "Akşam yemeği vakti," diye açıklama yapmak zorunda kaldı. "Sonra görüşürüz." Ekrana öpücük atıp ailesinin karşılık vermesini beklemeden kapattı görüntüyü. Bilgisayarı kapatmadan otel kartını alıp hızla odadan çıktı.

Önce asansöre ilerledi fakat dolu olduğunu fark ederek aceleyle merdivenlerden inmeye başladı. Resepsiyona indiğinde nefes nefeseydi. Görevli çocuk Rishi onu görünce selam verdiğinde Harry ona doğru ilerledi.

In India | Larry ✔Where stories live. Discover now