Planet Motorcycle

1.5K 243 527
                                    

Louis akşam vakti omzunda çantasıyla dalgınca yürüyerek eve dönerken, Harry'nin uçağının iki - iki buçuk saat sonra kalkacak olması moralini iyice bozuyordu.

Ona henüz bir cevap vermemişti. Daha doğrusu verememişti çünkü aklı sürekli evin durumunda ve işinden atılma korkusundaydı. Bay Sobti'yi seviyordu ama adam bir kez bile izin konusunu açmadığı için gün boyunca bu konuda ona hiçbir şey soramamıştı. Harry'nin sandığı kadar kolay değildi. Louis buraya döndüğünde kendi yerinde çalışan başka biriyle karşılaşmaktan korkuyordu.

"Louis!"

Duyduğu sesle irkildi. Dwijen elindeki boş bira şişesini yere atıp sarsak adımlarla Louis'ye doğru geliyordu. Louis'nin kaşları çatılırken öfkeden dişlerini birbirine kenetlemişti.

"Tanrı aşkına ya, yine mi sen?" Akşam vakti olduğundan çok ses çıkarmamak için sessizce bağırdı. "Defol git buradan!"

"Gitmem." Elinin tersiyle dudağının kenarını sildi. Louis'nin yanına gelip taşıyamadığı bedenini duvara yaslayınca, Louis tedirgince etrafa bakıyordu. "Sana hesap soracağım!"

Burnuna ilişen alkol kokusuyla suratını ekşitti. "Iyy... Leş gibi kokuyorsun ya, bir bitiremedin her gün içmeyi!"

Adam hıçkırıp bayık gözlerle sırıttı. "Evlenirsek bırakacağım, söz."

Louis öfkesine hâkim olmaya çalışarak, yumruklarını sıkıp nefesini verdi. Burada kalmış, onu dinleyerek vakit harcıyordu. Son iki ayda olduğu gibi tacizlerine katlanmak can sıkıcıydı.

Arkasını dönüp gitmek üzereyken adamın iri parmakları kavradı kolunu. Şaşkın gözlerle Dwijen'a döndüğünde, kocaman bedeni öfkeli ve heybetli vaziyette karşısında duruyordu. Gözleri sarhoş olduğunu belli etse de, sanki az önce ayakta duramayan o değilmiş gibiydi.

"Bana sakın arkanı dönme."

Sertçe kolunu çekmek istese de mengene gibi kıstırmıştı. "Bıraksana kolumu!"

"Seni o herifle gördüm! Dün de balkondaydı. Ne işin olur senin onunla?!"

"Sana ne ulan, kimsin sen alo!"

Dwijen hırıltıyla ona eğilip Louis'nin kolunu sertçe salladı. "Senin peşini öyle bir bırakmayacağım ki, bana kendi ayaklarınla geleceksin, yalvaracaksın, benim olmak için her şeyi yapacaksın; çünkü yalnızca beni hak ettiğini anlamış olacaksın!"

"Hadi be oradan! Laflara bak. Sana bakan senin gibi olsun!"

"Bırak sen beni, asıl sana benden başkası bakar mı sanıyorsun, ha?"

"Bakmasın! Kimse bakmasın bana. Giderim bakire olarak ölürüm ama yine de seninle olmam gerizekalı!"

Gözlerinden vahşi bir parıltı geçerken, "Yazık olur sana," dedi. Louis'nin suratı hemen buruşmuştu. "İğrenç ve kokuşmuş lamaları andırıyorsun bana, çek elini üzerimden!"

Dwijen hakarete maruz kaldıkça çıldırıyor, bir boğa gibi hırlıyordu. "Ne kadar seviyorum seni, göremiyor musun? Kim verecek benim sevgimin yarısını sana?"

"Bu sevgi değil oğlum, takıntılısın sen sadece! Gram umrumda değilsin!"

"Öyle mi? Kimseye bırakmam seni Louis! Mahvederim ikinizi de! Sana âşık olan benim, uzun zamandır senin için uğraşan benim! Sonradan gelmiş seni almaya çalışıyor, yedirmem!"

Louis iyice öfkeleniyordu. O kimdi de Louis'yi sahiplenilmiş bir mal olarak görebiliyordu? İki ayın tacizi, zorbalığı ve bugünün stresi birleşince dayanamadı.

In India | Larry ✔Unde poveștirile trăiesc. Descoperă acum