Peach Prince

1.7K 227 632
                                    

Harry ve Louis tuttukları 1+1 apart dairesine girdiğinde odanın Hindistan'ı sembolize etmiş şekilde döşenmiş olması ikisini de büyülemişti. Louis elbette yıllardır Hindistan motifli yerlerde yaşamıştı ama bu kadar lüks bir dairede hiç bulunmamıştı.

Salonla birleşmiş olan bir mutfak ve oda vardı. Salonda ahşap kenarları olan, kadife kumaşlı bir koltuk, önünde de orta sehba vardı. Koltuğun hemen karşısına ise televizyon monte edilmişti. Odada turuncu örtülerle kapanmış iki ahşap yatak ve bir ahşap dolap duruyordu. Perdeler bordo, sarı ve lacivert renkli desenlerle asılmış, kenarlara doğru bağlanmıştı. Tavandan oval, pembe ve mavi renkte lambalar sarkıyordu.

"Beğendin mi?"

Harry'ye dönüp inanamaz bir şekilde güldü. "Beğenmek mi? Bayıldım ya!" Yataklardan birine sırt üstü atlayıp kardan melek yapar gibi kollarını ve bacaklarını hareket ettirdi. Harry de sırıtarak onun baş ucuna oturdu.

"İnanılmaz bir şey! Sert, pamuklu yatağım yok. Ramin Teyzenin gürültülü sabah kuşağı programı yok. Çocukların izlediği Power Rangers'ın sesi yok. Dwijen'ın mahalleyi ayağa kaldıran o iğrenç sesi de yok!" Yana doğru uzanıp başucunda oturan Harry'nin gülümseyen yüzüne baktı. "Her şey istediğim gibi Harry."

Harry'nin parmakları perçemlerinde gezinince gün boyu hissettiği yorgunluğu yine hissetti ama bakışlarını ondan hiç ayırmadı. Harry de onun iri mavilerini ve uzun kirpiklerini doyumsuzca seyrediyordu. "Mutlu olduğunu görünce ben de çok mutlu oluyorum. Tüm bu şeylerden uzaklaşmak senin hakkındı."

Louis yerinde doğrulup sıkıca Harry'nin boynuna sarıldı. Harry ilk başta şaşırsa da vakit kaybetmeden hemen ona karşılık verip bedenini kendine yasladı. "Çok teşekkür ederim. Bana bu cesareti sen verdin."

Harry, saçlarını okşayan parmaklarla gözlerini yumup burnunu onun saçları arasına yasladı. "Çünkü artık mutlu olmalıydın. Çünkü artık ben senden uzak kalmak istemiyordum. Ve çünkü, senden deli gibi hoşlanıyorum."

Louis'nin gülüşünü duyunca o da gülümsedi. Louis geriye çekilip onu yanaklarından tuttu ve hafifçe okşadı. "Çok tatlısın biliyor musun? Gulab Jamun'dan bile!"

Bu tatlı Harry'nin Louis'ye açıldığı gece yedikleri, daha doğrusu Louis'nin onların hepsini ağzına tıktığı tatlıydı. Harry o anları hatırlayınca Louis'yle gülmeye başladı. "O tatlıya yanaklarını şişirdiği için bayılıyorum, nasıl da sevimliydin bir görseydin keşke."

"Iyy, ben hiç sevmiyorum. Senden utanınca hepsini ağzıma sıkıştırdım diye diş minelerim parenda attı!" Harry onun şımarıkça söylediğine gülüp saçlarını karıştırdı.

"Rahatlamana yardım edecekse duş alabilirsin istersen," deyince, Louis ona sinsice bakıp kaşlarını aşağı yukarı oynatmaya başladı. Bu hali Harry'nin püskürerek gülmesine neden olunca o da gülmeye başladı. "Nedeeen? Yoksa benimle mi geleceksin?"

"Bilmem," diye sırıttı onun bileğini alıp, avucunu öperek. "İstersen olur." Louis avucunun öpülmesinden huylanarak kıkırdadı ve Harry bu sesi telefonunun zil sesi yapmayı ciddi anlamda düşündü.

"Şu an yapmak istemiyorum. O kadar yorgunum ki..."

"Haklısın aslında." Louis'nin uykulu gözlerinin kenarlarını okşayıp onların masum masum kırpılmasını keyifle seyretti. "Bugün erken kalkıp çalıştın. Üstüne iki saattir de yoldayız, saat epey geç oldu. En iyisi uyu sen."

"Sen ne yapacaksın peki?"

"Arkadaşımla konuşacağım. Geldiğimin haberini vereyim ve şehri biraz araştırsam iyi olur."

In India | Larry ✔Where stories live. Discover now