Hi, are you busy?

1.6K 221 747
                                    

AA BEN BÖYLE DE TEZCANLIYIM ARKADAŞLAR.

- -

Louis, örtünün üzerinden çekildiğini, başında tepinen çocukların sesiyle beyninin uğuldadığını fark etti. Suratı buruşurken, omuzlarındaki örtüyü burnuna kadar çekip sol tarafına döndü. Fakat nâfileydi; çocuklar onun rahatsız olmasından sadistçe zevk alıp, pamuk yatağın basabildikleri boş yerlerine ve arada bir Louis'nin bacaklarına basmayı umursamayıp üzerinde zıplıyorlardı.

"Louis daayı! Louis daayı!"

Üç yeğeni de melodiyle bağırıp işlerine devam ederken, Louis huysuzca yastığına gömüldü. Bugün izin günüydü ve ne zaman geç saatlerde uyanmak istese sabahın sekizinde ayağa kalkan yeğenleri onu sabote etmeyi başarıyordu.

"Disha! Janbi! Raj! Biraz susun, başım ağrıdı!" Teyzesi Ramin salondan torunlarına bağırırken Louis kapalı gözlerini devirip nefesini üfledi. Büyük anneleri susunca çocuklar yeniden bağırmaya başlamıştı. Ne güzel ya!

Zaten dün akşam işten çıkmış eve dönerken Dwijen ile karşılaşmıştı. Sürekli "Evlenelim Louis," diyerek Louis'ye sinir krizi geçirtmiş, eve gelince de teyzesi "Bu böyle olmayacak, onunla evlen ki dibimizden ayrılsın," demişti. Bu olay yetmiyormuş gibi tüm gece boyunca Harry'yi düşünmüştü. Onu düşünmekten başı ağrımıştı ve ne zaman onu atlatacağını bilemeden saatlerce tavanı izlemişti. Sanıyordu ki Harry'yi atlatması en az bir ayını alacaktı.

Çocukların bağırışları eşliğinde, dağınık saçları ve çökmüş gözleriyle üst bedenini doğrultup boş boş duvara baktı. Bu kez yeğenleri kıkırdayarak onun başına vuruyor, şarkılarını söylüyorlardı. Louis ifadesizce duvara bakmaya devam ederken derin bir nefes alıp, esneyerek bedenini germeye çalıştı.

"Louis daayı! Louis daayı!"

Örtüyü üzerinden atıp, poposuna, sırtına, bacaklarına ve kollarına çarpan minik ama ağır darbeleri olan elleri umursamadan odadan ayrıldı. Peşine takılan çocukları Ramin fark edince, çığlık çığlığa peşlerinden koşmaya başladı.

"Anneleriniz babalarınız bırakıp gidiyor diye başıma çıktınız be!" diye bağırdı ama torunları kıkırdayarak kaçmaya devam etti. Janbi ise yanlış anlamış, bir köşeye geçerek "Annem beni bıyakmaaz!" diyerek ağlamaya başlamıştı.

Louis elini yüzünü yıkayıp havluyla kurulandı. İçeriye geçerken teyzesinin hem söylendiğini hem de kahvaltı hazırladığını gördü. Odasına geçince üzerini değiştirdi.

Bugün Zayn'le buluşmak istiyordu, ikisinin de izinli olduğu gün bugündü ve bu konuda kendini şanslı hissediyordu. Telefonu çalınca ekrana bakmayıp, aynada saçlarını düzenlerken kulağına götürdü. Onu Zayn'den başka kimse aramazdı bugün.

"Zaynie! Nasılsın dostum?"

Karşı taraftan ufak bir tebessüm sesi duyuldu. "Dostunu kıskandım şimdi, her aradığında böyle neşeli bir karşılama mı alıyor?"

Louis duraksayıp birden arkasını döndü. Saçma bir tepkiydi ama refleks olarak olmuştu. Heyecandan kalbi hızlanmış, şaşkınlıktan gözleri açılmıştı. "Harry?"

"Selam, müsait misin?"

"Ben- evet, yani- evet. Müsaitim. Bir sorun yoktur umarım, her şey yolunda mı?"

"Evet evet, merak etme her şey yolunda. Bu arada günaydın, nasılsın?"

Harry'nin sesi neşeli geldiği için biraz daha rahatlamıştı. "Günaydın sana da. Ben iyiyim, ya sen?"

In India | Larry ✔Where stories live. Discover now