Hi, my dear family!

1.8K 219 671
                                    

🍑🍕

"Merhaba, oda servisi mi?"

"Evet, buyurun."

"Açık büfede pizzanız olduğu söyleniyor. Bir büyük boy pizza ve 1 litrelik kola, iki tane de bardak almak istiyorum. Eğer meyve çeşitlerinizde şeftali varsa dilimlenmiş şekilde getirilirse memnun olurum. Yoksa da mevsim meyvelerinden olabilir."

"Tabii ki."

"Güzel. Oda numaramız 102."

Harry telefonu kapatıp kendini yatağa attı. Apart dairesindeki yemek faciasından sonra yemekleri olan bir otele gitmek daha cazip görünmüştü. (Ayrıca son gün kaldıkları apartta Louis kahvaltı için apart sahibine resmen yalvarmıştı.) Kaldıkları oteller de dolar bazında ücret alıyor olduğundan derginin Harry için karşılayacağı ücret fazla olmuyor, Harry de yanında kalması için Louis'nin ücretini karşılamada bir sorun görmüyordu. Ne olursa olsun ona karşı bir şey için çaba göstermek sorun olmazdı gerçi.

İki gün önceki Ganj Nehri gezisinden hemen sonra gece uçak yolculuğuna çıkmış, Jaipur'a gelmişlerdi. Bugün ikinci günleriydi, geziyi bitirmişlerdi ve saat çoktan akşam yediye geliyordu. Hava kararmamıştı, turuncumsu bir renk skalası kaldıkları üç yıldızlı otelin manzarasını süslüyordu.

Otel odası da bir salon ve salonu direkt gören bir yatak odasından oluşuyordu. Çift kişilik yatak Louis'nin seçimiydi, Harry de bunu keyifle kabul etmişti.

Louis giyinip banyodan çıktığında kırmızı dudakları, pembe burnu ve pespembe yanakları göründü. Harry onu gördüğünde gülümsedi ve kollarını açıp Louis'yi bekledi. Louis yatağın üzerinde emekleyerek ona doğru gidip göğsüne uzandı. Harry'nin eli onun nemli saçlarında dolanıyordu.

"Duş alınca rahatladın mı?"

"Hiç olmadığım kadar." Boynuna sarılıp dudaklarını onun dudağı kenarına bastırdı. Harry ânında gözlerini yummuş, burnuyla onun şakağı üzerinden geçiyordu. "Harry..."

"Mm?"

"Ben hâlâ çok düşünüyorum."

Gözlerini araladı. "Neyi?"

"Bizi. Bize ne olacak bilmiyorum Harry."

"Bunu konuşmuştuk."

Louis huzursuzca onun göğsünden ayrılıp bir bacağını poposunun altına sıkıştırdı, diğerini de kendine çekip şortunun diziyle oynamaya başladı. "İki gün önceki Ganj Nehri konuşmasından mı bahsediyorsun?"

"Evet." Yerinde doğrularak sırtını yatak başlığına yasladı. "Ondan bahsediyorum."

"Öylece evleneceğimizi düşünmüyorsundur herhalde?"

Sırıttı. "Tam da öyle düşünüyordum." Louis'nin hâlâ huzursuz olduğunu fark edince onun ellerini tutup üzerlerini öptü. "Bebeğim, bir an önce evlenelim demiyorum. Nişanlanabiliriz, böylece beni ve ailemi de tanırsın."

"Ya ailen beni beğenmezse?"

"Sence onlar mı sana âşık oldu yoksa ben mi? Hem onları tanısan çok seversin. Eminim onlar da seni tanırlarsa çok severler, bu zamana kadar fikirlerime de hep saygı gösterdiler."

"Ama benim ailemi tanımıyorsun."

"Ramin Teyzeni tanıyorum. Kuzenlerini de az çok tanıyorum. Sana ne kadar kötü davrandıklarını, sırf bu yüzden manavdan gizlice şeftali almaya çalıştığını... Küçük kuzenini de tanıyorum, şu sekiz yaşında olan kız var ya? En çok da Raj, Janbi ve Disha'yı biliyorum. Küçük yeğenlerin. Yetmez mi?"

In India | Larry ✔Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora