8. Bölüm

19.6K 1.1K 210
                                    

Keyifli okumalarr.

Tuttuğum nefesimi Karaca'yı görmem ile bıraktım. Elimi döşüme koyup nefesimi düzenlemeye çalıştım "Ödümü kopardın."

"Sen aklını peynir ekmekle mi yedin kadın?" dedi öfkesini dışa vurarak. Yaptığım şeyin arkasında durduğumu belirtircesine konuştum "Tabi, üstüne de çay içtim hatta."

Sözlerim onu daha çok sinirlendirirken karşıdaki askerlere eliyle bir şeyler anlatıp geri bana döndü. "Bu bir oyun değil Ahu. Bu yaptığın resmen intihar."

Korkumu ve nefesimi düzenlemeye çalışırken yere çömeldim. Keza o kadar korkmuştum ki artık dizlerimin bağı çözülmüştü. Çömeldiğim yerden gözümün ucu ile baktım "Farkında değil miyim sanıyorsun?" dedim zar zor çıkan sesimle. İleriye doğru göz gezdirip yanıma çömeldi "Tek bir it bile giremedi içeriye. Hepsini temizledik. Askerler şimdi etrafı yokluyor."

Elini yanağıma koydu "Artık korkmana gerek yok. Ben buradayken kimse sana zarar veremez." dedi ultra şevkatli çıkan sesi ile. Bir şey diyemeyip sadece susarken nefesim eski hızına geri dönmeye başlamıştı. Sanki parmaklarının ucunda bir çeşit şifa vardı ve dokunduğu an her şeyi iyileştirebiliyordu. Yerimde kıpırdanmam ile elini çekti. Karaca ayaklanırken kafamı duvara yasladım. Tüm bu olanlar da neydi?

"Bekle beni burda."

Bir şey demeden çömeldiğim yerden kalktım. Susan silah sesleri içimi bir nebze olsun rahatlamış, korkumu geçirmeye başlamıştı. Fakat genede yalnız kalacak kadar cesaretim yoktu. Gözlerim Karaca'yı ararken ilerde askerlerle konuştuğunu görünce yanına doğru ilerledim. Beni fark ettiği an kaşları çatılmıştı "Beklemeni söylemiştim." dedi usanmış bir şekilde.

"Bekleyemedim, ne yapayım."

Bir müddet yüzüme bakıp Ceyhun'un da aralarında olduğu adamlara döndü "Herkes iyi mi?"

"Allah'a şükür komutanım."

"Yenge hanım o yaptığın neydi öyle!?" "Hızır gibi yetiştin yavruya." dedi adamlardan biri hararetle.

"Yenge hanım?" dedim şaşkınlığımı gizleyemeyerek. Lafım ile adamın kafasına Karaca tarafından bir şaplak inmişti "Faruk timin patavatsızıdır. Sen ona aldırma. Değil mi Faruk?"

"Aşk olsun komutanım. Parmaksız ile karıştırmış olmayasınız."

Adamlardan biri sabır çekerken Parmaksız diye bahsedilen şahsın o olduğunu anlamıştım. "İşine bak Faruk." dedi Parmaksız tok bir ses ile. İnsanı ürperten ciddi bir duruşu vardı.

"Parmaksız hep böyledir yenge hanım. Sen onu takma." dedi Faruk sanki Parmaksız bir şey demiş gibi. Çok matrak bir adama benziyordu. İstemsizce güldüm.

"Hayalet şu Fanatiğe söyle boş boş konuşup canımı sıkmasın. Maç biletlerini yırttırmasın bana!" dedi Parmaksız. Anlaşılan namıdiğer Fanatik, Parmaksız ile uğraşmaktan çok zevk alıyordu.

Hayalet denen adam güldü "Duydun Faruk!"

Faruk dehşet ile Parmaksıza baktı "Cani herif!"

En sağda duran adam sağa sola bakınırken Karaca'nın konuşması ile dikkatini verdi "Akrep, hayırdır kime bakındın?"

"Fatoş'u göremedim de komutanım. Ona bakıyordum." dedi hala etrafa bakınarak.

Faruk ve Hayalet gülmeye başlayınca Akrep onlara yandan bir bakış attı "Hayırdır, neye gülüyorsunuz abiler?"

Akrep' in lafı üzerine gülerek bir kadın gelip Akrep'in sağına durdu "Neye gülüyorsunuz sahiden?"

Fatoş olduğunu tahmin ettiğim kadının sözü ile Akrep önüne dönerken Faruk lafa atladı "Atalay seni sor-"

Mendilimin YeşiliWhere stories live. Discover now