13. Bölüm

16.5K 1K 371
                                    

Multi Ceyhun yakışıklısı

Yorumlarınızı bekliyorumm

"Ahu!"

Heyecanla arkamı dönerken Ceyhun ile karşılaşmamla dizlerimin bağı çözüldü. Karaca sanmıştım, fakat gene hüsrana uğramıştım.

Yanıma gelip ayakta zor duran beni aceleyle tuttu Ceyhun "İyi misin?" diye telaşla sordu.

"Bulamadım." dedim buruk çıkan sesimle. Birisi dokunsa yere düşecek ve bir daha kalkmayacak gibi hissediyordum. Ceyhun beni kolunun altına alıp götürmeye başladı. Hala göremiyordum onu, yoktu.

"Eymen nerde?" diye sordum fısıltıyla çıkan sesimle. "Arabanın orda, Fatoş yanında." dedi. Yavaşca başımı salladım. Eymen'in yanına gidiyorduk, ben ne diyecektim çocuğa? Babasını soracaktı, ne cevap verecektim?

Nefesimin kesildiğini hissediyordum. Astım ilacıma ihtiyacım vardı. Ama kullanmak istemiyordum. Onsuz alabildiğim tek nefes bile büyük bir suç işliyormuşum gibi hissettiriyordu. Arabaya doğru yaklaşınca Ceyhun'un kolundan çıktım. Eymen'in beni güçlü görmesi gerekiyordu. Dağılmış saçları, ağlamaktan kızarmış gözleri ve eli yüzü kan içinde olan birisi ne kadar güçlü görünebilirse o kadar güçlü görünmeliydim.

Büyük bir nefes alıp arabaya doğru güç adımlarla yaklaştım. Eymen beni görünce ayaklandı. "Anne!"

Anne demesi artık beni ürpertmek yerine içimi ısıtıyordu. Buz gibi olan uzuvlarım bir anne sözcüğüyle çözülmeye başlamıştı. Dolu gözlerimle gülümsemeye çalıştım. Eymen bana doğru gelirken bir anda duraksadı. Arkamdan bir noktaya gözleri parlayacak bakıyordu. Ardından yeniden nefesimi kesecek o cümleyi kurdu "Baba!"

Ne olduğunu anlamadan koşmaya başladı. Yanımdan geçip koşmaya devam edince hızla arkamı döndüm. Karaca Eymen'i kollarının arasına almış sıkıca sarılıyordu. Aniden gözleri beni buldu. O an kesilen nefesime nefes olmuştu gözleri. Elim ayağım boşalırken elimi şaşkınlıkla ağzıma götürdüm. Kanlı ve canlı karşımda duruyordu. Yaşıyordu.

"Yaşıyorsun." diye bir sözcük çıktı dudaklarımdan. Eymen'i yere bırakıp yanıma gelince dolan gözlerimi elimin tersi ile sildim. "Yaşıyorsun." diye yineledim. Sanki bir çeşit emin olmaya çalışıyordum.

Hafif bir tebessümle başını salladı. Gözümden yaşlar boşalırken sımsıkı boynuna sarıldım. "Seni kaybettim sandım." dedim boğuk çıkan sesimle.

Güldü "Benden kurtulmak o kadar kolay mı?"

Sarıldığım boynundan ayrılıp elimi yanağına koyup vücudunu yokladım "Bir yerine bir şey olmadı değil mi?"

"Ben iyiyim, size bir şey olmadı değil mi?"

Sorusuna cevap vermek yerine karnının orda tişörtünden dışarı çıkan kana odaklandım. "Vurulmuşsun." dedim Eymen'in duyamayacağı fakat telaşlı bir ses tonuyla.

Bu sefer o elini yanağıma koydu "Ahu, iyiyim."

Şevkatli çıkan sesi bir an olsun içimi rahatlatmıştı "Gel yarana baktıralım, hadi." diye sürüklemeye başladım.

Eymen'i Fatoş'un yanına bırakıp Karaca ile boş ambulanslardan birine gittik. "Karnından vuruldu." diye telaşla açıklama yaptım sağlıkcıya.

"Kurşun içeride değil, sıyrık sadece." diye düzeltti beni Karaca. Adam Karaca' yı sedyeye oturtup pansuman yaparken dolu gözlerle onu incelemeye başladım. Ona bir şey olsa hayatımın geri kalanı nasıl devam ederdi hiçbir fikrim yoktu. O katliamın içinden sadece bir sıyrıkla kurtulması büyük bir mucize sayılırdı. Ya da ne kadar kaliteli bir asker olduğunun göstergesiydi. İç geçirdim. Hangi seçenek olursa olsun yaşıyordu. Onu kaybetmemiştim, tam karşımda oturuyordu. Ama kaybetmenin eşiğine gelmiştim, kaybedebilirdim.

Mendilimin YeşiliTempat cerita menjadi hidup. Temukan sekarang