9.Bölüm

20K 966 295
                                    

Multi Ahu öğretmen

Keyifli okumalar

Söylediği cümle beynimde yankılanırken kafamı utanarak gökyüzüne çevirdim. Dakikalar sonra sessizliği o bozdu "Somurtmaktan yorulmaz mısın?"

Anlamazca dönmemle devam etti "Neredeyse hiçbir zaman gülmüyorsun." Omuz silktim "Gülünecek bir şey olduğu zaman gülüyorum."

Kaşlarını yukarı kaldırıp başını geriye attı. "Neden uyumadın" diye sordum konuyu dağıtmak adına. Omuz silkti "İş, güç."

Başımı hafifce aşağı yukarı salladım "Sen neden uyumadın?" dedi yavaş bir ses tonuyla. Onun gibi omuz silktim "Uyku tutmadı."

Başını yeniden geriye doğru atıp gözlerini kapadı. Yorgun görünüyordu. "Bir şeyler yedin mi bugün hiç?" dedim kendimi tutamayarak. "Vakit olmadı."

Kaşlarımı çattım. Bir insan tüm gün yemek yemeden nasıl durabilirdi. "5 dakika bekle. " dedim ayaklanıp kapıya ilerlerken. O ne yaptığımı anlamadan içeri girip çorbayı ısıtmaya başladım. Tezgaha yaslanmış çorbayı beklerken salonun ışığının yanması ile dudağımı dişledim.

"Ahu?" diye seslendi Emel uykulu çıkan sesi ile. Mutfağın kapısının önünde dikilip birkaç saniye öylece baktı. "Günaydın." dedim rahat olmaya çalışarak.

"Ne günaydını kıvırcık? Ne yapıyorsun bu saatte?"

Alnımı kaşıdım "Biraz karnım acıkmışta, uyuyamadım." Çorbayı kaseye koyarken "Uyu sen, ben yer uyurum." dedim.

Gene birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra yeniden odasına geçti. Kendi kendime haline güldüm. Çorbayı bir tepsiye koyup yanına da bir dilim ekmek koyduktan sonra yeniden terlikleri giydim. Aslında Emel'e diyebilirdim. Fakat zaten Karaca konusunda ki tepkisi belliydi. Kırk yıl dilinden düşemezdim. Belki daha sonra anlatabilirdim.

Zar zor ve sessizce kapıyı açma çabalarım sonucu yeniden Karaca'nın yanına oturdum. Tepsiyi yere koyarken Karaca'nın şaşkın bakışları eşliğinde kamuflajı tekrar sırtıma attım. "Bu ne?"

"Çorba." dedim tedirgin bir gülümseme ile ve uzattım. Birkaç saniye yüzüme bakıp tabağı elimden aldı. Küçük küçük aldığını görünce cıkladım. "Çocuk musun sen? O nasıl yemek yemek?" kenardaki ekmeği alıp çorbaya bandırdım ve ağzına uzattım. Öylece suratıma bakarken ne yaptığımı fark edip yutkundum. "Pardon, kaptırdım. İstediğin gibi ye tabii ki." Ekmeği geri çekmeye yektenirken ağzına almasıyla dudaklarım istemsizce yukarı doğru kıvrıldı.

Gözlerini yüzümden ayırmadan çorbadan koca bir kaşık aldı. Birkaç dakika sonra çorbası bitince tepsiye koydu. "Sağolasın, öğretmen hanım." dedi öğretmen hanımı bastıra bastıra.

"Afiyet olsun, komutan bey." dedim tıpkı onun yaptığı gibi komutan beyi bastırarak. Tepsiyi alıp ayaklandım. "Geç oldu, ben gideyim." dedim kamuflajı uzatırken

Benimle birlikte ayaklandı. Sırtındaki battaniyeyi bir çırpıda katlayıp boşta olan elime verdi. Birden sırıtınca anlamayarak kafa salladım. "Ciddi suretinle ayıcıklı pijamaların birleşince bambaşka bir Ahu olmuşsun." dedi pijamalarımı göstererek.

"Yeni tarzım" dedim rock n roll işareti yaperken. Başını iki yana sallayıp güldü.
"Yakışmış."

"Ne demezsin."

Geri geri basamaklardan indi "İyi geceler o zaman."

Kapının kenarına yaslanıp başımı salladım "İyi geceler."

Dolu ellerle zar zor kapıyı açıp tepsiyi mutfağa koydum. Bulaşıkları makineye atıp hızla yatağıma geçerken koltuğun kenarına koyduğum baddaniyeye baktım. 5 dakika bile olsa onu görmek iyi geliyordu bana. Hatta bazen gözüm görmese bile var olduğunu bilmek iyi hissettiriyordu.

Mendilimin YeşiliWhere stories live. Discover now