2.Bölüm

1.6K 222 58
                                    

Merhabalar!! Umarım gününüz iyi geçmiştir.!

Okurken zevk almanız dileğiyle.


 -Jisung'un Görüşünden-

     Eve geldiğimiz gibi direk uyumuştuk zaten. Şu an okuldaydık ve telefon da yanımdaydı ama kimse aramamıştı, oldukça tuhaftı. Eğer ben telefonumu kaybetmiş olsaydım bir saniye bile geçmeden yana yana arar hale gelirdim.'' Hala ses soluk yok mu?'' dedi Seungmin. Aynı zamanda karşımdaki sandalyeye oturuyordu. 

   Bakışlarımı telefondan çekerken kafamı da hayır anlamına gelecek şekilde sağa sola sallıyordum. '' Bir insan nasıl bu kadar rahat olabilir?'' diye telefona bakarak düşünceli sesiyle konuştu.

     '' İnan bana hiçbir fikrim yok'' diyerek dudaklarımı büzdüm bende. Sert bir ses tonuyla               '' Yapma şu hareketi iyice sincaba benziyorsun ve bu bende yanaklarını sıkma isteği uyandırıyor. Sırf bu şekilde düşündüğü için de beynimden nefret ediyorum.'' dedi Seungmin. 

   '' Yapma ama benden hoşlanıyorsun biliyorum Min'' dedim. Aynı zamanda kolundan tutarak da ona sırnaşmaya çalışıyordum. Benden kurtulmak için kolunu sert bir şekilde sallamaya başladı ve bir yandan da ''Hadi ya o kadar çok belli ediyor muydum ? Bırak şu kolumu'' diyordu. Bense dudaklarımı büzmüş yanağından öpmeye çalışıyordum.

   Bir anda kapüşonumdan çekilmemle sandalyeye yapışmıştım. ''Rahat bırak Seungmin'i'' dedi Hyunjin. '' Eğer Seungminden hoşlanıyorsan seni arka odaya çağırıyorum çünkü onu bırakmam '' dedim korumacı sesimle. 

  Seungmin 'ben neden seninle arkadaşım' bakışlarını yine atarken, Hyunjin '' Ne saçmalıyorsun sen? arka oda da rahatça savaşamayız orası başka şeyler için '' dedi. Seungmin şok içinde ona dönerken, Hyunjin ve ben havada bir beşlik çaktık ve kahkaha attık. 

''Gerçekten neden sizinle burda oturuyorum ki?'' diye sakince mırıldandı Seungmin.

  Tam Seungmin'e bir şeyler söyleyecek iken sağ tarafımdan gelen ince sesle o tarafa dönmek zorunda kaldım. ''Klüp toplantısına gitmiyor musun hyung?''. 

   Konuşan çocuğu istemeden incelemeye başladım. Kırmızı hafif uzun saçları, keskin yüz hatları, kısık çekik gözleri ile oldukça havalı ve sert duruyordu ama konuştuğu an tatlılığından eriyecek kıvama geliyordunuz. Aslında biraz daha bakınca çocuğun yüzü tam bir çöl tilkisine benziyordu. '' Ah ! O bugün müydü Jeongin?'' dedi Seungmin aniden hatırladığı için şaşkın çıkan sesiyle ''Geliyorum tabi ki bunu kaçırmam.'' diye de devam etti. 

   Jeongin bu cevaptan sonra hafifçe gülümsedi ve '' Unutmuş olacağını düşündüğüm için gelip sormak istedim zaten hyung'' dedi. Seungmin'' Teşekkür ederim Jeongin'' dedi ve gülümsemesine karşılık verdi. 

   Sonra oturduğu sandalyeden yavaşça kalktı ve bize döndü ''Ah ben sizi tanıştırmadım değil mi? Bu Jeongin Edebiyat klubünde birlikteyiz bizden bir dönem küçük'' dedi. '' Merhaba Jeongin ben Jisung ama bana da hyung diyebilirsin aşırı resmiyetten hoşlanmam'' dedim ve gülümseyerek elimi uzattım. ''Peki Jisung hyung'' dedi ve gülümsedi. 

   Anında gülümsemesine karşılık verdim çünkü o kadar tatlı gülümsüyordu ki bağımlılık yapmıştı resmen. Yanımdaki Hyunjin'de elini uzatarak '' Bende Hyunjin bana da hyung diyebilirsin'' dedi ve o da gülümsedi. '' Memnun oldum Hyung'' dedi ona da ve Seungmine baktı. '' Bizim gitmemiz gerek daha sonra görüşürüz'' dedi Seungmin ve Jeongini kolunun altına alarak kafeteryadan çıktılar.

.....................................

   Harika bir okul gününden sonra yine her zamanki masada her zamanki amerikanomu içerken önümdeki telefona bakıyordum. Seungmin karşımda yeni kitabını okuyordu, Hyunjinde çalışıyordu işte napsın.

      '' Neden? Neden? Neden aramıyor kimse çıldıracağım'' dedim yavaş yavaş yükselen sesimle. Seungmin gözlerini kitabından ayırdı ve '' Demek ki o kadar da umurunda değil'' umursamaz sesiyle dedi ve tekrar elindeki kitaba yoğunlaştı. 

    '' Şu an dolaylı yoldan hırsızlık yapmış olabilir miyim sence ?'' diye meraklı sesimle ve karışık yüz ifademle sordum. '' Aynen hatta FBI ve CIA kesin seni arıyordur şu an Jisung'' bıkmış bir sesle söyledi ve ardından gözlerini devirdi. '' Sen sadece burada telefonu buldun ve sahibini bilmediğin için yanında tutuyorsun bu seni hırsız yapmaz'' dedi ve biraz duraksadıktan sonra '' Yoksa yapar mı ?'' diye devam etti. 

   Bende iyice kendimi acındırmak için'' Bak sende emin olamıyorsun'' diye ağlamaklı sesle söyledim.'' Her neyse bugün de bekle bakalım eğer kimse çıkmazsa yarın telefonu karakola götürürüz'' dedi Seungmin ve ''Beni rahat bırak artık kitabımı okumak istiyorum'' diyerek gözlerini devirdi.

  Bende biraz kafamı dağıtmak için bugün derste aldığım notları çıkardım. Lisede rahatça kopya çekip sınıfı geçebiliyorduk ama üniversite maalesef öyle değildi, çalışmadan hiçbir şey yapamıyorduk . Neyse ki kafası çalışan bir insandım da azıcık çalışmam bile bana mükemmel sonuçlar getirebiliyordu.  

     Ben iyice notlara dalmış çalışırken kafenin kapısındaki çan kapının açıldığını belli eder şekilde çaldı. Normalde asla umursamamam gereken şey nasıl bu kadar ilgimi çekti bilmiyordum ki gözlerim kapıdan giren kişiyle kocaman açıldı. 

  Bu dünkü yakışıklıydı. Hani şu Kainattaki en yakışıklı çocuk. O heyecanla direk elimdekileri atıp Seungmin'in koluna vurdum.'' Geldi geldi'' diye fangirl çığlıklarımı bastırarak Seungmin'in koluna vuruyordum. 

   Seungmin canı acımış olsa gerek kolunu çekti ve '' Birini mi bekliyorduk ki ?'' dedi. Haklıydı aslında birini beklemiyorduk. Ben neden bu kadar heyecanlanmıştım onu da anlamadım ya zaten.

    '' Hayır beklemiyorduk sadece dünkü yakışıklıyı görünce bir anda heyecanlandım'' dedim sesim yavaşça kısılırken. Seungmin bana muzipçe bakmaya başladı ve '' Neden heyecanlandın ki?'' diye sordu. '' Aslında bilmiyorum. Sanırım buraya geleceğini pek düşünmüyordum'' dedim.

   Biz Seungmin ile konuşurken tekrar o çocuğa baktığımda Hyunjin ile konuştuğunu gördüm. Hyunjin Kafasını sallayarak dediği şeyleri onaylıyordu. Ne konuşuyordu ki bunlar?. 

  Sonra Hyunjin bana baktı ve beni eliyle yanına çağırdı. Anında Seungmin'e döndüm ve yine koluna vurarak '' Beni çağırdı, beni neden çağırdı?'' diye sessizce sorguladım. Seungmin bir bana bir Hyunjin'e baktı ve '' Eğer biraz daha burada durursan Hyunjin seni öldürecek gibi duruyor'' dedi ve ekledi '' Büyük ihtimalle telefon içindir ''. 

    O an telefonu unutmuştum gerçekten. Ders çalışmaya o kadar çok dalmışım ki o ihtimal aklımdan çıkmış olmalıydı. Hyunjin'le göz göze geldim ve '' Buraya gelir misin Jisung?'' diye hafif sert ses tonuyla söylendi.


Umarım beğenmişsinizdir^^! . Devam edebilmem için yorumlarınıza ihtiyacım var. Bu yüzden fikirlerinizi belirtmekten ve beğendiyseniz oylamaktan çekinmeyin....

YUÁNFÈN•缘分 | MinsungWhere stories live. Discover now