24.Bölüm

915 129 27
                                    

Finale son bir vay be. Ağlıcam şimdi valla.

Herneyse her zaman iyi olun ^^

- Jisung'un Görüşünden -

Akşam son söylediğimiz şeylerden sonra hiç konuşmadan birbirimize sarılarak uyumuştuk.

Sabah Chan hyung bizi uyandırmıştı kahvaltıyı da Minho'nun annesinin muzip bakışları altında geçirmiştim.

Kahvaltıyı toplarken de yardım ediyorduk ve ben özellikle annesiyle tek kalmamaya dikkat ediyordum ama işte Tanrı hiçbir zaman benim yanımda değildi.

Mutfağa son malzemeyi koymak için girdiğimde içeride sadece annesi vardı. Arkasını dönüp beni görünce yüzüne tekrar eski gülümsemesi yayıldı.

" Jisung benden utanmanı gerektirecek hiçbir şey yok. Aranızda olan şeyleri biliyorum Minho bana her şeyi anlattı o yüzden rahat ol lütfen." Dedi ve bana yaklaşarak omzumu pat patladı.

Ben hala aynı şekilde dururken annesi tekrar işini yapmak için arkasını dönmüştü.

.....................................

Aradan bir kaç gün geçmişti. Artık ailesinin yanında daha rahat olduğumu söyleyebilirdim sanırım. Ailesi beni zaten kabul etmişlerdi benim haberim bile olmadan önce.

Gerçekten böyle insanlar oldukları için çok şanslıydım.

Bugün ise artık geri dönüyorduk. Bir hafta boyunca burda kalamazdık zaten ve diğer sebep olarak ise Hyunjin ve Seungmin buraya geleceğimi söylemediğim için bana trip atıyorlardı.
Ama ne yapabilirim ki anın heyecanıyla ve sevgilimi göreceğim için de onları unutmuştum.

Böyle diyince de sevgili yapınca arkadaşlarını unutan arkadaş gibi oldu sanki.

Eşyalarımızı arabaya yerleştirip veda etmek için tekrar içeriye döndük.

" Bakın yemeniz için bir şeyler koydum sakın gidip dışarıdan bir şeyler almayın tamam mı? Chan sen aralarında en olgun olanlarıdın dikkat et bu konuya sana güveniyorum. " Annesi bir yandan Minho'ya sarılıp diğer yandan da söyleniyordu.

Chan hyung gülümseyip kafasıyla onayladı.

" Sizde orda durmayın gelin bakayım size de sarılayım."

Minho bir anda " Grup kucaklaşması." Diye bağırdı ve hepimizi sarmalamaya çalıştı.

Bir müddet öyle durduktan sonra ayrıldık. Chan hyung " Biz artık yola çıksak iyi olacak sanırım." Dedi ve arabaya yöneldi.

Minho'nun ailesi de sessizce kafalarıyla onayladı ve son kez Minho'ya sarıldılar.

Tam arabaya binecekken annesinin sesiyle tekrar oraya döndüm.

" Jisung, Minho sana emanet kendinize dikkat edin. " Dedi ve gülümsedi.

Minho'ya baktım ve yüzümdeki gülümseme ile tekrar annesine döndüm. " Güveninizi boşa çıkarmayacağım." Dedim.

...........................

Sonunda gelmiştik. Minho benden ayrı kalmak istemediği için bizim eve gelmişti.

Açıkçası bende ondan ayrı kalmak istemiyordum. O söylemeseydi gelmesini ben isterdim zaten.

Beraber içeri girdik ve kapıda ellerini kavuşturmuş bir şekilde gardiyan gibi duran iki genci gördük. Seungmin ve Hyunjin'i yani.

"Napıyorsunuz be burda?" Dedim çirkef sesimle.

Seungmin kaşlarını çatarak söyledi." Bizi unutan arkadaşımızı bekliyorduk neyseki suç ortağı ile birlikte geldi."

Minho aklına takılan bir soruyu sorma gereğinde bulundu.
"Gerçekten biz yola çıktığımızdan beri burda beklemiyorsunuz değil mi?"

Hyunjin, Seungmin'e döndü ve Minho'yu işaret ederek konuştu.

" Jisung kendine benzetmiş görüyor musun? Böyle değildi normalde bu çocuk. "

Özür dilerim Minho bu durumda bende Hyunjin ile aynı şeyi düşünüyorum. Yine de sevgilim bir açıklama hak ediyordu.

" Aşkım o kadar saattir burda bekliyor olamazlar. Aşağıdan sesimizi duymuşlardır."

Minho anladım dercesine kafasını salladı.

Onlara dönerek " Peki siz neden burada bekliyorsunuz?"diye sordum.

Seungmin anında cevap verdi.

" Sorgu sual. Ama yapmayacağız."

Sonra beraber içeriye yürüdüler. Bu neydi şimdi? Az önce ne yaşadık biz?

.......................

Minho ile benim odama gelmiş beraber yatağa girmiştik. Minholarda ilk gün onunla beraber uyuduktan sonra bir daha beraber uyumamıştık.

Her ne kadar annesi bir sorun gibi görmese de yüzsüz gibi öyle devam edemezdim. Gerçi bunun için de Minho'dan az biraz trip yemiştim.

Ama şu an ben Minho'nun göğsünde uzanıyordum o da benim saçımla oynuyordu. Derin bir nefes aldı göğsünde olduğum için göğsüyle birlikte bende hareket ettim.

" Peki sen benden ne zaman hoşlandın?"

Bir süre onun heyecanlanması için sessiz kaldım.

" Aslında telefonunu kafede unuttuğun gün konuşmak için yanına geliyordum."

Minho kontrol edemediği yüksek sesiyle " Ne?!" Diye bağırdı.

Bu tepkisine gülmeden edemedim ve yüzünü görmek için kafamı ona doğru çevirdim. Kocaman gözleriyle bana bakıyordu.

" Evet doğru seni o gün fark ettim ve içimden bir ses seninle konuşmamı söyledi. Tabii biraz da Hyunjin ve Seungmin de gaz vermiş olabilir."

" O gün kafam o kadar doluydu ki ben seni hiç fark etmemişim telefonumu da o yüzden unutmuştum zaten."

" Evet biliyorum yanına gelirken bana çarparak geçtin ama hiç fark etmedin bile."

Minho tekrar şaşkınlıkla çıkan sesiyle " Ne?" Diye bağırdı.

" Evet evet öyle oldu ama bu senden hoşlandığım zaman değil sanırım bu dikkatimi ilk çektiğin zaman. İkinci görüşmemizde o kadar kibar davranıyordun ki sanırım sana o zaman çekilmiş olmalıyım. Senin hissettiğin gibi bende sürekli seninle görüşmek ve senin yanında olmak istemeye başlamıştım."

" O zaman ikimizde aynı zamanda birbirimize aşık olduk sanırım."

" Sanırım öyle ama ilk önce kimin aşık olduğunun ne önemi var? Şu an önemli olan birlikte olmamız  ve birbirimizi sevmemiz değil mi?" Diyerek yüzüne eğildim.

Saçlarımda ki elini yanaklarıma indirdi.

" Kesinlikle öyle." Dedi ve dudaklarıma minik bir öpücük bıraktı.

Romantiiikkkk. Valla Jisungcum işi biliyorsun...

YUÁNFÈN•缘分 | MinsungWhere stories live. Discover now