5. Bölüm

1.3K 194 32
                                    


Umarım gününüz güzeldir. 🤗





-Jisung'un Görüşünden-

Yine aynı şekilde ben yere bakarken ve Minho'da bana gülümseyerek bakarken karşılıklı bir şekilde oturarak kahvemizi bekliyorduk. Açıkçası onunla göz göze gelmeye çekiniyordum. Çünkü iki gün önceki durumdan sonra daha da utangaç hissediyordum kendimi. Minho ise kafasını masaya eğerek benimle göz göze gelmeye çalışıyordu şu an. Ne kadar saçma sapan bir durumun içindeydik.'' Aslında sana mesaj atmıştım''.

Bana mesaj mı atmıştı?. Ne ara?. '' Bana mesaj mı attın?'' dedim meraklı gözlerle.

'' Evet kendimi mahçup hissettiğim için seninle tekrar görüşmek istediğime dair'' dedi açıklayarak.

'' İyide numaramı nerden buldun? ve ben mesajını görmedim'' dedim kafamdaki soru işaretleri ise giderek artıyordu. '' Telefonun bana ait olduğunu anlamak için senin telefonundan aramıştım, hatırlamıyor musun? Yoksa başkasının telefonu muydu?'' dedi. Konuşurken aynı zamanda kaşları da yavaş yavaş çatılmıştı ve sesi de sorgular bir şekilde çıkmıştı.

'' Hayır benim telefonumdu tabi ki de ''dedim ve o sırada telefonumun şarjının ben derste iken bittiğini hatırladım. '' Ah! doğru ya şarjım bitmişti o yüzden mesajını görmemiş olmalıyım'' dedim hafif yüksek sesimle. Sesimde hafif mutlu çıkmıştı çünkü bana mesaj atmıştı.

'' Anlıyorum ama neyse ki buradaydın'' dedi Minho' da rahatlamış bir ses ve gülen bir yüzle.

Tam bende bir şey söyleyeceğim sırada Hyunjin elinde kahvelerimizle masanın yanına geldi , hafif bir gülümseme ile '' Afiyet olsun'' dedi ve bana göz kırparak geri döndü.

'' Arkadaşın mı?'' diye soran Minho ile tekrar ona döndüm. ''Evet aynı okuldayız ve aynı zamanda ev arkadaşım'' dedim ve gülümsedim .Minho ise '' Okulda oldukça popüler birisi'' dedi.

Gerçekten şu an Hyunjin'i mi konuşmamız gerekiyordu. Tamam arkadaşım oldukça karizmatik, uzun boylu ve mükemmel uzun sarı saçlara sahip birisiydi ama burada asıl konu ben olmalıydım. Ama bir dakika!? ''Okulda popüler olduğunu sen nerden biliyorsun?'' dedim. Sesim istemeden oldukça heyecanlı çıkmıştı.

''Büyük ihtimal ile aynı okuldayız ama seni hiç görmedim'' dedi.

'' Bende seni hiç görmedim. Ama okul oldukça büyük olduğu için birbirimizi görmememiz oldukça normal aslında'' diye bir açıklamada bulundum.

'' Evet haklısın. Aslında o gün seni bir anda bıraktığım için kötü hissetmiştim, teşekkür etmek isterken durumu daha da batırdım sanırım.'' dedi ve gözlerini kahvesine çevirdi.

'' Hayır sorun değil, sonuçta acilen gitmen gerekiyordu'' dedim ve gülümsedim.

Gerçekten bu kadar kibar birisi asla değildim ve böyle davranmak benim için oldukça zordu. Eğer bu Minho'nun doğal haliyse kendisini ayakta alkışlamak istiyordum. Çocuk her şekilde mükemmeldi çünkü ve bu kadar mükemmellik kalbimi oldukça kötü etkiliyordu. Nasıl ondan bir anda bu kadar etkilenmiştim gerçekten anlamıyordum. Hadi etkilenmeyi boşver neden bu kadar salak gibi davranıyordum. Tanrı asla benim yanımda olmuyordu gerçekten. Minho ise son cevabımdan sonra tatlı bir şekilde gülümsemiş ve teşekkür etmişti.

...............................................

Minho ile güzel ve sakin bir konuşmadan sonra ayrılmak üzere kafenin dışına çıkmıştık. Yan yana biraz yürüdükten sonra birbirimize döndük ve '' Kahve için teşekkür ederim'' dedim ve kibarca gülümsedim.

'' Ah! hayır asıl ben sana teşekkür ederim'' dedi ve ellerini sağa sola salladı.

'' Birbirimize teşekkür etmeye devam edersek büyük ihtimal ile bu akşam buradan ayrılamayız'' dedim yüzümdeki gülümsemeyi bozmadan, dişlerimin arasından konuşarak.

Hafifçe kıkırdadı ve '' Sanırım haklısın''.

'' O zaman iyi akşamlar'' dedim ve gözlerimi yola çevirdim.

'' İyi akşamlar'' dedi ve birbirimizin önünde eğildikten sonra birbirine zıt olan yönlere doğru ilerledik.

.........................................

Yorgun argın eve girdikten sonra anahtarı kapının yanındaki dolabın üzerine attım. Hızlı bir şekilde odama girdim ve kendimi yatağın üstüne attığım an yüzümü yastığa gömerek çığlık attım. Kafeden beri içimde tutuyordum yahu.

Zaten yolda da sekerek yürümüştüm. Neyse ki akşamı rezil olmadan bitirmiştim yoksa şu an mutluluktan değil de rezil olduğum için de çığlık atıyor olabilirdim. Tanrıya rezil olmamı sağlamadığı için en içten teşekkürlerimi sunduktan sonra daha fazla nefes alamadığımı fark ederek sırt üstü döndüm ve yüksek sesle kahkaha attım.

Gerçekten o kadar tatlıydı ki!. Ama nasıl olurda onu okulda bir kez bile görmezdim. O kadar dikkat çekici bir tipi vardı sonuçta illa ki ilgimi çekmiş olması gerekirdi. Gerçi konuşurken farklı kampüslerde olduğumuzu ve onun benden iki yaş büyük olduğunu da öğrenmiştim. Ama yönelimi hakkında hiçbir bilgi alamamıştım.

Ve birde şey sorunumuz vardı. Tekrar görüşecek miydik?. Büyük ihtimal ile hayır çünkü ayrılırken 'görüşürüz' anlamına gelecek hiçbir konuşma geçmemişti. Açıkçası iyi niyetini de suistimal etmek ve yapışkan rolünü de oynamak istemezdim. Her ne kadar bana teşekkür etmek için iyi davranmış olsa da kısa olan konuşmamızda bile aslında çok sosyal birisi olmadığını ve ' az insan, çok huzur' anlayışında yaşadığını anlamıştım. Minho ile tekrar görüşmek için elimden gelen ne varsa yapabilirdim şu an.

Ama şu an bunu düşünemeyecek kadar da yorgundum ve zaten gözlerim de kapanmaya başlamıştı. Yarın okulda Hyunjin ve Seungmin ile bu konuyu konuşup onunla tekrar görüşmeyi sağlamalıydım.   



Kendinize çok iyi bakın tekrar görüşmek üzere!^^

Hepinizi tek tek çok seviyorum :*

YUÁNFÈN•缘分 | MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin