12.Bölüm : Uraz'ın Satırları.

271K 16.5K 393K
                                    


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


"Her facianın iki çaresi vardır : zaman ve sessizlik."

(Alexandre Dumas)

12.Bölüm : Uraz'ın Satırları.

Bölüm : Uraz'ın Satırları

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Gözlerimi araladığımda nerede ve ne halde olduğum hakkında hiçbir fikrim yoktu. Her yer karanlıktı, her zaman olduğu gibi. Burası güneşin girmediği bir yerdi. Ve artık ışıklar tamamen gitmişti.

Yavaş yavaş doğrulmaya çalıştığımda vücudumun tamamında hissettiğim yoğun ağrı hissiyle kalkmakta zorlandım ve olduğum yerde yatmaya devam ettim. Dün gece ne olmuştu? Neden her yerim ağrıyordu? Bu öksürük sesi de kimden geliyordu? Bir kalkma denemesi daha yapmaya karar verdim ve ellerimle yerden destek alarak doğruldum. Karşılaştığım manzara ise korkunçtu.

Salonun ortasında yerde yatıyorduk. Hep birlikte.

Ellerim şaşkınlıkla üzerimdeki elbiselere dokunduğunda dün geceyi hala hatırlayamıyordum. Sol yanımda Uraz, sağ yanımda Nisan, Nisan'ın yanında Eren, Eren'in yanında ise Bulut uyuyordu. Üstümüz başımız çamur içindeydi. Her birimizin saçları darmadağınıktı. Uraz'ın, Eren'in ve Bulut'un üzerindeki takım elbiseler, Nisan ve benim üzerimdeki elbiseler yavaş yavaş hafızamı canlandırıyordu. Doğru ya, balo salonu... Dün gece yarışmanın normal seyrinde yolu yarıladığımız için kutlama yapmamız gereken balo salonundaydık. Gözlerimi kapatıp başımı ellerimin arasına aldım. Başımda hissettiğim berbat ağrı yüzünden hareket ettikçe içinde bulunduğum ev bile sarsılıyor gibi hissediyordum. Tek hatırladığım o ilk şarap kadehini içişimdi, gerisi henüz hafızamda yer bulamamıştı. Başımı çevirip Uraz'a doğru döndüm. Darmadağınıktı. Elimi uzatıp koluna dokundum. Uraz ona parmak uçlarımla dokunduğum an gözlerini açtı.

"Merhaba..." diye mırıldandım sessizce, "Benim. Günaydın."

"Kumru." dedi, bu bana ismimle ikinci hitap edişiydi. Baş ağrıma rağmen istemsizce gülümsedim.

"İyi misin? Başın bir felaket olmalı." dedim endişeyle.

"Başım iyi. Sadece yorgun hissediyorum." diyerek doğruldu ve oturma pozisyonuna geçti.

Enkaz AltındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin