8.Bölüm : Yıldızların Hırsızları.

240K 17.3K 54.5K
                                    

Selamlar sevgili sevgililerim...

Yukarıdaki müziği açmayı unutmayalım, iyi okumalar dilerim.

Ve lütfen, oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayalım <3  

Bölüm sonunda görüşmek üzere^^


Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


8.Bölüm : Yıldızların Hırsızları.

Yüz yıllar önce annesini öldüren babası Zeus'un doğum sancısını andıran baş ağrısının sonunda babasının kafasından doğup dünyaya gelen Athena gibi, kendi kendimi dünyaya getirmiş, kendi kendimi var etmiş bir çocuktum ben.

Athena annesinin karnından değil babasının kafasının içinden çıkıp da geldi dünyaya. Bir bebek olarak doğmadı, elinde zırhıyla ve üzerinde savaş kıyafetleriyle bir yetişkin olarak doğdu. Savaşmaya hazır bir halde geldi dünyaya.

Sen ve ben gibi. Doğduğumuz an gibi.

Hiçbir zaman bebek olmadık, hiçbir zaman doya doya bir çocukluk yaşamadık. Biz savaşmak için geldik bu dünyaya, başkalarının önüne sunulan her şeyi savaşarak kazanmak zorunda kaldık.

Sen ve ben. İkimiz.

Seni kovalayıp duran o gölgeyi hisset.

Parlamanı engelleyen her şeyi gör.

Dans etmene engel olan bağlarını tutup kopar.

Sıkışıp kaldığın dünya gerçek dünya değil. Athena'nın babası Zeus'un kafasında sıkışıp kaldığı gibi, geçirdiğimiz sürecin adı bu, "sıkışıp kalmak." Gün gelecek, elimizde zırhımızla doğacağız yeniden. Ara verdiğimiz her şeyin devamı daha şiddetli olacak. Ben Kumru, ya da herkesin bildiği gibi, "Ben 889." Buraya, seni tutsak kaldığın enkazdan kurtarmaya geldim. Biliyorsun, değil mi?

---

Büyük salonun büyük yuvarlak masasının etrafında oturmuş evin içinde ne var ne yoksa masaya yığmış bir ipucu arıyorduk. Yaşadıklarımız yarışmanın bir parçasıysa burada bir yerde bir ipucu olmalıydı.

"İyi de bunların anlamı ne?" Bulut'un sesi gergin ortamı daha da gerecek bir inançsızlık içindeydi.

"Kitapların hiçbirinde bir yazar ismi yok. İçinde bize yol gösteren bir şeyler olmalı..." diye açıkladım sessizce. Oysa kitaplar sadece birer romandı. Evet, aralarda farklı anlamlara çekilebilecek cümleler vardı ama bu tarz cümleleri her türlü romanda bulmak mümkündü.

"Saatlerdir bakıyoruz. Yol gösteren bir şey yok." dedi Uraz, "Bize yol gösterecek olan onlar. Yanlış giden bir şeyler var..."

"Yani?" diye sordum, "Bir hata mı var diyorsun? Onların da beklemediği bir şey..."

Enkaz AltındakilerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin