44. Bölüm: YILDIZ MEZARLIĞI

34K 1.7K 4.7K
                                    

Herkese mutlu yıllar!🤶🏼

Umarım bu yıl tüm dilekleriniz gerçek olur, 2021 hepimize çok güzel gelsin, bunu kalpten diliyorum! 🎄

Yeni yıla ÇEHRESİZ'le girelim ki tüm yılımız onlarla geçsiiin🥳

Oy sınırı 600 ve yorum da 2500.

Buyurun, bölüm sizindir. 🦌

44. Bölüm: YILDIZ MEZARLIĞI

*Vega – Uyan*

Heyecan nasıl bir his?

Hislerin tek bir yansıması mı olur yoksa onlar da insanlar gibi birer prizma şeklinde midir? Yoğun bir şekilde duyumsanan herhangi bir hissin insanda bıraktığı etkinin tek bir açıklaması olabilir mi?

Uzun yıllar önce okuduğum bir cümle, üstelik çok da anlamsız bir şekilde geldi aklıma:

Hissetmek ne renktir acaba?

Hislerin renkleri olabilir mi? Eğer varsa tek bir renge mi sahiptir?

Hayır.

Hislerin, doğadaki bütün gerçek ve elde etmesi bazen imkânsız renklere sahip olduğunu düşündüm o an.

Kırmızı rengi güneşten solmuş Adaş Apartmanı'nın içine girerken hissettiğim heyecanın, üniversiteye ilk başladığım gün hissettiğim o merak dolu heyecanla hiçbir ilgisi yoktu. Doğru yerdeydim.

Doğru zamanda, doğru yerdeydim.

Öyleyse neden genzimi tıkayan bir şeyler hissettim? Bilmiyorum.

Bilgehan peşimden gelirken asansörün düğmesine defalarca kez bastım, bu benim kuruntum muydu, artık akli dengemi kaybetmeye mi başlamıştım bilmiyorum ama çocukluğumdan bir ses tüm duvarları yıkıp ruhuma ulaştı sanki.

Loş apartman boşluğunun sessizliğinde çocukluğumdan taşıp da gelen bir müziğin sesi tüylerimi ürpertti.

Asansörün ışıkları hala yukarlarda bir yerlerdeki katları gösterirken apartman kapısının kapandığını duydum.

İçime bir felaketin sessizliği çöktü. İçime çocukluğum çöktü ve yıllar sonra ilk kez bisiklete binen o oğlan çocuğunu karşımda gördüm.

Bu gördüğüm ilk hayaldi, son olmasını diledim.

Merdivenleri hızla çıkmaya başlarken, "Yiğit," diye seslendi Bilgehan aşağıdan.

Zamanla oynadığımız oyunda sona yaklaştığımı fark ettim. Şimdi adımlarımız eşitlenmişti, nefeslerimiz birbirine karışırken aynı hizada koşturup duruyorduk ve ilk kez ondan öne geçmek üzereydim.

Zaman her zaman kazanır, dedi içimden biri.

Zaman hiç kaybeden olmaz.

Zaman sonsuzdur ve o sonsuz büyüklüğüne rağmen, sanki ufacık bir çarkmış gibi rahatça ve kontrollü bir şekilde dönüp durur.

Sonsuz şeylerin kusurlu olmasını beklerim, oysa zaman kusursuzdur.

Yine de merdivenleri tırmanırken bir şansım olabileceğini umuyordum.

Ona ne söyleyecektim? Onu nasıl ikna edecektim? Onu teselli edebilmem mümkün müydü ve bir gün beni affedip bana yine güvenir miydi? Zihnimdeki felaketli evin kapısını açıp içeriye dalan ve bana huzuru veren bakışları bana yine aynı güven duygusuyla bakar mıydı?

ÇEHRESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin