72. Bölüm: HELEN'İN AŞKI, CALLİSTO'NUN OĞLU

8.5K 557 528
                                    

Herkese selam! Çok özleştik, biliyorum. Umarım bu bölüm biraz olsun telafi eder geçen zamanı. Eğer bir aksilik olmazsa Yasemin'in doğum gününde de ufak bir kısım atmak istiyorum, bakalım.

Sizleri çok özledim ve çok seviyorum! 💖

İyi ki doğdun Elliot Yiğit Uluhan! Nice yıllara, bu bölüm senin için. ❤️🦁⭐️🎂

 ❤️🦁⭐️🎂

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


72. Bölüm: HELEN'İN AŞKI, CALLİSTO'NUN OĞLU

*Christian Adam - Si Tu Savais Combien Je T'aime*

Yiğit'se çatık kaşlarıyla davetli listesine bakıyordu. "Bütün şam şeytanı teröristler davetli, cehennem parodisi gibi olmuş liste." Başını iki yana salladı ama birden duraksadı. Bana hiçbir şey söylemeden Sarp'a baktı, ben de Sarp'a baktım. O sırada Yiğit'in bana çaktırmadan parmağıyla bir ismi göstermeye çalıştığını fark ettim. Yine bana fark ettirmeden kaşlarını kaldırdı, "Listeden çıkar," der gibi.

"Listeden çıkmayacak," dedim ona dönerek.

Yiğit'in şaşkın bakışları beni bulunca devam ettim.

"Çıkmayacak, neden çıksın? Gelebilir."

"İyi misin sen," diye sordu Yiğit, elinin tersini alnıma yasladı. "Ateşin mi var?"

Elinden kurtulmuştum hemen.

"Gökçe de gelebilir, neden gelmesin? İş çevrenizden ve holding çalışanlarınızdan oluşan bir liste."

"O artık Uluhan Holding'in çalışanı falan değil," dedi Yiğit de sertçe.

"Ama Bilgehan'ın çalışanı," diye düzelttim. Kollarımı göğsümde birleştirdim. "Hani senin olan her şey benimdi?"

"Anaa," dedi Cansel birden, "bu da iyice Hürrem Sultan kesildi başımıza."

"Cansel," diye uyararak susturdu onu Sarp.

Bizse pek umursamamıştık, birbirimize bakıyorduk.

"Evet," dedi Yiğit çenesini dikerek. "Benim olan her şey senin."

"O zaman ben bir şekilde şirketimizle bağlantısı olan çalışınımızı kayırmak, dışlamak istemiyorum. Sarp da çıkaracaktı, ben engel oldum." Başımı dikleştirdim ben de onun gibi. Kollarımı bağladım. "Korkak gibi Gökçe'yi listeden çıkaracak değilim, gelsin, katılabilir. Benim bir meselem yok kendisiyle." Gözlerimi kıstım. "Senin var mı yoksa?"

"Saçmalama istersen," derken kaşlarını çattı. "Bana ne el âlemden? Ama benim niye haberim yok asıl?"

"O zaman o geliyor," dedim. "Saygı duymanı bekliyorum." Omuz silktim. "Bak, şimdi oldu haberin."

Yiğit bir süre durup düşündü, hemen ardından amacımı anlamış gibi güldü, yanımdaki sandalyeye oturdu. O sırada Engin de içeri girmişti. Gözlerimin içine bakarak, "Malta'ya gidiyorum birkaç günlüğüne," deyiverdi birden. Saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdı. "Ben de böyle bir karar aldım sevgilim." Yeniden Engin'e baktı. "Uçağı hazırlat, izin işlerini hallet. Davetten hemen sonra gitmem lazım."

ÇEHRESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin