14. Bölüm: GÜNAHKAR

35K 2.4K 2.3K
                                    

İyi okumalar!🤍

🦌
*Anastasia -Once Upon a December*

İnsanlığa ürkütücü ve bir o kadar da büyülü gelen, sahilin ışıklarıyla canlanmış lacivert gökyüzüne bakarken bir yıldız olmayı diledim. Herkesin hayran olduğu ama kimsenin ulaşamadığı, bizden milyonlarca yıl uzakta o küçük parlak nokta olabilmek için sahip olduğum her şeyi verirdim.

Tabii bir şeylere sahip olsaydım.

Derin derin soluklar alırken denizin yıldızlı gökyüzüne karışıp beni çepeçevre saran hüzünlü kokusunu çektim içime.

Sanki denizkızları balık kuyruklarının pullarına yapışmış koyu bir acıyı sürüklüyorlardı kıyıya. Ve uzandığım kumlarda bedenime çarpan su, aynı hüznü benim olmayan kuyruğuma sürüyordu yavaşça, okşar gibi.

Sahilden gelen müzik sesleri kulaklarımı dolduruyordu. Gözlerimi kapatıp zihnimde sahildekinden çok başka bir melodiyi ıslıklarımla öttürmeye başlarken ince dudaklarımı ıslatıp nefesimi yavaşça üfledim.

"Bir şarkı söylenirdi, aralıkta bir zamanlar..."

Bakışlarımı gökyüzündeki yıldızlardan ayırıp başımı hafifçe sola doğru çevirdim ve kumlara çarpan hüzünlü Ege'nin tuzlu suyunun yüzüme vurmasına izin verdim.

Gözlerim tuzlu suyun yakıcılığıyla istemsizce kapandı.

Küçükken gece yarısına doğru annemlere haber vermeden evden kaçar ve sahile gelirdim. Bir süre nemli kumlarla oynadıktan sonra tıpkı şu andaki gibi ıslanmış kumların üzerine uzanır, deniz suyu tenime çarparken gülümseyip hayaller kurardım.

Yeniden hayal kuramıyor olabilirdim ama hayaller kurduğum yılları dün gibi beynimde canlandırabilecek kadar güçlü, lanetli bir hafızaya sahiptim.

O zamanlar saçlarım şimdiki kadar uzun değildi. Omuzlarıma gelen kestane renkli bukleleri kıvırarak uzandığım yerde beni Çorak Başkent'in esiri olmaktan kurtaracak, göğüs kafesimde atan minicik kalbimi herkesten korumak istercesine Ege'nin derin sularına saklayacak ve geceler boyu saçlarımı okşayarak bana masal anlatacak birinin geldiğini hayal ederdim.

Kendi elleriyle boyadığı bir kayığı olabilirdi mesela bu kişinin. Ya da nalları geçtiği yolu inleten atların sürdüğü bir arabası da olabilirdi. Nasıl ve nereden geldiğinin bir önemi yoktu aslında. Ben kumların üzerinde uzanırken bir anlığına gözümü kapattığımda yanımda belirir ve bana elini uzatırdı.

Çocukken sahip olduğum hayal gücümün sınırlarına alay edercesine gülerken kendime de öfkelendiğimi fark ettim. Belki de o yıllar boyunca yaptığım en büyük hata birinin beni kurtarmasını beklemekti.

Şarkı söylemeye devam ettim.

"Güvenli sıcak bir el, toz duman koşan atlar, dans eden o gölgeler... Aklımda kalanlar."

Ayaklarımı ıslak kumların üzerinden sıyırıp denize doğru uzattım.

"Harlayan bir ateş gibi, kalbimin bildiği, düşünmek istediği..." Derin bir nefes alıp denizi izlemeyi bir anlığına bırakarak gözlerimi yumdum. "Bir şarkı söylenirdi, aralıkta bir zamanlar..."

Issız sahilde saat gece yarısını vururken bardan ve yakınlardaki başka restoranlardan gelen seslerin haricinde bir tek benim sesim vardı esen rüzgâra karışan. Taa ki benden başka birinin nefesini hissedene kadar.

ÇEHRESİZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin