Bölüm 33

1.9K 141 5
                                    

Gözlerimi açtığımda bir odadaydım. Yüz üstü yatırmışlardı beni ne olduğunu hatırlamıyordum. Neden burada böylece yatıyordum. Doğrulmak için ellerimi yatağa koydum.Ellerimle kendimi yukarı kaldırdım ve o an sırtımda öyle bir acı hissettim ki gözlerimden bir kaç damla yaş süzüldü. Tekrar yatağıma yattım. Neden sırtım acımıştı. O sırada içeri biri girdi. Üzerinde siyah pantalon pembe kazak gri ceket vardı.  Yoksa insan mıydı?

Yanıma doğru yaklaştı. Sırtıma dokundu.  Sırtımın acısı yavaşça geçiyordu.  Bütün hücrelerimin birleştiğini hissedebiliyordum. Kadının işi bittiğinde elini başıma koydu. Gözlerim birden karardı.  Savaşıyordum. Cadılardan biri kılıncını sırtıma soktu. Kadın elini başımdan çektiğinde kadına doğru baktım.

"Teşekkür ederim. Siz  kimsiniz?"  gerçekten bunu çok merak ediyordum.

"Kader dağına geldiğin zaman öğrenirsin Elizabeth"

Dediklerinden hiç bir şey anlamamıştım.  Ben bu kader dağını daha önce duymuştum ama nereden hatırlamıyordum. Neydi bu kader dağı?

"Lütfen açıklar mısınız kader dağı neresi?"

Adam gülerek:"Bunu zamanı geldiğinde öğrenirsin." Diyerek elleriyle mor bir çember çiziyordu. İnsan değildi.  Büyücü cadi peri olsa ilk görüşte bilirdim.

Adam:"O gün gelene kadar seni korumam gerek al bakalım bunu" diyerek elindeki mor çemberi bana attı ve mor çember içime giriyordu. Gözlerim karardı.  Gözlerimi açtığımda Galla başımdaydı.

"Galla"

"İyi misin Elizabeth?"

"İyiyim " diyerek doğrulmaya çalışırken

Galla:"Hayır ne yapıyorsun yaralisin"

"Yaralı değilim Galla" diyerek doğruldum.

Galla:"Ama ama nasıl olur? Hocalar ve doktorlar hemen iyileşmez dedi. "

"İyileştim işte gayet iyiyim sadece biraz acıktım. "

Galla hala bana şaşkın şaşkın bakıyordu.

"Hadi yemeğe gitmeyecek miyiz ?"

Galla:"Tamam tamam hadi gidelim. "

Odadan dışarı çıktık.  Merdivenlerden koşarak çıktım.

Galla:"Ne oldu kızım sana?"

Hala şaşkındı. Bende hâlâ inanamıyordum zaten o adam kimdi.  Galla ve diğerlerine anlatmalı mıydım?

İçimden bir ses anlatma diyordu. O yüzden sustum ve yemekhaneye girdim.  Yemekhaneden bir kadın :"Eyvah!Kan bitmiş ne yapacağız şimdi"

Diğeri:"Savaş var dışarıda nasıl avlanacağız?"

Onların yanına doğru yaklaştım. 

"Ben avlanırım."

"Tek başına gitmen iyi olmaz. "

"Tek başıma olacağımı kim söyledi" diyerek gülümsedim.  Yemeğimi aldıktan sonra masaya geçtim. Galla'da yanıma oturdu.

"Diğerleri nerede?"

Galla sihirini kullanarak. "Kim jong kook neredesiniz?"

"Gelin buraya"

"Neredelermis"

Galla:"Savaşıyorlarmış birazdan burada olurlar. "

Hepsi bir anda yanımızda belirdi.

"Arkadaşlar kan bitmiş avlanmamiz gerek"

Merve:"Tamam kolay iş o"

Yemeklerimizi yemeğe başladık.  Thomas gözlerimin içine baktı.

Thomas:"Sen nasıl iyileştin?"

"Bilmem uyandığınımda iyileşmiştim."

Thomas:"Öyle olsun bakalım"

Karnımızı doyurduktan sonra yay ve kılınçlarımızı aldık. Okulun arka bahçesinden çıktık.  Kimse bizi görmemişti. Ormana doğru koştuk. Ormanda ne görelim bir grup cadı bizi bekliyor. Ağaca tırmandım.  Diğerleri dönüştü.  Beyza'da kılınçla saldırıyordu. Oku yayına koydum. Bu konuda pek becerikli değildim.  Daha çok kılınçta iyiydim. Gözlerimle iyice hızısına baktım. Derin bir nefes verdim. Oku bıraktım ama cadının şapkasını vurdum. O kadar çok cadı vardı ki beklide elli kişiydiler. Bizimkiler onlarla baş edemiyordu hemen bu okları atmalıydım. Oku yayına koydum. Thomas'a kılıncını dayayan cadıyı hedef aldım.  Thomas'ı vurabilirdim. O adam bana güç vermişti.  Şimdi işe yarayacak mıydı? Bütün hücrelerim ile o gücü istedim. Tekrar nişan aldım. İçimden bir iki üç diye saydım ve oku attım.  Cadıyı sırtından vurmuştum.

Beyza:"Elizabeth dikkat et!!"

Arkamı döndüğüm gibi cadıyı vurdum. Beyza seslenmese o kılıncı başımdan aşağı indirebilirdi.

Galla:"Cevher iyileştin"

Artık iyileşmişti. O sevinç ile okları cadılara atmaya başladım. Cadıları vurduktan sonra aşağı atladım.  Hala cadı grup bitmemişti ama az kişi kalmışlardı. Kılıncımı çektim.  Son güç önündeki cadıya saldırdım. Kılıçlar birbirine sürtüyor adeta alev çıkarıyordu. Bu sefer ateşi çağırmadan  hepsiyle baş etmiştim.  Cadıların hepsini öldürdük. Çok kötü yorulmuştum.  Bir tavşan gördüm az ileride ona doğru koştum.  Yakaladım.

"Hadi arkadaşlar avlanmamız gerek"

Galla:"Elizabeth sen daha da güçlenmişsin. Ateşi çağırmadan bir sürü cadı öldürdün. "

Thomas:"Ne oldu sana bizden saklıyorsun Elizabeth"

Söylemeli miydim? İçimden bir ses söyleme diyordu. Söylemezsem güvenlerini kaybedebilirdim. Ne yapacaktim?

VOTE VE YORUMLARINIZI BEKLIYORUM. ..

Vampir ve PeriWhere stories live. Discover now