Bölüm 17

2.2K 163 0
                                    

"Doina hoş geldin"

"Alix hoş buldum"

Doina:"Dün bizim çocukların görüntüleri geldi.

Alix:"Nasıl yani bağlantı kopmuştu."

Doina:"Bilmiyorum bir şekilde ulaştım"

Alix:"Durumları nasıl?"

Doina:"Haritayı kaybetmişler onlara bir şekilde yardım etmeliyiz."

Alix:"Neredeler şu anda"

Doina:"Alevli yolu geçmişler."

Alix:"Nasıl yardım edeceğiz?"

Doina:"Birlikte sihir yapmalıyız."

Alix:"Haha Doina benim sihirim yok.  İçime dönmelerde kazandığım güçler var"

Doina:"İşte onlar işe yarar. Hadi küçük göle gidelim. "

Alix:"Gidelim"

Küçük gölde önlerinde küçük küre ikisi güçlerini birleştirdi....

Gözlerimi açtığımda Galla başımdaydı.

"Sonunda gözlerini açtı!!"

Herkes başıma toplandı. Oturmama yardım ettiler.

Beyza:"İyi misin canım"

"İyiyim de ne zamandır baygınım?"

"3 gündür. "

"Şato'yu aradiniz mı?"

"Aradık ama bulamadık. "

Thomas:"Görüntü geldi. "

Kim jong kook:"Nerede?"

Thomas:"Kitapta"

Hepimiz kitabın başına toplandık. Alix ve Doina yan yanaydı.

Alix:"Bizi dinleyin size günler sonra ulaşabilirdik. Günlerdir  yapmadığımız sihir kalmadı. Zamanımız az"

Doina:"Size haritayı yolluyorum. "

Harita kitapta belirdi.

Alix:"Hoşçakalın"

Beyza topladığı meyveleri getirdi.  Yemeğe başladık.

Merve:"Şato'ya gitmeye iyice hazır olmalıyız. "

Karnımı iyice doyurmuştum.  Beyza ve Merve meyve topladı.

Beyza:"Bunlar bize Şato'da yeterde artar bile"

Thomas:"Beyzacım sana çok teşekkür ederiz"

Beyza:"Önemli değil hayatım"

Burada yeni ayılmışım şunların yaptığı hareketlere sinir oluyorum. Üç gün baygın kalmak bana biraz iyi geldi. Her zamankinden daha güçlü hissediyordum.

Kalbim acıyor.  Thomas'ı seviyorum. Onu unutamayacağımdan korkuyorum. Zorla ayağa kalktım. Artık Thomas'ı görmek istemiyordum. Ben:"Şato'ya gidelim bir an önce bu iş bitsin. "

Galla:"Elizabeth  daha yeni ayıldın."

Merve:"Kendini iyice topla bari"

Ben:"İyiyim zaten ya kızlar lütfen gidelim bu iş bir an önce bitsin istiyorum. "

Beyza:"Sakin ol canım"

Ben:"Sakinim"

Oradan hemen uzaklaştım. Bir ağacın kenarına oturdum. Thomas gözlerimin önünden gitmiyordu. Onu çok seviyordum. Kahretsin ki gün geçtikçe daha çok seviyordum. Kim jong kook yanıma geldi.

"Oturabilir miyim?"

"Otur"

"Evet anlat bakalım"

"Ne anlatayım bir şey yok"

"Thomas değil mi?"

"Evet"

"Birbirinizi seviyorsunuz. Thomas'ın Beyza'ya olan yakınlığını anlayamıyorum. Beyza'nın durumuna  üzüldüğü için yanındadır.  Vazgeçin bu  inadınızdan"

"Kim jong kook ben ve Thomas olmayız."

" Neden?"

"Çünkü ben safkanım ve safkanlar safkan vampirle evlenmek zorunda"

"Ne! Öyle saçma şey mi olur ya!"

"Safkanlar yok olursa bütün vampirler yok olur."

"Anlıyorum ama sen evlenmesende bu safkanlar bitmez. "

"Zorunlu işte zorunlu"

"Elizabeth bilmiyorum ama sizin birbirinize nasıl baktığınızı gördüm.  "

"Bir an önce bu işi halledip gitmek istiyorum. "

"Sabırlı ol lütfen planlı davranmaliyiz. Kendimizi yakalatmak istemeyiz. Hadi gel"

Birlikte bizimkilerin yanına gittik. Battaniyemi üzerime çektim.  Kendimi uykuya teslim ederken bu işin bir an önce bitmesini istedim. Sabah uyandığınımda herkes uyuyordu. Kahvaltıyi hazırladim. Herkesi teker teker uyandırdım. Thomas'a geldim.  Çok güzel uyuyordu.

Ben:"Thomas Thomas Thomas" gözlerini açmadan

"Elizabeth"

"Hadi kalk sabah oldu.  Kahvaltı hazır. "

Thomas kalktı.  Ben bizimkilerin yanına çoktan gitmiştim. Kaç gündür kan içmiyordum.

"Ben ava  çıkıyorum. " Diyerek oradan ayrıldım. Hiç bir şey yoktu.  Thomas:"Elizabeth"

Arkamı döndüm.  Göz göze geldik.

Thomas:"Şu tarafta bir geyik gördüm."

Birlikte geyiğin oraya doğru gittik.

Thomas:"İşte orada"

Ben:"Teşekkürler"

Geyiğe sessizce yaklaştım.  Thomas o sırada sihir yaptı geyik yere yığıldı.

"Ne yaptın sen!"

"Sadece bayılttım."

"Senin yardımını istemiyorum.  Sen Beyza'nın yanına git sana ihtiyacı vardır."

"Peki Elizabeth hanım" diyerek uzaklaştı.

Geyiği  bizimkilerin yanına kadar sürükledim.  Beyza ile geyiğin kanını içtik.  Bir kısmını da şişelere doldurduk.

Galla:"İyi misin?"

Ben:"İyiyim Galla artık yola çıkalım. "

Çantamı taktım. Thomas kitaba bakıyordu. Önden yürüyordu. Bir dağa doğru gidiyorduk. O uzaktaki dağdaymış Şato.. Hava kararmıştı. Dağa çok az kalmıştı.  Dağ oyulmuş orayada Şato'yu yapmışlardı. Sonunda son noktaya geldik.  Tehlikenin olduğu yere geldik.  Cem'in Şatosuna geldik. Ya  öleceğiz yada dünyayı ve Beyza'yı kurtaracağız....

Vampir ve PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin