Bölüm 3

4.8K 276 13
                                    

Evet hislerim yolu hislerimle bulacaktim ama nasıl hiç bir şey hissetmiyordum.

Yapayalnız tek başıma kalmıştım.Hayatımda hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim.Gözlerim bunları düşündükçe doluyordu. Kendine gel Elizabeth koca bir bebeksin bu kadar karamsar olma. Hislerime yoğunlaştım. Burası dağın tepesiydi. Korkunçtu buradan bir an önce kurtulmalıydım. Hislerime yoğunlaşmaya çalıştım çalıştım...olmuyor kala kaldım burada. Tamam kızım hadi düşün düşün... Ben sonunda yoruldum ve kendimle iç savaşı bıraktım. Yere oturuverdim. Başımı tamamen boşalttım. Ve bir ses ile irkildim. Baktığımda hiç bir şey yoktu. "Elizabeth Elizabeth Elizabeth" yumuşak bir kadın sesi sürekli adımı söylüyordu. Ayağa kalktım bavulumu alıp sese doğru giymeye başladım. Yol engelli çalılıkla dolu yürümekte zorlanıyorum. Yürü yürü yol bitmiyor. Ben artık pes etmek üzereyken karşımda bir ayna gördüm.  Aynaya doğru yaklaştım. Aynadan iki vampir kız çıktı.  Vampir kızın biri "Hoş Geldiniz Elizabeth hanım uzun zamandır sizi bekliyorduk buyrun geçelim" dedi. Aynanın içinden geçti.  Elimi aynanaya doğru uzattım. Elim aynadan içeri girdi. Elimde tuhaf bir his oldu. Hemen elimi geri çektim.  Yaklaştım aynada kendime bakmaya başladım. Saçlarım omuzuma kadar kahverengi ve düzdü.  Saçlarım düğüm düğüm olmuş saçlarımın arasına çalılıklar takılmıştı. Yüzüm ise sarımsı bir renge dönmüştü. Ben kendimi incelerken aynadaki yansımam kayboldu aynada kırmızılı mavili daireler oluşmaya başladı. Bu daireler hızlanmaya başladı. Bir resim belirdi. Her yer yeşildi. Etrafta ağaçlar vardı. Uzakta ise pembe bir saray vardı. Sarayı tam seçemiyordum. Resimdeki ağaçlar rüzgârla yaprakları kıpırdıyordu. Bu resim değildi gideceğim yerdi. Cesaretimi toplayıp aynaya yeniden elimi yaklaştırdım. Yavaş yavaş aynadan geçiyordum. Başım geçti.  Ayna beni itiyordu. Hızlı bir şekilde birden bire ittirdi aynadan çıkıp yere yüz üstü düştüm. Ayağa yavaşça kalktım.  Ayna bavulumuda yanıma attı. Bir kaç adım attıktan sonra üstüme bir güç geldi ışık etrafımda dolaşıyordu. Hızlı hızlı dolaşıp gitti. Üzerime baktığımda mavi bir elbise vardı.  Saçlarım örgüydü. Saçıma baktıkça saçın çözülmeye başladı.  Saçlarım uzun gür ve dalgalıydı. Şaşkınlıkla kendimi incelemem bittiğinde etrafa bakmaya başladım.  Benim gibi yeni gelen öğrencilerde vardı. Herhallerin belliydi. Etrafa şaşkın şaşkın bakıyorlardı. Herkesin üstü hızlı bir şekilde değişiyordu ama kimsenin üstü benim gibi değildi. Onların üstünde sadece siyah kapşonlu bir pelerin vardı. Benim gibi olan yoktu.  Yürümeye devam ettim. Sağıma baktığımda güzeller güzeli bir kız bana bakıyordu.  Benim yaşlarımda olmalıydı. Üstü benim gibi değişmişti. Kırmızı bir elbise vardı üzerinde saçları kısa düz sarıydı. Prenses gibiydi.  Onu incelerken ağzımın açık kaldığını anca farkedip kapattım.  Yanıma yaklaştı.

"Merhaba ben Beyza" dedi. Türktü. Tabi ya her milletten vampirler olacaktı.  Ben:"Bende Elizabeth" dedim. Tokalastik.

Beyza:Neden sadece ikimizde değişik bir kıyafet var?" Dedi. Ben:"Bilmiyorum bunu öğrenmeliyiz." Dedim. İkimiz okula doğru konuşa konuşa gittik. Okulu şimdi yakından görüyordum. Çok güzeldi. Büyük kapısından içeri girdik. Kapının önündeki kadın buyurun müdürün odasina dedi.

Vampir ve PeriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin