9

1.2K 116 93
                                    

Yıldızlar yuvasına dönmüş, ay güneşe 'buyur senin sıran' demişti. Bu mis gibi bahar gününü aydınlatmaktan gurur duyan güneş, ışınlarını her bir evin penceresine ulaştırıyordu. Ne kadar da parlak bir sabahtı.. Şehir merkezinde yaşıyor olmasaydınız araba kornaları yerine kuşların cıvıltısını duyabilirdiniz. Veya açık pencerenizden burnunuza dolan koku egzoz kokusu değil yeni açan çiçeklerin kokusu olabilirdi. İşte o kadar romantik, masalsı bir günü andırıyordu ılık bir rüzgarın yaprakları bile kıpırdatmadığı hava. Fakat herkes için aynısı geçerli değildi. Güneşin ışınlarını saldığı o evlerden birinde yeni bir sabaha uyanmayı reddeden bir Sehun vardı. Yüzüne vuran ışığı hissediyor, gözlerini açmıyordu. Kafasının içinde filler yuvarlanıyordu sanki. Hem ağırlık yapıyor hem de beynini zonklatıyordu. Kuşların ötüşü, böceklerin sıçışı, çiçeklerin açışı falan hikayeydi. Ona göre kargaların bokunu yeme vakti bile gelmemişti henüz. Ne diye uyanmıştı erkenden? Yastığın altına girerek kaçmaya çalıştı rahatsız edici ışıktan. Ama nafileydi. Bir kere uyandıktan sonra tekrar uyuyamazdı.

Oflayarak kalktı yataktan. Buram buram içki kokusu yükseliyordu bedeninden. Ağzında acı bir tat vardı. Tam açılmamış şiş gözleriyle sallanarak banyoya yürüdü. Elini yüzünü yıkayınca biraz daha kendine gelebilmişti. Bir kahve içip tamamen ayılmalı sonra da duş alıp arınmalıydı üstündeki pis kokudan. Mutfağa gireceği sırada ayağı bir şeye çarptı. Yerde gördüğü bedenle çığlığı basarken Yixing de uyanmış onun çığlığına başka bir tiz çığlıkla karşılık vermişti.

"Siktir! Ne yapıyorsun burada?"

"Niye üstüme basıyorsun aptal?"

"Ya ne bağırıyorsunuz sabah sabah?" Salonundaki koltuktan yükselen sarı kafayla ikinci bir şoku yaşadı. Onların gidişini hatırlamasa da evinde kaldıklarına dair de bir anı yoktu zihninde. Hadi Taemin koltukta yatıyordu, Yixing'in mutfak kapısının ağzında işi neydi? Peki Minho? O nereye sızmıştı? Sarışını tekrar yatıran kollarla bu sorunun cevabı da çok geçmeden verilmiş oldu.

"Hadi herkes kendi yoluna." dedi başını tutarak. Şu an hiç de üç kişiyle ilgilenecek enerjiye sahip değildi. Ancak kimse tarafından ciddiye alınmadı. "Kalkın be!" diye bağırdı bu sefer.

"Ne biçim bir ev sahibisin sen?" Yixing ikiliden önce ayaklanıp yüzünü ovuşturdu. İkinci bir uyandırılma seansına gerek kalmadan da Minho koltuktan düştü. Onu kaldırmak için hemen gözlerini açan sevgilisiyle birlikte herkes uyanmıştı.

"Açım ben." Yixing mutfağa adımlarken ensesinden tutup püskürttü onu.

"Kahvaltı servisimiz konaklamaya dahil değildir efendim. Evinizde yapın kahvaltınızı. Hadi beyler."

Geceden kalma üç genç sonunda evini terk ettiğinde derin bir nefes alıp ketıla su koydu. Alkolün de böyle lanet bir etkisi vardı. İçerken arkası kesilmiyor, harika hissettiriyorken ertesi gün ağzını sürdüğüne pişman ettiriyordu. Yine de bir sonraki sefere aynı zevkle içiyordunuz.

Sert bir kahve hazırlayıp koltuğuna geçti. Yavaş yavaş yudumladığı sıcak kahve puslu zihnini netleştirmeye başlamıştı. Dün geceye ait görüntüler parça parça gözünün önüne geliyordu. Yemekten sonra iyi dağıtmışlardı. Taemin saçma sapan dans koreografileriyle onları güldürürken eskiden kalma yetenekleriyle Yixing'le birlikte eşlik etmişlerdi ona. Minho ise djlik yapmıştı onlara. Kendini tamamen eğlenceye kaptırmış, başka hiçbir şey düşünmemişti Sehun. İhtiyacı olan buydu demek ki. Eh, o zaman bugün zengin kadın avına çıkmayı deneyebilirdi. Bu sefer olacağına emindi.

Boşalan kupayı mutfağa bırakıp duşa girdi. Neredeyse soğuğa yakın ılık bir suyla yıkanırken tüm hücreleri dirilmişti. Kendini tazelenmiş hissediyordu. Fakat su vücudundan aktıkça sadece bedeni değil aklı da tazeleniyordu. Gecenin hatırladığı gibi erken bitmediğine dair birkaç hatıra yıldırım gibi düştü zihnine. Yok canım, Sehun kendini o kadar da küçük düşürmezdi. Bilinç altının uydurmasıydı bunlar.

My Slut Neighbor || sekaiDove le storie prendono vita. Scoprilo ora