15 (M)

1.6K 121 187
                                    

*Yorum yapalım canım okurlar, lütfen yorum yapalım. Okunma sayısı ile oy verip yorum yapan kişi sayısı arasında büyük bir uçurum var. Eleştiriye açığımdır, beğenmediğiniz noktaları da belirtebilirsiniz. Size güveniyorum, hadi bölüme başlayalım :) Bu arada uyarmama gerek yok sanırım, bölümü anladınız siz..

Sehun gözlerini kırpıştırarak baktı kalbini maraton koşusuna çıkartan adama. Bu da neydi şimdi?

"Şimdi gidebilirsin, iyi günler." Jongin bileğini bırakıp uzaklaştı. Yüzünde silik bir gülümseme vardı. 

"Bozma dengemi Jongin." dedi parmakları dudaklarına giderken. "Alışma sürecindeyim ben hala."

"Benim dengem çoktan bozuldu Sehun, ben itiraz edecek vakit bulamadım." Sehun kapı ağzında, kalbi kulaklarında, aklı hayallerdeyken esmer içeriye geçip başıyla karşı daireyi gösterdi. "Git hadi, yorgun görünüyorsun."

Yorgundu tabii. Hem bedeni yorgundu hem de kalbi. Günlerdir mesafeli Jongin'i anlamaya çalışırken adam iki saniyede alt üst edivermişti kalbini. Eve girip sırtını kapıya yaslayarak derin bir nefes aldı.

'Kendine gel Oh Sehun, o esmerin her hücrene hükmetmesine izin verme.'

Aklına işlemesine izin vermişti, kalbine işlemesine izin vermişti, vücuduna işlemesine izin vermişti. Ancak Jongin bütün ruhunu hedefliyordu. Sehun'un da oto kontrolünü devralması gerekmiyor muydu artık? Adamın en ufak hareketiyle asfalta düşen kar tanesi gibi erimemeliydi. Kalbi aptal gibi sürekli depara kalkmamalıydı. Gözleri nadide bir eser görmüş gibi onda takılı kalmamalıydı her seferinde.

'Evet, aynen öyle. İşini bıraktın diye Oh Sehun olmayı da bırakmadın ya.'

İç sesi ne kadar da mantıklıydı. Kendine iradeli olacağına dair söz
verip duşa girdi. Ilık su günün yorgunluğunu yavaşça akıtırken mayışmaya başlamıştı. Bugün erken yatsa iyi olacaktı. Artık kafasına esen saatlerde değil, sabahın köründe uyanmak zorundaydı. Hayatının hiç sevmediği o düzene ihtiyacı vardı.

Alarm çalmadan uyandı. On saate yakın uyuduğundan olsa gerek dinç hissediyordu. Buğday gevreğiyle yapılan bir kahvaltı ve üst değiştirme seansının ardından hazırdı işe gitmeye.

"Günaydın patron." diyerek girdi içeri. Ancak kimse görünmüyordu etrafta. Mutfakta olduğunu düşünüp çok da umursamadan tezgahın arkasına geçti. Ve tahmin ettiği gibiydi. Patronu elinde tepsiyle çıktı arka odadan. Peynir kokulu bir sürü poğaça vardı tepside.

"Günaydın Sehun. Kahvaltı yaptın mı?" Yapmıştı yapmasına da poğaçalar o kadar güzel kokuyordu ki iki yana salladı başını.

"Hadi iki kahve yapıp gel o zaman." Hem kahve içmemişti ki, her bedenin sabah bir doz kafeine ihtiyacı vardı öyle değil mi?

Makinenin düğmesine basarak iki fincan kahveyi hazırladı hemen. Ardından ihtiyarın oturduğu masaya geçip karşısına oturdu.

"Afiyet olsun." dedi adam tabağı önüne iterken.

"Sağolun efendim." Bir ısırık aldı sıcak hamur parçasından. Tanrım.. Bu adam gerçekten ustaydı. "Immm, çok lezzetli."

"Afiyet olsun." Onun iştahla önündekileri yiyişine güldü ihtiyar. "Sabah çok öğrenci geliyor, o yüzden erkenden çıkarıyorum fırından."

"Patron, bunları ucuza satmıyorsun değil mi? Bunlar eşsiz." dedi dolu ağzıyla. Söyledikleri zor anlaşılıyordu. İhtiyarın kahkahası daha canlı bir hal aldı.

"Boğulacaksın Sehun, yavaş ye." Sehun ağzındaki lokmayı yutup kahvesinden bir yudum aldı. Neden bu kadar iştahlıydı?

"Okumuyor musun sen?" diye sordu yaşlı adam kahvaltıları bitince.

My Slut Neighbor || sekaiWhere stories live. Discover now