12

1K 121 71
                                    

Duygular dile gelse, yani şayet böyle bir şey olsa Sehun'unkiler susmayı tercih ederdi. Tek bir şey söyleyemezlerdi. Ya da kuru gürültüye sebep olurlardı. Karman çormandı çünkü hisleri. İçini yiyen bir kemirgen vardı sanki. Tırmalayıcı. Evet, daha iyi anlatan bir kelime yoktu. Az önce söylediği şey bir tırmığa dönüşmüş içini tırmalıyordu. Midesi kıpır kıpırdı. Evin içinde gezinip duruyor, farkında olmadan tırnaklarını kemiriyordu. Neden öyle demişti ki? Neden çenesini tutamıyordu? Değer görmek istediğini falan düşünmezdi değil mi o esmer? Sehun'un tek amacı bilmiş suratının afallamasıydı. Başarmıştı da, fakat kendisini rezil ettiği detayı gözünden kaçmış olmalıydı. O detay anca şimdi sivrilip gözüne batıyordu. Geç gelen bir farkındalıktı.

Salonda otuz beşinci turunu atarken ayakları isyan edince kendini krem rengi koltuğa attı. Sakinleşmeliydi. Ne vardı canı birazcık şaka yapmak istediyse? Gülüp geçseydi o da. Pamuk saçlı teyzenin Jongin'e karşı tutumunu anımsayınca keyiflendi. Demek koskoca akademisyen Jongin Bey anneannesinden çekiniyordu. Bastonla bacağına vurulurken gıkı çıkmamıştı. Ya kadının bakışlarına ne demeli? Resmen azarlamıştı esmeri.

Düşüncelerinin tek odağı yine komşusu olurken bundan rahatsızlık duyarak ayağa kalktı. Masanın üzerinde duran anahtarı kaptığı gibi dışarı attı kendini. Eve yeni gelmiş olmasının bir önemi yoktu, hava almak istiyordu. Yoksa çıldıracaktı. Yirmi beş yıllık hayatının hiçbir evresinde böylesi bir karmaşaya düştüğünü hatırlamıyordu. Ne şu anki işine başlarken ne okulu bırakırken ne de ailesine rest çekerken yaşamıştı bunu. Hepsini ikinci kez düşünmeden yapmış, arkasına bakmamıştı. Ama şimdi düşünmekten kafayı yiyecekti. Arabayı Han Nehri'nin kıyısında durdurup aşağı indi. Hafif rüzgarlı hava saçlarını uçuştururken eliyle yüzünü sıvazladı. Özüne dönmeliydi. Bir an önce o herkesin tanıdığı tasasız, umursamaz genç olmalıydı. Kalbindeki baskıdan nefret etmişti. Onun kendisini bu hale sokmasına izin vermemeliydi. 

Orada kaç saat durdu, kaç saat berrak suyu izledi, kaç saat düşüncelerde boğuldu bilmiyordu. Kararan hava akşam vaktinin geldiğinin habercisiydi. Zihni daha durgun hale geldiğinde toz olan pantolonunu çırparak ayağa kalktı. İlk kiraladığı gün sevinçle böbürlendiği evine ayaklarını sürüye sürüye gitti. Ve tahmin edin ne olmuştu? Talihsizler ordusunun başkomutanı olduğunu ileri süren Sehun anahtarını cebinden çıkaramadan Jongin'in evinin kapısı açılmıştı. Ciddi ciddi bir tür romantik komedi dizisine hapsolduğunu düşünüyordu. Kapı komşusu olsa da bu kadar tesadüf mantıksızdı. Neyse ki kapıyı açan kişi esmer değil anneannesiydi. 

"Yine karşılaştık delikanlı." dedi Sehun'a gülümseyerek. Elindeki siyah çöp torbasını kenara bıraktı. "Bizim pasaklının arkasını topluyorum." Jongin mi pasaklıydı? Gördüğü en titiz herifti be o. Ona bile pasaklı diyen anneannesinden almıştı bu huyunu belli ki.

"Kolay gelsin efendim." Başıyla selam verdikten sonra önüne dönecekti ki ihtiyar durdurdu onu.

"Adın ne senin genç adam?"

"Sehun." 

"Efendi bir çocuğa benziyorsun Sehun. Benim torun içine kapanıktır biraz. Düşüncesizlikleri olduysa kusura bakma." Sehun anında itiraz etti.

"Aman efendim sizin neden kusurunuza bakayım? Espri yapmıştım sadece, Jongin iyi bir adam." Elbette iyi adamdı. Ne zaman ihtiyacı olsa yardım etmişti Sehun'a. Doğru düzgün tanışmazken bile hastanede yanında kalmış, refakatçisi olmuştu. Bu yüzden çekilmemiş miydi ona? Gösterdiğinin aksine fazlasıyla düşünceli ve iyi niyetliydi. Al işte, yine işgal etmişti aklını. Öksürerek devam etti. "Yani bir yanlışı olmadı, endişelenmeyin." İhtiyarın göz kenarları gülümseyince biraz daha kırıştı. Bu esmerin gülünce kısılan gözlerini anımsatmıştı Sehun'a. Jongin bir özellik daha almış olmalıydı anneannesinden. 

My Slut Neighbor || sekaiWhere stories live. Discover now