13

1K 119 156
                                    

Şaka zannedersiniz ilk başta. Yersiz, alakasız bir şaka. Pek hoşunuza gitmemiştir bu espri. Yine de ayıp olmasın diye dudaklarınızda zoraki bir kıvrımla gülersiniz. Gülelim bitsin.. Fakat bitmez. Karşınızdaki kişi büyük bir ciddiyetle size bakıyordur. 'Duy beni, bunlar gerçeğin ta kendisi.' dercesine. Önce o yalancı zoraki gülümseme yavaşça silinir suratınızdan. 'Hadi be oradan.' dersiniz. 'Daha neler.' İhtimal bile vermemişsinizdir çünkü duyduklarınıza. Sonra ne hissedeceğinizi anlayamayacağınız kadar büyük bir hayal kırıklığı çarpar yüzünüze. Birkaç adım geriler ve kelimeler dilinizi parçalarken sorarsınız. 'Doğru mu bu?' Aslında cevabı çoktan biliyorsunuzdur. Yalnızca kabul etmek istemiyorsunuzdur işte.

Ancak hiçbiri Jongin için geçerli olmadı. Ne gülümsedi ne de sorguladı. Jongin yalnızca inanamadı. İnanmadı değil inanamadı. Sarhoş demek istedi. Ama hiçbir sarhoşun böyle bir şey uydurmayacağını bilecek kadar da algıları kapanmamıştı. Yeni uyanmış olması rüya aleminden çıkamadığı anlamına gelmiyordu. Tanrı aşkına! Kim içince kendine jigolo derdi? Sıradan bir iş değil, jigolo. Yani akıllara bile uğramazdı ki bu. Ve saniyeler geçmesine rağmen kimse aksi bir açıklama yapmıyordu.

Yüzü beton heykellerden farkı kalmayacak bir şekilde donuklaştı. Heykeltıraşın gözlerine vermek istediği duygular teker teker silindi. Geriye buz çağını yeniden yaşattıracak soğuklukta bomboş bir bakış kaldı.

"Evine git." dedi arkasını dönerken. Sehun itiraz etmedi. Esmerin hiçbir zaman sıcak olarak adlandırmadığı bakışları iliklerini üşütürken bu bütün hakaretlerden daha yıkıcı geldi. Sarhoşluğun verdiği uyuşuklukla yalpalayarak kendi dairesine ulaştı. Birkaç adımı atmak bile zordu Sehun için. Her şey çok fazla geliyordu. Sehun taşıyamıyordu bu yükü, altında eziliyordu. Yıllardır bir kere sorumluluk duygusu hissetmemiş, kafasını rahatı dışında hiçbir şeye yormamış, kendini bir kez olsun üzmemiş olan onun için çok fazlaydı bunlar.

Kendisi olmuştu işte, gerçek Oh Sehun olarak durmuştu karşısında. Olduğu kişiden hiçbir şikayeti yoktu Sehun'un. En azından bugüne kadar..

Jongin'in karşısında boynunu büktüren işinden ilk kez bugün utandı Sehun. İlk kez bugün düşündü, 'sıradan bir işim olsa nasıl olurdu?' diye. İlk kez bugün kırıldı kalbi, asla bir ilişki yaşayamayacağının kabulüyle. İlk kez bugün barıştı, Jongin'in ruhunu bedeniyle birlikte ele geçirdiği gerçeğiyle.

...

Sabah uyanır uyanmaz ki sadece bir iki saat uyumuştu, ağzına bir lokma koymadan, kafasındaki korkunç ağrıyla birlikte küçük bir el çantası çıkarttı dolaptan. Aklı hiç olmadığı kadar yerindeydi. Zihni hiçbir anıyı atlamadan kaydetmişti dün geceyi. Ve azıcık bile pişman değildi söyledikleri için. Tamam, ondan hoşlandığını söylemese de olurdu. Ancak diğer dediği şey için suçlamıyordu kendini. Olması gerekeni yapmıştı. Tam olarak olması gerekeni.. Nasıl biri olduğu bilinmeliydi.

Eline geçen birkaç parça kıyafeti sıkıştırdı çantaya. Şimdilik sadece bu çantayı alacaktı yanına. Tamamen taşınmayı sonraya bırakabilirdi. O kadar büyük güce sahip değildi şu sıralar. Kapıdan çıkmadan önce arkadaşını aradı. Telefon çaldı çaldı ama açılmadı. Pes etmedi Sehun. Burada daha fazla kalamazdı. Duvarlar üstüne üstüne geliyordu. Gidecek başka yeri de yoktu üstelik. Aile evine dönmek aklının ucundan bile geçmiyordu. O eve dönerse bırakın duvarların üstüne gelmesini nefes almakta zorlanırdı. Annesi bir saniye rahat soluk aldırmazdı.

"Ne var be sabah sabah?!" Telefon beşinci seferde açılırken Yixing'in ince sesiyle söylenmesi doldurdu kulağını.

"Evde misin?" diye sordu uzatmadan.

My Slut Neighbor || sekaiWhere stories live. Discover now