20

816 96 170
                                    

Pişmanlık geç gelen bir duygudur. Öylece ansızın davetsizce çalar kapınızı. Ve kafanızı yastığa koyduğunuz anda yakmaya başlamıştır içinizi. Ona merhaba diyebilirsiniz, onun yüzünden sabahları edemezken yine o yoldaşınız olacaktır çünkü geceleri.

Baekhyun bir sağa bir sola dönüp duruyor, bu lanet yoldaştan kurtulmayı istiyordu. Sabahın ilk saatleri girmesi gereken derslerle doluyken geceyi uykusuz geçirmek hiç de akıl karı değildi. Ama ne yapsın..? Kurtulmaya çalıştıkça boğulduğu düşünceler silsilesi müsaade etmiyordu ki.

"Lanet olsun.." diye fısıldadı karanlık boş odada sesi kendi kulağını doldururken. Bilmem kaçıncı iç hesaplaşmasıydı bu.

"Lanet olsun, öğrencinle yatarken ne düşünüyordun aptal.." O kadar kısık sesle konuşuyordu ki yalnız da olsa kendi bile duymaktan çekiniyor gibiydi dile getirdiklerini.

Utanıyordu, pişmandı, kapana kısılmıştı. Kimseye tek kelime edip derdini anlatamazken kendini yiyip bitiriyordu. Aklında hep aynı sorular vardı. Nasıl bu kadar iradesiz olabilirsin? Nasıl böyle bir düşüncesizlik yaparsın? O sokuk beynin yalnızca bilgisayarların dilinden mi anlıyor, doğru yanlış nedir bilmez misin sen? Nasıl bakacaksın öğrencilerinin yüzüne? Ve benzeri nicesi..

İçinde bir ordu her gece katliam yapıyor, doğrularını asıyor, yanlışlarını biçiyor, duygularını ateşe veriyordu. O da her yeni sabaha iflas bayrağını çekmiş yenik bir ülke olarak başlıyordu.

Zayıflamış vücuduna geçirdiği gömlek artık bol gelirken gövdesine, pantolonunun içine koyarak kemerle tutturdu onu. Kahvaltı gibi rutinleri yoktu. Dipleri gelmiş kızıl saçlarına bir kez olsun bakmadan çıktı evinden. Sürekli özendiği, gününü aksatmadan boyattığı saçlarının dipleri siyahlamış uçları kurumuştu. Umurunda değildi.

Okul koridorlarında ilerleyen adımları isteksizdi. Gireceği derslikte, gözleri her kesiştiğinde yerin dibine girmek isteyeceği bir yüz varken zor geliyordu adım atmak. Chanyeol inatla bakışlarını ona dikiyor, ders boyunca bir kez olsun kaçırmıyordu çünkü.

Ancak bugün korktuğu olmadı. Uzun genç ne derse geldi ne de gözüne göründü. Tıpkı ondan istenildiği gibi.. Farkında olmadan bütün gün kafeteryada, derslerde, hatta kampüsün ücra köşelerinde onu aradıysa da bakışları, rastlamıyordu hiçbir köşede Chanyeol'e. Aman! Ona neydi canım? Neyine gerekti durmadan peşinden koşan bir öğrenci? Hatasını anlamış olabileceğini düşündü kendi kendine. Belki imkansız olduğunu anlamış, vazgeçmiştir. diye geçti içinden.

'Numara yapma, hoşuna gidiyor peşinden koşması..' dedi bir başka tarafı. Gün içinde elli kez gerçekleşen iç münakaşası hararetle devam ediyordu yine.

"Hayır! Hoşuma gitmiyor." Kafeteryadaki bakışlar ona dönerken sıcak kahveyi tepesine dikti. Kesinlikle delirmişti. Kendini daha fazla öğrencilerine rezil etmemek için apar topar ayaklanıp odasına geçti. Projelerin teslim gününe bir hafta kalmışken aklını toplaması gerektiğinin farkındaydı. Tıpkı o projenin başında olan öğrencilerden biriyle çalışmaya devam ediyor oluşunun farkında olduğu gibi.

Kafa dağıtma yöntemi olarak bulduğu işine dört kolla sarılıp bilgisayarını açtı. Evet, odaklanması gereken tek şey buydu. Parmakları klavyede takip edilemeyecek kadar hızlı hareket ederken çıkan tıkır tıkır sesler iç sesini bastırıyordu. Ta ki kapısı tıklatılıp onayını beklemeden içeri giren uzun bedene kadar..

Ne diyeceğini bilemeden kafasını ekrandan kaldırıp suratına baktı. Chanyeol'ün gözlerinde anlamlandıramadığı bir parıltı vardı, her zamankinden farklı.

"Proje için geldiysen-" dedi ağzını açarak. Ancak Chanyeol kesti sözünü.

"Proje için gelmedim Bay Byun, sizin için geldim." Başını salladı iki yana Baekhyun, yine mi aynı mevzu dercesine.

My Slut Neighbor || sekaiWhere stories live. Discover now