14

1.1K 119 139
                                    

"Ne?" Sehun yanlış duyduğunu sandı. Esmerden duymayı beklediği sözler bunlar değildi. Yüzüne bir yumruk bile bekliyordu ama bunu beklemiyordu.

Jongin ikinci kez tekrarlamadı. Uzanıp elindeki çantaları aldı. "Kapıyı aç." dedi stabil bir tonda. Sinirli mi, kırgın mı ne hissettiğini ele vermeyen düz bir tondu.

"Ne yapmaya çalışıyorsun Jongin?"

"Kapıyı aç dedim."

"Sana taşınacağımı söylüyorum, sağır mısın?" Amacı neydi? Sehun'un daha da kötü hissetmesini mi istiyordu?

"SANA KAPIYI AÇ DEDİM SEHUN!" Jongin'in kükremesiyle irkildi. Cebine attığı anahtarı çıkarıp titreyen elleriyle kapıyı açtı.

"Bak, derdin ne bilmiyorum ama sana söyleyeceğim her şeyi söyledim."

Jongin çantaları içeri atarak karşılık verdi ona. Öfke hala damarlarında geziniyor, bünyesini terk etmiyorken kendini sakin olmaya zorluyordu. Eğer genç olan da yardımcı olursa tabii..

"Otur konuşacağız." dedi salondaki koltuğa yerleşerek.

"Ne konuşacağız? Hakaretlerini kendine sakla, benim söyleyecek başka bir şeyim yok." Sehun hala ayakta dikiliyordu, her an gidecek gibi. Jongin derin bir nefes alıp her zamanki mantıklı yanının dışarı çıkmasını sağlamaya çalıştı. Ancak onu az önce Sehun'a gitme diyerek öldürmüştü. Şimdi kalbine devretmeliydi ağzından çıkacak kelimelerin yolunu.

"Kal." dedi tek bir sözcükle. "Öncekileri umursamamaya çalışacağım, burada kal." Sehun'un geçmişini sahiden de görmezden gelebilir miydi bilmiyordu. Ama üç günde fark ettiği bir şey varsa o da varlığına fazlasıyla alıştığıydı. Yokluğunu görmezden gelemeyeceğine emindi.

"Kalamam." Göz yaşları yıllarca içinde birikimenin hıncını alırcasına art arda akmaya başladı yine genç olanın. Kalbinin derinliklerinde zamansız bir ateş yanıyor, umut tohumlarını göğsüne ekiyordu. Ancak Sehun kendini Jongin'in yanında hayal edemiyordu. "Kendine yalan söyleme, umursamaman imkansız."

Jongin onun sulu gözlerini görmekten nefret etmeye başlamıştı. Sürekli kendisiyle uğraşan, dalga geçen genç neredeydi? Bileğinden tutup yanına çekti ayaktaki sulugöz genci. Sehun büyüyen gözleriyle ona bakarken ellerini kavradı sıkıca. Biraz sert bir tutuştu, can yakan cinsten.

"Ellerin bir başkasına dokunmak istiyor mu Sehun?" diye sordu otoriter bir tınıyla. Sorusu diğerini duraklatsa da gözlerinin içine ısrarla bakması üzerine başını iki yana salladı beyaz genç. Lanet olsun! İstemiyordu. Hatta önceki dokundukları için çamaşır suyuna yatırmak istiyordu o elleri. Jongin yanaklarını kavradı bu sefer. Parmak uçlarıyla göz yaşlarını silip aşağıya indi. Baş parmağı ince alt dudağını okşadı pek nazik olmayan bir biçimde, sanki oraya temas eden tenleri silmek ister gibi.

"Dudakların bir başkasını öpmek istiyor mu Sehun?" Yine başını iki yana salladı genç olan. Sehun zaten iğrenç bulurdu öpüşmeyi. Hiçbir zaman tercihi değildi. Ta ki o kalın dudakların ateşiyle yanana kadar.. Bu saatten sonra istese de dokunamazdı dudakları bir başkasının tenine.

Esmerin yüzüne yavaş yavaş duyduklarından tatmin olmuş bir adamın ifadesi yapışırken durmadı. Dudaklarından çenesine, çenesinden boynuna indirdi parmaklarını. Her dokunduğu yeri öncekileri silmek, kendini kalıcı kılmak istercesine okşuyordu. Sehun'un gözleri pınarlarını dindirmiş, sakince onu izliyordu. Arada bir küçük hıçkırıklarla göğsü yükseliyordu. Jongin göğsünün sol tarafına bastırdı elini. Kalbinin hızlı atışının titreşimlerini avucunda hissedebiliyordu. Kızarmış gözlerine baktı diğerinin.

My Slut Neighbor || sekaiWhere stories live. Discover now