2. Bölüm"Yine mi sen?"

278 19 16
                                    

DÜNYA MARAL...

 Hayatımız hepimizin oynadığı bir tiyatro oyunu gibidir.

Bir gün önce gördüğünüz kişiler daha sonra tekrar karşınıza çıkabilir. Ya da bir gün önce yaptığınız şey çok farklı gelirken daha sonra hayatınızın anlamı olabilir.

Benim içinde dün öyle olmuştu sanırım. O gizemli olduğuna inandığım adamı merak ediyordum. Belki de sadece etkilenmekti bu bilmiyorum. Ama beni beğenmesinden çok bana kendisini anlatmasını istiyordum. Bana bu denli zıt olan karakteri adeta beni kendisine çekiyordu. Zaten dememişler mi , zıt kutuplar birbirlerini çeker diye...

Yoğun bir merak vardı sadece. Nasıl bir insan, nelerden hoşlanır , en sevdiği şarkı, kitap film... Sahi film izlemeyi sever mi acaba ? Mesela ben bayılırım. Bu şekilde kafamda dallanıp budaklanan sorular sadece bir kere gördüğüm adam hakkındaydı. Bir daha karşılaşacağımın kesin olmadığı birini merak ediyordum. Bu delilik değil de ne ?

Kahvemi yudumlarken aklıma onca soru arasında mantıklı bir şey gelmişti. Benim işe gitmem gerekiyordu. İçimden kendime lanet okuyup üzerimi giyinmek için odama koştum. Cumartesi günleri de çalışıyordum fakat iş erken bittiği için daha rahat giyiniyordum. Bu yüzden dizimin bir karış üstünde biten siyah pileli eteğimi giyip üstüne beyaz boğazlı kazağımı geçirdim. Hava soğuk olduğu için kalın çorabımı giyip aceleyle anneme bir not bıraktım. Bugün beraber kahvaltı yapamamak beni ne kadar üzse de geç kaldığım gerçeği vardı . Dize kadar çıkan çizmemi giyip kendimi evden dışarı attım.

Hızlı adımlarla durağa ulaştığımda otobüsün geldiğini görünce yüzümde bir gülümseme peyda oldu . Kartı okutup ilerideki boş yere oturdum. Restorana ulaştığımda tam 10 dakika gecikmiştim. Müdür Halit Bey'in memnun olmayan bir ifadeyle yanıma gelip bir kaç iğneli laf sarf etmesine karşılık mahcup bir şekilde özür dileyerek işe başladım. Kasaya doğru ilerleyen çiftin kalktığı masayı toparlayıp çöpleri çöp kutusuna attım. Masayı silip yeni oturan müşterilerin siparişini almaya gittim. Hafta sonu olduğu için bu yoğunluğa alışıktım.

                                                                                    *****

Sonunda işlerim bittiğinde önlüğü çıkartıp eşyalarımı aldım . Normal iş saatlerinden baya bir erken çıktığım için sahil kenarında bir yürüyüşün bana iyi geleceğini düşünüyordum. Yol kenarından kendime karton bardakta çay alıp ilerlemeye başladım. İlerlerken ayaklarıma bakıyor küçük taşları itekliyordum. Bir bank gördüğümde denizi izlemek için oturmaya karar verdim. Çayımı bankın üstüne koyduğumda tırtıklı yerine denk gelmiş olacak ki yere dökülüverdi. Bir küfür savurarak karton bardağı aldım ve yanımda oturan daha önce dikkat etmediğim adama baktım. Gözleri beni bulunca kaşlarını çatıp "Yine mi sen ? " dediğinde meraktan neredeyse peşine takılacağım adam olduğunu fark ettim. Eşsiz kokusundan tanımamama şaşırmıştım.

"Evet yine ben. Seni takip ettiğimi düşünmüyorsun herhalde." diyerek sessizce sır verir gibi konuştum. "Sadece güzel bir rastlantı."

Adamın mümkünmüş gibi kaşları daha da çatılmıştı. "Her neyse." diyerek kalktığında konuşmaya başladım. Gitmesini istemiyordum çünkü. "Sana bir tavsiyem olacak. " diyerek yüzüne yaklaştım.

 Soğuktan kıpkırmızı olmuş elimle kaşlarını düzeltip "Kırışıklık yapmasın. İz kalır." dediğime çene kaslarını sıkarak bir şeyler mırıldandı. "Otur otur birazdan kalkacağım. Yemem seni merak etme." dediğimde ise yüzüme bakmadan geri oturdu. 

"Tuhafsın." dediğinde sokakta olmamı umursamayarak kuvvetli bir kahkaha patlattım.

 "Ben tuhafsam sen ultra tuhafsın." dediğimde yine "Her neyse." diyerek ayağa kalktı. 

Gecenin ParıltısıOnde histórias criam vida. Descubra agora