12. Bölüm "Bu Kedi Bizim Olsun Mu?"

138 8 30
                                    

Bölüm Şarkısı: İhtimaller Perisi

İyi okumalar...

***

ELİF GÜNAY...

Ben gerçekten bitmiştim! Masaldan yana da bir yeşil ışık gelmediğinden ne yapacağımı düşünüp duruyordum. Lavabodaydım yaklaşık yirmi dakikadır. Akgün'ün bu sürede ne kadar çok şüphelenebileceğinin de farkındaydım. Ama korkudan çıkamıyordum. Lavaboda daha ne yapabilecektim ki? 

Klozetin kapağını kapatmış üstüne oturmuştum. Akgün ilk başlarda tabii ki kaçtığımı anlamış lavabonun kapısının önünde çıkmamı beklemişti. On dakika boyunca çıkmayınca konuşmayı bırakmıştı. Acaba hala kapıda bekliyor olabilir miydi? Merak ,heyecanımın önüne geçmişti ve hiç düşünmeden kilidi açtım yavaşça. 

Kapıyı bir anda açtım ve Akgün'ün göğsüyle burun buruna geldim. Kafamı kaldırmak istemiyordum çünkü eğer kaldırırsam heyecandan bayılabilirdim. 

"Elif, daha fazla kaçamazsın artık konuşalım mı? Lütfen." diyerek yıkıldı yıkılacak olan bedenimi tuttu. "İyi misin?" dediğinde daha da heyecan basmıştı. Anlamıyor muydu onun yüzünden olduğunu? "Benden uzaklaşırsan iyi olacağım." diye mırıldandığımda ne dediğimi anlamış olmalı ki uzaklaştı. 

"Tamam şey ben şey bence artık konuşalım." diyerek lavabonun kapısını kapatıp salona doğru koşarak gittim. Allah'ım şimdi ne olacaktı? Arkamdan gelen adım seslerini duyduğumda ne desem diye düşündüm. O an oradan geçiyordum mu desem? Ne diye bizi izliyordun o zaman derse ne diyeceğim? Yanına gelecektim ama onun yanından kalkmasını bekledim derim. Oha! Çok mantıklı lan! 

Oturduğum koltuğun karşısındaki koltuğa oturdu. Ellerimi dizlerime koyup birbirine bağladım. Ellerim heyecandan sıcacık olmuştu. Bir elimle saçımı arkaya attım ve yüzüme yelpaze gibi yelledikten sonra zor da olsa Akgün'ün gözlerine bakabildim. 

Kollarını göğsünde bağlamış bana şüpheyle bakıyordu. O an ne diyeceğimi unuttum. Daha az önce düşündüğüm ona söyleyeceğim yalanlar artık aklımda değildi! Bir bakışıyla her şeyi unutturan adam bana neler yaptırmazdı ki!  

"Şimdi anlat bakalım bizi neden takip ettin?" diye sorduğunda yapmacık bir şok ifadesiyle ona baktım.

"Kim? Ben? Üstüme iyilik sağlık ben ve sizi takip etmek hiç alakası bile yok!" dedim heyecanla. 

"O zaman ne yapıyordun orada?" dediğinde ne diyeceğimi hatırlamaya çalıştım. Ama hatırlayamayınca başka bir şey uydurdum hemen. "O kafeye hep giderim kızlarla ya da kendi başıma." diyerek biraz olsun inandırıcı bakışlar attım ona. Hala şüpheyle beni izliyordu.

 Kollarını çözdü ve ayağa kalktı. Ben de kafamı kaldırıp yüzüne baktım. Çocuk 1.80 'di ne yapabilirim? Boyumun kısa olmasıyla hiç alakası yok bu durumun! 

"Ha ondan sürekli bizim olduğumuz masayı izledin?" dedi  dalga geçercesine.

"Seni görünce yanına geleyim dedim ama Seda'yı gördüm yanında. Gitmesini bekledim." diye bir yalan daha uydurdum. Gerçekten ettiğim yalanların haddi hesabı yoktu. Akgün'ün şüpheci tavırları biraz olsun azalmıştı. Aynı boya gelmemiz için eğildi. Saçmalamayın tabii ki kısa olduğumdan değil! 

"Sen yanımda Seda'yı gördün ve yanıma gelmedin öyle mi?" diye sorduğunda bir yalanımın ortaya çıkmasından korktuğumdan başka bir yalan söyledim. "Yani bir şey konuşuyor gibiydiniz araya girmek istemedim belki sorunlarınızı çözer birlikte olursunuz diye." dedim. Bunun kocaman bir yalan olduğunu hepiniz iyi biliyorsunuz. İzin verir miyim birlikte olmalarına ayol!

Gecenin ParıltısıWhere stories live. Discover now