👉🏻19. Bölüm👈🏻

162 2 0
                                    

Selam.
Bölümü yazmaya başladığım tarih yirmi dokuz Ocak ikibin yirmibir Cuma ve saat öğlen üçe çeyrek var.
Bölüm hakkındaki yorumlarınızı bekliyorum.
Satır arası yorumlarınız beni çok mutlu edecek.
💋
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

"Ah Elif... Seni seviyorum ve ben döneceğim. Bu kez senin için döneceğim ve seni almadan gitmek yok bana, seni ben sevdim ve sen benimsin..."

Alarmın kötü sesiyle gözlerimi açtığımda su ter içindeydim, çok şükür gördüğüm şey rüyaydı. Eve döndüğümden beri bazı geceler onu rüyamda görüyordum ve bu beni korkutuyordu. Her defasında gördüğüm benzer rüyaları kimseye anlatmıyordum, rüya işte diye söylenip geçiştiriyordum ama sürekli görmemin de bir anlamı olmalıydı.
Kapım açıldığında gelene baktım, abimdi.
"Günaydın! Uyanmışsın fıstığım, ben de seni uyandırmaya gelmiştim."
Yatakta doğrulur pozisyona geldim ve aynı zamanda başımla onayladım.
"Uyandım abiciğim, günaydın."
Başıyla onayladı.
"Tamam o zaman, ben çıkıyorum."
Bir şey demedim ve abimin odamdan çıkışını izledim.
Abimin arkasından ben de yataktan kalktım ve odamdaki camı açtım, ondan sonra odamdaki lavaboya girdim.
Rutin birkaç işimi hâllettikten sonra soğuk suyu açıp yüzümü üç defa yıkadım. Soğuk su uykumu dağıtmama yeterli olmuştu.
Odama geri döndüğümde üzerimdeki pijamalara baktım, neredeyse her gün pijamalı gezmiştim evin içinde, artık depresyon havamdan çıkmam gerektiğine karar vererek gardrop karşısına geçtim.
Havalar soğuktu, bu hafta İstanbul'u yoğun bir kar yağışı bekliyor diyorlar, umarım yağardı.
Üzerime giydiğim mavi bir kazak ve altıma giydiğim kalın siyah taytıma ayna karşısında tebessüm ettim, depresyon havamdan çıkabilmiştim.
Saçlarımı taradım ve ördüm, daha sağlıklı gözüküyordum işte şimdi.
Son olarak çiçeksi parfümümden de sıktım ve komidinde duran telefonumu alıp, bir yandan Mert'e mesaj atarken diğer yandan da odamdan çıkıp aşağıya indim.
Annem kahvaltı hazırlıyordu, abim masayı hazırlıyordu ve babam da her zamanki gibi gazete okuyordu.
Mutfağa yanına gittim ve yanağına kuş kadar hafif bir öpücük kondurdum.
"Günaydın."
Gülümsedi.
"Günaydın güzel kızım, maşallah enerjin yerine gelmiş."
Gülümsedim.
"Sizler yanımdayken benim enerjim hep yerimde annem."
Ocak üzerinde boş olan sahanı gördüğümde dolaptan yumurta çıkarttım, muhtemelen sucuklu yumurta yapacaktı annem.
"Sen biz yanında olmasak bile hep böyle ol, tamam mı güzel kızım?"
Başımla onayladım.
"Ama siz yine de yanımda olun."
Annemin çıkardığı sucukları soyup kestikten sonra sahana biraz tereyağ ve biraz da sıvı yağ kattım, yağlar eriyip kızınca üzerine sucukları attım ve biraz karıştırıp sahanın kapağını kapattım. Bu sırada sabah uyandığım gibi su içmediğimi fark ederek rafa yöneldim ve büyük olan bardağı alıp sürahiden su doldurdum ve sandalyelerin birine geçip oturarak içtim.
Bu sırada sucuklar pişmişti, üzerine dört tane yumurta kırdım ve en son da yumurtaların üzerine pul biber gezdirdim, abim ve babam böyle çok seviyordu.
"Sen masaya gidip çayları koy, ben sucuklu yumurtaları alıp gelirim."
Annemin dediğini yaptım ve çaylarımızı koydum, sonra odaya babama seslenmek için gittim. Kapının kenarında durup başımı kapıya yasladım, pür dikkat önündeki gazeteyi okuyordu.
"Baba, hadi çayları koydum."
Gazeteden gözlerini çekti ve gözlüğünün üzerinden bana baktı, hafifçe tebessüm etti ve gazetesini katlayarak sehpanın üzerine bıraktı.
"Geliyorum." Dedi ve ayağa kalktı, yanıma vardığında kolunu omzuma attı ve ben de bu haraketi karşısında ona daha bir sokuldum.

Kahvaltımızı yaptıktan sonra annemle beraber masayı topladık, annemle aynı evin içinde sohbet ederken iş yapmak çok güzeldi. Masayı toplayınca etrafa göz gezdirdim, küçük bir temizliğe ihtiyaç vardı.
"Anne, şöyle bir silip süpürelim diyorum. Hazır abim de evde, yardım eder." Dedim, kıkırdarken.
Gözlerini kısarak baktı, gülüyordu benim gibi.
"Tamam canım, nasıl istersen."
Odaya gittim, abim telefon elinde koltukta uzatmış bacaklarını oturuyordu.
"Abiciğim!"
İstifini hiç bozmadan, cevap vermeden gözlerime baktı.
"Diyorum ki, hazır sen de evdeyken temizlik yapalım. Ne dersin?"
Tam cevap verecekti ki sözünü kestim.
"Hayırı bir cevap olarak kabul etmiyorum, teşekkür ederim."
Göz devirdi.
Şaşırmadım!
"Halıları süpürmek mi istersin, yoksa silkelemek mi?"
Kaşlarını çattı.
"Elif, yapma bunu bana! İzin günümde çalıştırma beni!"
Omuz silktim.
"Hadi sen halıları silkele, zaten küçükler hemen silkelersin. Ben yerleri sileyim ve annem de toz alsın!"
Babamı işaret etti.
"Babama da bir iş ver, olmaz öyle!"
Babam gazeteyi elinden bırakıp kaşlarını çattı.
"Yaşım kırkı aşmış, bir de temizlik mi yapacağım bu yaştan sonra? İstersen camları sileyim, ne dersin oğlum?" Yalandan kızışına kahkaha atmıştım.
"Camlar kalsın, yağmurlu hava zaten." Dedim, araya girerek.
Bu kez abim de gülmüştü.
"Ben buldum babanıza işi, işler bitince yorgunluk kahvemizi o yapacak."
Annem son noktayı koymuştu işte.
***
Oh!
Tam bir oh!
İki katlı evin temizliğinin zorluğunu bir kez daha hatırlamıştım.
Bir de ben bu temizliği normal zamanda tek başıma yapıyordum, canım çıkıyormuş be.
Ev kutu gibi mutu gibi ama, iki katlı olması insanı yoruyormuş ama!
Saate baktığımda ikiye geliyordu, birazdan duş alsam ne güzel olurdu ama.
Babamın yaptığı kahveyi sehpadan alıp içerken zil çaldı, kimse kalkmak için harekete geçmeyince mecburen ben kalktım.
Delikten bakmak gibi bir huyum olmamıştı hiçbir zaman bu sebeple direk açtım kapıyı.
Mert'ti gelen, onu gördüğümde yüzümde güller açıyordu.
"Mert! Hoşgeldin..." dedim, gözüm elindeki karton çantaya ilişti, bana bahsettiği şeydi sanırım.
"Hoşbuldum canım ama hiç içeriye girmeyeceğim, tabura dönmem gerekiyor beni bekliyorlar."
Dudak büktüm.
"Peki madem, akşam geleceksin ama değil mi?"
Dudak büktü o da benim gibi.
"İnşallah."
Yanağımı okşadı.
"Gidiyorum ben, selam söyle."
Mert uzaklaşınca ben de elimdeki karton çantayı kenara koydum ve odaya geçtim.
"Mert'in sesini duydum sanki?"
Başımla onayladım.
"Evet abi, tabura gidiyormuş ve gitmeden uğrayıp bir karton çanta verdi."
Başıyla onayladı, sormayacak mıydı ne o diye?
"Selam söyledi, hepinize."
"Sağolsun, Aleyküm Selam."
Kahvem bittiğinde saate baktım, iki buçuk falandı.
"Ben duş alacağım, odamdayım."
Kahve fincanımı mutfağa bıraktım ve sonra da odama çıktım.

BAŞKA BİR AŞKNơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ