👉🏻10.Bölüm👈🏻

365 12 0
                                    

Selam gençler, ben geldim. ☺️
Yukarıdaki şarkının bölümle hiçbir alakası yok, Sertap Erener seviyorum sadece. ☺️
Yazmayı seviyorum, yazarken kendi dünyamdan çıkıp başka bir dünyanın içinde buluyorum kendimi ve bu bana iyi geliyor, beni fazlasıyla mutlu ediyor. 🙃
Bu sebeple, ben bir yazar değilim. Hayal gücümü kullanarak, bu dünyadan uzaklaşıp, başka bir dünyaya geçmek isteyen bir varlığım.😌
Seviyorsanız, beğeniyorsanız ne mutlu bana.😌
Ama beğenmiyorsanız, kırıcı yorum yapmak yerine okumamayı tercih edebilirsiniz.😇
Ayrıca, bundan önceki yazdığım ve yayınlanmış olan hikayelerim iki üç sene öncesine ait ve tecrübesizce yazdığım birkaç hikaye işte. 😌
Bu hikayeme birazcık özen gösteriyorum, kendimi tamamen bu hikayeye odaklıyorum ve ben yaşıyormuş gibi hissediyorum, bu sebeple belki de kendi dünyamdan çıkıp başka bir dünyaya geçiyorum, bilemiyorum.
Ben yeterince sizi oyaladığımı düşünerek, buradan ayrılıyorum, bölümün sonunda görüşmek dileğiyle.
Bölümü yazmaya başladığım tarih; onyedi Ekim ikibin yirmi ve saat onyediyi onsekiz geçiyor.
Keyifli okumalar dilerim.😘
Yorumlarda buluşalım.☘️
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Telefonumu çıkarttım ve kızlarla olan grubumuza girdim. Bu gece abim gececi olduğu için Irmak ve Yaren'in bizde kalmasını ve kızlar gecesi yapmamızı istiyordum. Her zaman hep beraber zaman geçiriyorduk, bu gece kız kıza olsak çok iyi olurdu.

Gönderilen; Erkeklerden Uzak Hava Sahası
Gönderen; Elif
- Bu gece bizde toplanalım ve kızlar gecesi yapalım. İtiraz yok, hazırlanın markete gidiyoruz.

Mesajı yazdıktan sonra gardrop sürgülerini açtım ve giyecek bir şeyler baktım.
Grup ismini gördükçe sinirlerim bozuluyor ve gülmeye başlıyordum sürekli. Yaren bulmuştu bu ismi, sinir bozucu şekilde komik geliyordu kulağa.
Bir tişört bir kot kombiniyle hemen aşağıya indim ve cüzdanımla anahtarımı alıp evden çıktım.
Yarın fakültede dersim yoktu, Yaren'in ise öğleden sonra bir ders varmış.
Bahçeden çıkıp Yaren'lerin evine yaklaştığımda, Yaren'i de bahçede ayakkabılarını giyerken buldum. Bahçeye girmeden, sokakta bekledim. Gözüm terasa iliştiğinde, bana bakan birini göremedim. Yani Mert'i...
Henüz gelmemiş olmasına yalnızca iç çektim, bu sırada Yaren yanıma gelerek yanağıma minik bir öpücük kondurmuştu.
"Güzel düşünmüşsün, kız kıza olmak iyi fikir." Dedi, bu sırada Irmak'ların evinin önüne gelmiştik.
"Irmak!"
Yaren'in bağırmasıyla, elimi sağ kulağıma dayadım. Kulağımı delmişti, aslında farklı bir şey derdim fakat ağzımı bozmak bana göre değildi.
"Niye bağırıyorsun? Arasana!" Sesimi yükselterek konuşmuştum, çünkü kulağım feci derecede ağrımıştı.
"Özür dilerim, kulağının dibinde bağırmak istemezdim." Dedi, alt dudağını dişleri arasına alırken.
Göz devirdim.
Irmak kapıdan çıkarken, bu sırada telefonum çaldı. Cebimden çalan telefonumu çıkartıp, kimin aradığına baktım.
Mert!
Yüzümde oluşan tebessüme engel olamadım, beni araması mutlu olmama sebep olmuştu.
"Ben geldim!" Dedi, 'i' harfini uzatarak.
Gülümsedim.
"Hoşgeldin." Dedim ve aramayı cevapladım.
"Canım!"
Sabah kahvaltıda görüşmüştük ama yine de onu özlediğimi hissediyordum.
"Güzelim, ne yapıyorsun?"
Sanki görebilecekmiş gibi, salak gibi sırıttım.
"Kızlarla dışardayız, markete gidiyoruz. Sen ne yapıyorsun, canım?"
Benimle konuşurken, yüzünde oluşan mimikleri merak ediyordum açıkçası. Bunu görmeyi isterdim, şu anda.
"Neden?"
Marketin olduğu sokağa geldiğimizde karşıdan karşıya geçmek için, araba olup olmadığına göz attım.
"Abim gececi biliyorsun, bu gece kız kıza oturup sohbet edeceğiz." Dedim, kız kıza kelimesini bastırarak.
Kıkırdadı.
"Neden kız kıza diye belirtiyorsun? Ekini alıp gelirim diye korkuyorsun değil mi?"
Görebilecekmiş gibi, başımla onayladım.
"Senden beklerim, yaparsın. Lütfen bu gece kız kıza olmamıza izin verin ve gelmeyin."
'Imm' gibi bir ses çıkarttı önce, bu sırada markete girmiştik.
Direk cipslerin olduğu yere yönümü çevirip ilerledim, kızlar da arkamdan geliyordu.
"Bir şartla." Kaşlarımı çattım.
"Şart mı? Nedir?"
Ketçaplı, acılı ve yoğurtlu cipslerden birer tane alıp sepete attım ve diğer abur cubur'ların olduğu yere gittim.
"Bir günün tamamen bana ait olacak?"
Güldüm.
"Bir günün görevsiz geçebilirse, neden olmasın?"
Kıkırdadığını duyduğumda, içimde bir kıpırtı oluştu.
"İnşallah."
Yaren'in beni gözleriyle dövdüğünü gördüğümde küçük bir kahkaha attım.
"Eğer şu anda telefonu kapatmazsam, kardeşin tarafından dayak yiyeceğim."
Sesli bir şekilde güldü.
"Eli ağır ne yalan söyleyeyim ama kimse benim sevgilime vuramaz."
Sevgilime...
Fazlasıyla hoşuma gitmişti.
"Korkarım ki, kapatmazsam buna kimse engel olamayacak." Dedim, alayla.
"Tamam tamam, seni özleyeceğim."
Dudak büktüm.
"Özle! Görüşürüz canım."
"Görüşürüz, Yavrum."
Yavrum mu? Yavrum kelimesini duymamla içimde yanan bir volkan oluştu sanki. Sanki, patlamaya her an hazır bir volkandı. Büyük bir ateş hissettim, iliklerime kadar.
"Yeter artık, gel buraya!"
Göz devirdim, bu sırada telefonumu arka cebime yerleştirerek sepete abur cubur doldura doldura Yaren ve Irmak'ın yanına gittim.
"Sabah görüştünüz, ne çok konuşacak şeyiniz varmış? Anlamıyorum ki!" Dedi, isyan eder gibi.
"İki aydır hasret kaldık birbirimize ama Yaren, anla bizi." Dedim dudak bükerek.
Tebessüm etti.
"Zaten seninle eğleniyordum, istersen bu gece abimle vakit geçir?"
Kaşlarımı çattım.
"Hayır Yaren, bugün kız kıza."
Irmak sesini çıkartmadan bizi dinliyordu.
"Yaren, sen Irmak'ı gördün mü ya? Sesi soluğu da çıkmıyor, gitti mi bu kız ne yaptı?"
Yaren küçük bir kahkaha atarken, Irmak göz devirdi.
"Kusura bakma Elif ama, senin bu abin inatçı bir hödük olmaktan vazgeçene kadar ben hep böyle sessiz ve düşünceli olacağım." Dedi, sesi üzgün çıkmıştı.
Sürekli aklında abim vardı, hasta olacak diye korkuyordum.
Ona abimin ona evlenme teklifi edeceğini söyleyemezdim, bu sebeple birkaç gün daha istemeden de olsa acı çekmesini sineye çekmem gerekiyordu.
Yaren'e baktığımda, alt dudağını dişledi.
Irmak'a sarıldığımda ise, bunu bekliyormuş gibi kollarını belime sardı.
"Yapma böyle ama, ben inanıyorum ki bugünler geçecek ve siz mutlu olacaksınız."
Başını belli belirsiz salladı.
"Ben inanmıyorum, maalesef."
Dudak büktüm.
"Umudunu kaybetme olur mu?" Dedim, elini sıkarken.
Başıyla onayladı.
"Kaybolmasına az kaldı."
Tebessüm ettim.
"Hadi şunları ödeyelim artık, eve geçince konuşuruz."
***
Eve geldiğimde akşam için kek yapmıştım, abur cubur'lar yeterdi aslında ama yine de bir kek dahi olsa yapmak istemiştim.
Çay demlenirken, bir yandan da kahve yapıyordum. Abim işe gidecekti ve Mert'te abimle gidene kadar oturup sohbet etmek için gelmişti.
Olan kekimden ikişer dilim kestim ve tatlı tabaklarına koydum.
Raftan çok beğenerek aldığım, mat siyah fincanları tezgâha koydum. Ocakta, cam cezvede pişen kahvenin olan köpüklerini alıp üç fincana da dağıttıktan sonra kaynaması için biraz daha bekledim ve sonra ocaktan alıp fincanlara döktüm. Cam cezveyi hemen yıkayıp kenara koyduktan sonra kahveleri tepsiye dizip salona geçtim.
"Sağol, Fıstığım." Dedi abim, kahve dolu fincanı alırken ve devam etti.
"Sakın bana kek akşam için, size kesmedim deme. Aklım kekte kala kala giderim işe."
Güldüm.
"Saçmalama abi, size de kestim." Dedim, Mert'te kahvesini aldığında ve kendi kahvemi de orta sehpaya koyduktan sonra mutfaktaki iki tabağı aldım hemen ve içeriye geçtim.
Tabakları hemen büyük bir açlıkla ikisi de ellerine aldığında, bu hâllerine yalnızca başımı iki yana sallayıp gülerek tepki verdim.
Deliler!
"Neyli bu kek?"
"Evde şeftali vardı, onun suyuyla yaptım. Klasik normal sade keke şeftali suyu ekledim işte, Mert."
Tek kaşı kalkmıştı, sonra tekrar bir parça aldı kekten.
"Açıkçası hiç klasik normal bir kek gibi değil, aramızda kalsın sen Yaren'den daha güzel yapıyorsun."
Kıkırdadım.
"Deme öyle, onun yaptıklarını çok beğeniyorum ben."
Abim elimdeki kahveye baktı ve sonrasında yüzü keskin bir hâl aldı.
"Senin kekin nerede?"
Akşam yiyecektim zaten, şimdi de yememi beklemiyordu herhalde?"
"Kızlarla, çayın yanında yiyeceğim ben."
Başıyla onayladı.
"Kardeşim, evleniyormuşsun? Elif söylemese haberimiz olmayacak!" Sesinde sahte sitem vardı.
"Saçma sapan konuşma lan, iki aydır görevde olan bendim sanki. Elif, sen de hemen yetiştirmişsin Mert'e!"
Dudak büktüm.
"Çok heyecanlı ve mutluydum abiciğim, ne yapabilirim?"
Başını belli belirsiz iki yana salladı.
Mert ve abimi böyle yalandan kavga ediyor gibi görmek çok hoşuma gidiyordu, onların o hâlleri beni mutlu ediyordu.
Abim bileğindeki saate baktı ve kahvesinden son yudumu içti.
"Kardeşim, benim gitmem gerekiyor. Yarın Yaren'i ve Ekin'i al gel akşam yemeği yiyelim. Irmak'ın haberi olmasın bu akşam yemeğinden, anlatırım. Ben de zaten sizden fikir alacaktım."
Ayağa kalktı, ben de onunla birlikte ayağa kalktığımda, Mert'te oturduğu yerden kalktı. Keki hâlâ duruyordu, soğuttuğu için abim gidince ona kızabilirdim.
Vestiyerden abimin ceketini alıp üzerine giydirdim, Mert pür dikkat bizi izliyordu.
"Gece geç saatlere kadar uyanık durmak yok, Fıstığım. Sabahları geldiğimde kahvaltı yapıp uyuyorum, biliyorsun."
Başımla onayladım.
"Biliyorum abiciğim, kendine dikkat et." Yanağına kondurduğum minik öpücükten sonra abim ayakkabılarını giyerek evden çıktı, arabasına binip gözden uzaklaşana kadar arkasından baktım. Sonrasında ise kapıyı kapattım ve odaya dönmek için arkamı döndüm.
Mert, sırıtarak yüzüme bakıyordu.
"Yalnız kaldık."
Tek kaşımı kaldırdım.
"Ee, yani?" Dedim ve salona geçtim, Mert'te peşimden geldi.
"Kızlar gelene kadar zaman geçirmiş olacağız yani, karşımda oturma gel yanıma!"
Oturacağım sırada söyledikleriyle birlikte yerimde doğruldum ve yanına gittim, oturmamla birlikte kolunu omzuma atıp beni göğsüne çekti.
Kokusu çok güzeldi.
"Burada, bu şekilde saatlerce sesimi çıkarmadan durabilirim." Dedim, gözlerim kapalı bir şekilde.
"Evet, ben de öyle. Kollarımın arasında olman fazlasıyla huzur verici."
Yüzümde oluşan tebessüme engel olamadım.
"Hadi kekini bitir." Dedim, doğrulurken.
Başıyla onayladı.
Keki yerken onu izledim, fazlasıyla yakışıklıydı.
Bebeksi parlak yüzü, asker olmak için fazla beyaz ve yakışıklıydı.
Yeni yeni çıkmaya başlayan sakallarını, görev çıktığı gibi yok edeceğini biliyordum fakat hafif sakal ona çok yakışıyordu.
Masum bakışları vardı, öyle baktığı zaman onu öpesim geliyordu, ona sarılasım geliyordu. Saçlarını dağınık bıraktığı zaman ona çok yakışıyordu ama arkaya doğru attığı zaman fazlasıyla göz alıcı gözüküyordu.
Dişlerini çıkartarak gülmek çok fazla yakışıyordu ve gülünce gözleri yok oluyordu, bunu çok seviyordum.
Ciddiyken de aşırı göz alıcı oluyordu, sinirliyken de, mutluyken de!
Bu adam niye her hâliyle yakışıklı ve son derece göz alıcıydı?
Sakallarının uzun hâlini bir kez görmüştüm ve onda da baya göz alıcıydı!
"Beni gözleriyle yemen bittiyse diyorum, gideyim mi ben?"
Kendime geldiğim zaman, söylediği şeye yalnızca koluna vurarak tepki verdim.
"Niye bu kadar yakışıklı olduğunu düşünüyordum, hani insanın biraz kusuru olur?"
Sırıttı.
"Benim tek kusurum kusursuzluğum, bebeğim." Dedi, pislik bir şekilde.
Kahkaha attım.
"Delisin."
Yanağımı sıktı.
"Ama bu deliyi çok seviyorsun."
Başımla onayladım.
"Çok seviyorum." Dedim ve yanağını öptüm.
"Kızları iptal etsen de, bu geceyi birlikte mi geçirsek? Ne yapsak?"
Kaşlarımı çattım.
"Kızlar gelecek, hadi canım naş naş!"
Yalandan şaşırmış gibi yaptı.
"Sevgilini kovuyorsun sen şu an?"
Başımla onayladım.
"Evet hayatım, kovuyorum."
Tek kaşını kaldırıp, beni kendisine çekti.
Bir anda koltuğa çekilmemle, küçük bir çığlık atmıştım.
"Tekrar hayatım desene?" Güldüm.
"Hayatım."
Dudağımın kenarını öptü.
"Gitmeliyim."
***
Cipsleri büyük kaselere boşaltırken, Yaren bir yandan çubuk ve çikolatalı bisküvileri çıkartıyordu, Irmak ise bardaklara çay dolduruyordu.
Cipsleri boşalttıktan sonra fırından keki çıkarttım ve bu kadar şeyin arasında ikişer dilim yiyemeyeceğimizi bildiğim için bir tabağa üçümüze birer dilim koyarak aldığım tabak ve kaseleri salona, orta sehpaya koydum.
"Resmen pijamalarınızla gelmişsiniz!" Dedim, hâlâ onların bu hâlini gördükçe gülüyordum. Burada benden de giyebilirlerdi, yanlarında da getirebilirlerdi halbuki.
"Akşam akşam sokakta kimse yok, kim görecek? Hem gören görsün, bana ne? Bizim çocukluğumuz bu mahallede geçti, her hâlimizi gördüler."
Çocukluklarının bu mahallede geçmiş olması, tebessüm etmeme sebep oldu.
Kim bilir bu mahallenin sokaklarında ne güzel oyunlar oynamışlardır, hepsinde ben de burada olmak isterdim aslında.
"Çocukluğumun sizlerle geçmesini isterdim."
Üzerimdekilere baktım, pantolon ve tişört vardı üzerimde ve benim bunları değiştirmem gerekiyordu.
"Biz de öyle, seninle çok geç tanışmışız."
Gülümsedim.
"Geç olsun da güç olmasın demişler." Dedim ve devam ettim.
"Pijamalarımı giyip geliyorum." Dedim ve merdivenlerden yukarıya çıktım.
Sarı uzun kollu önünden üç tane düğmesi olan pijama üstümü giyip, kollarını dirseklerime kadar çektim. Takımı olan renkli çiçekli bol paça pijama altını da geçirip saçlarımı tepeden öylesine topuz yaptım.
Ayağımdaki ince çorapları çıkartıp beyaz bilekte biten çoraplarımı giydim ve son olarak şekerli vücut spreyimi sıktım.
Şekerli kokuları pek tercih etmesem de vücut spreyi olarak vücutta hoş bir koku bıraktığı gerçeği vardı.
Aşağı indiğimde ikisini de telefona bakarken buldum ve yanlarına gidip ellerinden telefonu çektim.
"Ne yapıyorsun?!" Aniden çekmeme kızmış olacaklardı ki aynı anda bağırmışlardı.
"Bugün buraya telefonla oynamaya gelmediniz, telefonlar kapanacak."
Göz devirdiler, hem de aynı anda!"
Gözlerimi kısarak baktım ikisine de, ama bu haraketim onları korkutmamıştı, Yaren ise dil çıkartmıştı.
Umursamadım ve çayımdan bir yudum aldım.
"Yaren, sen de aşık ol artık!" Dedim, ortaya bir konu atmak ister gibi.
Irmak yüzüme sinsi bir sırıtışla baktı.
"Bence de, ama öyle herhangi birine değil."
Kaşlarımı çattım.
"Yoksa hazırda biri var mı?"
Irmak kıkırdarken, Yaren ise Irmak'ın omzuna vurmuştu.
"Saçmalıyor, boşver şunu!"
Irmak bileğimi tutup, ona bakmamı sağladı.
"Saçmalamıyorum, hiç mi fark etmedin Elif gerçekten?"
Kaşlarımı iyice çattım.
"Neyi fark etmem gerekiyor?"
Sahiden, neydi bu fark etmem gereken şey?
"Ekin!"
Gözlerim ve ağzım kocaman açılırken, ellerim açık olan ağzıma gitti.
"Yuh ama! Seviyor musunuz birbirinizi? Nasıl oldu?"
Yaren itiraz etmeye hazırlanıyordu ki, araya Irmak girdi yine.
"Birbirlerine açılmadılar, kendilerine bile açılmadılar ne yalan söyleyeyim ama Yaren, Ekin'in yanında heyecanlanıyor ve eli ayağına dolanıyor. Ekin'den emin değilim yalnızca, bazı davranışları var diyorum ki tamam Yaren'e kör kütük aşık, ama bazı davranışları var, buz gibi soğuk."
Vay be!
Yaren de bana bunlardan hiç bahsetmesin! Vay arkadaş!
Neyse, şu an bahsedip, bahsetmemesini tartışamam.
"Acaba Mert'ten çekiniyor olabilir mi? Sonuçta kardeş gibiler, aynı mahallede büyüdüler ve Mert'i kardeşi gibi görüp, Yaren'i görmemesine belki de içten içe kızıyordur?"
Irmak'ın gözleri kısılırken, söylediklerimi düşündüğünü fark ettim.
"Saçmalamayın, tamam birazcık hoşlanıyor olabilirim ama bu kadar basit bir şey ve belki de gelip geçici. Ekin de beni kardeşi gibi görüyor, konuşulmaya bile değmez bir konu." Dedi, keyifsiz bir ses tonuyla.
Kaşlarımı çattım.
"Bana bak, bu gece üzülüp ağlamak için toplanmadık buraya! Tamam, bu konuyu başka bir gün masaya yatırırız." Dedim, önümdeki cipsten yerken.
Mesaj sesimi duymamla bakışlarım Yaren ve Irmak'ı buldu, onlardan izin alır gibi bakıyordum.
"Senin sevgilin var, yapacak bir şeyimiz yok. Hadi cevap ver de sonra devam ederiz konuşmaya."
Gülümsedim ve telefonumu elime alıp gelen mesajı açtım.
Gönderen; Mert🤍
- Ne yapıyorsun? Ben seni özlüyorum.😏

BAŞKA BİR AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin