👉🏻14.Bölüm👈🏻

244 4 0
                                    

Merhaba! ☀️
Nasılsınız?
Ben iyiyim, hem de çok iyiyim.
Güzel, beğeneceğinize garanti verebileceğim bir bölümle geldim.
Yorum yapmıyorsunuz, sizin fikirleriniz benim için çok önemli.
Satır arası veya en son, hiç fark etmez.
Yorumlarda buluşalım, olur mu?
Benden size büyük bir kalp o zaman;❤️
Bugünün tarihi Bir Kasım ikibin yirmi Pazar ve saat ondokuz onüç.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
"Çok teşekkür ederim, tam istediğim gibi oldu." Dedim, aynadan yansıyan kadına ve aynadaki yansımama yüzümdeki gülümsemeyle baktım. Çok hoş görünüyordum, kendimi çok beğenmiştim.
Oturduğum yerden kalktım ve boy aynasına ilerleyip tam önünde durdum.
Saçlarım yandan ayrılmış, dalgalı modeldeydi ve makyajım biraz ağıra kaçılsa da doğal görünüme bürünmüştü.
Haki yeşili göz kapaklarım, kahverenginin en nude tonundaki mat rujum ve şeftali yanaklarım tamamen doğal görünüm veriyordu.
Üzerimdeki haki elbise, tamamen dantelden oluşuyordu ve kısa kollu gözükse de aslında askılı bir elbiseydi, kısa kollu yapan haki yeşili, ince tüldü aslında ve etek boyu ayak bileğimden on parmak yukarıda bitiyordu. Bele kadar dar, göğüs dekolteli gibi gözükse de kısa kollu tül uzanıyordu ve göğüs bölgesi tamamen ince haki yeşili tülden, kolları ise kalın rengini belli eden tüldendi. Tamamen dantelli, usturuplu ama detaylara inince gizli bir merak duygusu uyandıran bir elbiseydi üzerimdeki.
Ayakkabılarımı önce siyah seçmiş, sonrasında ise rugan nude stilettoyla tercih değiştirmiştim ve bileğimdeki inci bileklik, kulağımdaki inci küpeler tamamen bir ahenk hâlindeydi.
Aynadaki görüntümden tamamen tatmin olmuştum, sonrasında bakışlarımı arkama çevirerek, Yaren ve Irmak'a baktım.

Irmak'ın saks mavisi simli uzun ve kalın askılı kruvaze, önü bağlı gibi modelli gece elbisesi ve diz kapağından sonra gelen derin yırtmacı oldukça göz alıcıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Irmak'ın saks mavisi simli uzun ve kalın askılı kruvaze, önü bağlı gibi modelli gece elbisesi ve diz kapağından sonra gelen derin yırtmacı oldukça göz alıcıydı.
Bugün onun günüydü, istediği gibi giyinecekti elbette.
Saçları dağınık topuz, makyajı ise gözleri ortaya çıkartan siyah bir göz makyajı, nude bir rujla yine doğal görünüme yakın bir gece makyajı vardı yüzünde.
Sonra bakışlarımı Yaren'e kaydırdım.
Beli kalın, boynu ise ince büzgülü, bileği lastikli bordo İpek kumaş, uzun kollu uzun elbisesiyle fazla göz alıcı gözüküyordu.
İpek ve kadife kumaşlar her zaman cazibeli, göz alıcı gösteriyordu kişiyi.
Saçları düz, makyajı hafifti.
Gülümsedim.
Bugün günlerden pazardı ve yaklaşık iki saat sonra Irmak'ın restoranının kapalı teras, canlı müzikli yerinde abim ve Irmak'ın sözü gerçekleşecekti.
Hepimiz heyecanlı, hepimiz mutluyduk ama elbette aramızdaki en mutlusu ve en heyecanlısı Irmak'tı.
Kalabalık bir söz olacaktı ve eve sığmayacağına karar vererek Irmak'ın restoranında yapma kararı almıştık.
"Barlas ne zaman gelecek? Geç kalmayalım!"
Başımı yana yatırıp, Irmak'ın heyecanlı ama çokça telaşlı hâline gülümsedim.
"Sakin ol, Irmak." Dedim ve devam ettim.
"Yoldalar."
Sonra Yaren'e çevirdim bakışlarımı, onda da farklı bir heyecan görmüştüm. Gözleri daha farklı, daha ışıl ışıl parlıyordu.
Ne olduğunu sorgular biçimde bir gözümü kırptım, elini 'boşver' der gibi salladı.
Anlamak zor değildi, Ekin'den hoşlanıyordu ve onun bu hâlini görünce ne tepki verecek onu merak ediyordu.
Ekin bana kalırsa Yaren'den fazlasıyla hoşlanıyor, hatta seviyordu fakat Mert'ten çok çekiniyordu, onun güvenini zedelemekten korkuyordu. Bence tek sebep buydu çünkü Ekin'in Yaren'e olan bakışları açıkça ortadaydı, hislerini belli eder cinstendi.
Muhtemelen Mert'te bir şeyler anlamıştı ama üzerinde durmuyordu, öyle seziyordum.
Telefonum çaldığında masaya doğru ilerledim, Mert arıyordu.
Efendim, Canım?"
"Aşağıdayız, Güzelim."
Gülümsedim, bana iltifatlar etmesini çok seviyordum fakat abimin yanında etmesi beni utandırıyordu. Abim de beni kıskanıyordu ve bunu açıkça belli ediyordu, bu duruma gülüyordum sadece ve elbette çok hoşuma gidiyordu.
"Tamam Canım, iniyoruz."
Telefonu ayakkabımla aynı renk olan çantama koydum ve Irmak'la Yaren'in arkasından kuaförden çıktım.
Abim, Ekin ve Mert arabalarının kapılarına yaslanmış bizi bekliyorlardı.
Dışarının soğuğu ürpermeme sebep oldu ve koluma aldığım trençkotu hızlıca üzerime geçirdim.
"Çok güzel olmuşsun, Irmak. Hepiniz çok güzelsiniz."
Gülümsedim.
"Senin gözün Irmak'tan başkasını görüyor sanki abiciğim." Dedim ve arkamı dönüp Mert'in yanına gittim.
Tek kolunu açarak beni kendisine çekerek sardı ve yanağımı koklayarak öptü.
"Fazla güzelsin." Dedi kulağıma doğru, kısık sesle.
"Sen çok yakışıklısın, ondan."
Dişerini belli ede ede güldü.
Şu an gülüşünden öpmek istiyordum, ama abim vardı.
Abimin homurdanmasını duyduğumda kıkırdadım.
"Kıskanma abiciğim, ben seni de öperim."
Mert belimdeki kolunu sıklaştırdığında daha çok gülmemek için alt dudağımı ısırdım.
"Öpemez kardeşim, seni Irmak öpsün. Sana ne Elif'ten?"
Bu kıskançlık en çok benim hoşuma gidiyordu.
"Ne sana ne lan? Elif benim kardeşim, ister öperim ister severim, asıl sana ne oğlum?"
Aralarındaki kavga değildi, laf dalaşıydı ve gülerek söylüyorlardı.
"Elif senin kardeşin, ama benim de karım olacak. Ona ne diyeceksin?"
Derin bir nefes aldım, karım demişti. Ağzına ne de çok yakışmıştı.
"Olacak diyorsun bak, olmadı ama? Olmayabilir de, bilemezsin."
Mert kaşlarını çattı.
"Hele bir olmasın, kaçırırım yemin ederim."
Elimi ağzıma kapattım, biri engel olmazsa şaka kakaya dönüşebilirdi.
"Tamam artık, iyice saçmalamaya başladınız." Dedim, yalandan kızıyormuşçasına.
"Irmak'ın anneleri ve bizimkiler restoranda, sizi bırakıp, Barlas annenleri almaya gidecek."
Halamlar, Teyzemler, dayımlar ve amcamlar da gelmişti ve geçe kalmadan geri döneceklerdi.
İki araba gelmişti, Ekin abimin arabasına biniyordu ve Yaren de benimle Mert'in arabasına biniyorduk.
"Restoranda görüşürüz."
***
"Hadi Irmak, titreme!"
Elleri titriyordu, restoranın mutfağında kahve yapıyorduk ve ben de kahve yaparken onu fotoğraf çekmişim ama elleri hep hafifçe bulanık çıkmıştı.
"Elimde olan bir şey sanki! Seni de göreceğim.."
Gülümsedim.
"İnşallah."
Göz devirdi ve olan kahvenin köpüklerini aldı.
Bir tek abime kahve yapıyordu, mutfaktaki aşçılar yapacaktı diğer herkese kahvesini.
"Tuzu ne kadar koydun?"
"Baya koydum, korkma."
"Zehirlenmesin de." Güldüm.
"Ben sevgilimi zehirler miyim hiç?"
Omuz silktim.
O sırada Yaren mutfağa girdi.
"Hadi, bir tane kahve yapacaksın altı üstü!"
Haklıydı!
"Oldu işte, ne çok söylendiniz be!" Kahveyi fincana koyup tepsiyi eline aldı, Yaren önden gitti ve kapıyı açtı.
"Bekle." Dedim, içeriden gelen sesleri duydum.
"Selim Bey, gelelim toplanma amacımıza. Gençler birbirlerini görmüş, beğenmiş, sevmişler ve bizlere de saygı duyup iki gencin yuvasını kurmak düşer. Allah'ın izni ve peygamber efendimizin kavliyle kızınız Irmak'ı oğlum Barlas'a istiyoruz."
Selim amca, onlara uzakta olsak bizi görmüştü ve Irmak'a bakmıştı. Irmak'a baktığımda ise gülümsemişti, Selim amca bunu görünce o da gülümsemişti.
"Dediğin gibi gençler birbirlerini sevmişler, bizlere de saygı duymak düşer. O zaman verdim gitti!"
Gülümseyerek Yaren'e sarıldım ve sonra Irmak'ın omzuna hafifçe vurdum.
"Hadi götür kahveni."
Irmak heyecandan adını bile unutmuştu bence, çok heyecanlıydı!
Ağır adımlarla abimin yanına gitti ve hafifçe eğilerek kahveyi uzattı ve sonra da yanındaki sandalyeye oturdu. Kahvenin yanına koyduğumuz suda da tuz vardı ama çikolata normaldi!
Ben de yanlarına giderek abimin kahveyi içtiği hâlini fotoğraf çektim, yüzü buruşmuştu ve buna rağmen içmeye devam etmişti, sonra ise hemen videoya almıştım. Kahvesi bittiğinde ağzını düzeltmek için suyu içmişti ki daha çok ağzı buruşmuştu, gülümsedim.
Irmak çikolataları işaret edince, abim korkuyla baktı önce ve sonra ağzına bir tane küçük çikolata attı.
"Kızım." Dedi babam, uyarıcı bir ses tonunda ve sonrasında hemen bana uzatılan söz yüzükleri tepsisini aldım.
Söz ve nişan bir arada sayılırdı, nişan yapsalar bile yüzük takmayacaklardı.
Yanlarına ilerlediğimde amcam geldi ve abimle Irmak'ın parmaklarına taktı ve sonra ise makası da alıp kurdeleyi kesti.
Sonra herkes alkışladı ve eller öpüldü.
Restoranı müzik sesi doldurduğunda şaşırdılar, dans edeceklerini bilmiyorlardı çünkü ben danssız olmayacağını düşünmüştüm.
Onlar dans ederken garsonlar kahveleri, yanlarındaki kuru pastalarla dağıttılar.
Mert yanıma geldiğinde odak noktam o olmuştu.
"Canım." Dedim.
Elimi tuttu.
"Hadi, dans edelim?"
Babama baktım, hemen anlamıştı ve başıyla onaylamıştı.
"Olur." Dedim sonra ve abimlerin yanına gidip dans etmeye başladık.
"Belki de birkaç ay sonra burada bizim sözümüz olacak."
Gülümseyerek başımla onayladım.
"Bu çok güzel, inşallah o günleri yaşayacağız."
Yanağımı okşadı.
"En güzel hâliyle yaşayacağız, söz veriyorum."
Gülümseyişim genişledi.
"Her sabaha yanı başımda seninle uyanmak, her gece göğsünde uyumak, bunlar iple çektiğim şeyler." Dedim, gözlerinin içine bakarken.
Derin bir nefes aldı.
"Ah Elif, ne çok istiyorum tüm bunları bir bilsen... Bazen korkuyorum, bu kadar kısa süre içinde seni bu kadar seviyor olmamdan çok korkuyorum..."
Alt dudağımı ısırdım.
"Hislerimiz karşılıklı."
Memnuniyetle gülümsedi.
Şarkı durduğunda, bizim de dansımız bitti ve sonra kenara çekilip bizim için gelen kahveleri içtik.
"Fıstığım."
Sol tarafımda hissettiğim nefesle sesin geldiği yöne doğru döndüm.
"Abiciğim?"
"Fotoğraf çekilelim Fıstığım, hadi gel."
Mert'in de elini tutarak salonun ortasına gittim, Yaren ve Ekin'i de alarak altı kişi olarak resim çekildik ve sonra dördümüz, ondan sonra ise üçümüz çekişmiştik.
Abim annemleri çağırdı ve ailece fotoğraf çekildik, sonra Irmak'ın ailesi geldi ve ailece fotoğraf çekildiler.
Aklıma gelen şeyle yanlarından ayrıldım ve canlı müzik kısmına gittim. Şarkı söyleyecektim!
Orada oturan adamın kulağına eğildim.
"Yalın'ın Aşk Diye şarkısını söyleyeceğim." Dedim ve sonra mikrofonu elime alarak konuştum.
"Fotoğraf çekilmeyi bırakır mısınız artık? Dans etmeye devam edin lütfen, çünkü birazdan şarkı söylüyor olacağım."
Ailem dışında kimse benim sesimin güzel olduğunu bilmiyordu, kimse duymamıştı sesimi şarkı söylerken. Mert bile ilk defa duyacaktı, ne hissedecekti ya da beğenecek miydi bilmiyordum.
Arkama döndüm ve orada oturan adama baktım, müziği ayarlamıştı.
Yüzüme memnuniyet gülümsemesi takındım ve önüme döndüm.
"Bizden yana mevsim güneş ve ay, hep dolunay
Bizden yana rüzgar, kokun içime işliyor
Kalp ağrıma bir tek senin güzel yüzün iyi geliyor..

BAŞKA BİR AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin