4.

53.3K 3.4K 352
                                    

   İpek yorgun argın yine Mihrimah Sultan Camii'nin arkasındaki merdivenlerden çıkıp, sola saptığında kapının önünde arabasına yaslanmış Sadi'yi görünce şaşırdı. Niye geleceğini haber vermemişti? Ona doğru yürüdü. Dalgın görünüyordu.

"Sadi, ne yapıyorsun burada? Geleceğini haber verseydin daha erken gelirdim." Sadi onun sesiyle kendine gelir gelmez kaşlarını çatıp İpek'in sözünün bitmesini bekledi. Sonra derin bir nefes aldı ve elindeki kırmızı kutuyu İpek'e uzattı. İpek kutuyu görünce birden geriye çekildi. Bu kutu...

"Nereden buldun bunu sen?"

"Evinize gittim."

"Milletin evine gidip çöpünü karıştırmak nereden geldi aklına? Hem Murat atmamış mı çöpü? Ben olmayınca işte..." Hemen kutuya uzandı ama Sadi elini geriye çekti. İpek öfkeyle Sadi'nin yüzüne baktı.

"Sabah sabah Murat aradı beni! Dedim bu sabahın bu saatinde beni niye arıyor? Aklına bir şey takılmış, senin evlilik yıldönümümüzde çöpe attığın kutunun içinde ne olduğuna bakmamı istedi. Gittim, baktım ve bir de ne göreyim; bir hamilelik testi, sonuç pozitif hem de, bir de bebek patiği! Sen ne yapıyorsun İpek? Adama çocuğu olacağını niye söylemedin, niye sakladın?" İpek sıkıntı ile alnını ovaladı, tekrar kutuya uzandı ama sonra vazgeçip Sadi'nin yüzüne baktı endişeyle.

"Bana bak, sakın Murat'a söylediğini söyleme bana! Sadi seni öldürürüm."

"Niye, onun çocuğu olacağını bilmeye hakkı yok mu? Bu kadar kötü biri olduğuna inanamıyorum İpek? Ne yapacaktın, çocuğu tek başına doğurup tek başına mı büyütecektin? Babasından ayırarak Murat'tan intikam mı alacağını sanıyordun?"

"Ben aldırdım o çocuğu Sadi. Aldırdım anlıyor musun? O yüzden söylemedim. Beni terk eden birinin çocuğunu doğurup bir de ona annelik mi yapacaktım?" Sadi güldü. Sinirleri bozulmuştu. İpek karşısında gözünün içine baka baka yalan söylüyordu.

"Bari bana yalan söyleme. Şu haline bak İpek? Ne zamandan beri babet giyer oldun? Kilo aldın! Bir de iki beden büyük elbise giyinmişsin. Böyle saklayacağını mı sandın? O yüzden seni işe almıyorlar değil mi?"

"Yeter artık Sadi! Sus! Evet hamileyim ve bu çocuk benim anladın mı? Kimseye vermeye niyetim yok, bunu o çok sevdiğin arkadaşına söyle. Benden ve benim çocuğumdan uzak dursun!" Sesi sokağı inletiyordu ama o buna aldırış bile etmiyordu.

"Kimse senin çocuğunu elinden almaz, hele ki Murat... O seninle tekrar barışmak istiyor İpek. Hem hamilesin de, uzatma işte. Yaptı bir eşeklik ama o hala seni seviyor!"

"Buna mecbur değil. Şimdi çocuk var diye kendini bir şeylere mecbur hissedecek! Halbuki ben beni sebepsiz sevsin istiyorum, mecbur olduğu için yanımda olmasını istemiyorum Sadi. Ben ona sordum. Neden beni seviyorsun, diye sordum. Bana bilmiyorum, dedi. O zaman işte sevebileceğim adam sonunda karşıma çıktı, mutlu olurum ben bu adamla, dedim. Ama bak! En ufak zorlukta bırakıp gitti! Hayalleri benden daha önemliymiş meğer!"

"İstanbul'a gelecektir. Telefonda haber verdim, sonra telefonu kapandı söylediklerimi duyunca. Hazırlıklı ol diye geldim buraya! O buraya gelirse onunla adam akıllı konuş İpek. Çocuk oyuncağı mı sanıyorsunuz siz evlenmeyi, çocuk yapmayı, ayrılmayı? Biraz büyüyün artık! Birisi hayallerim, hayallerim, diyerek Fransalara gitti, diğeri gurur yapıp çocuğunu babasından sakladı! Siz kafayı mı yediniz? Madem beceremeyecektiniz neden evlendiniz?" İpek arabaya yaslandı. Ayakları ağrıyordu. Akşama kadar kapı kapı dolaşıp iş görüşmelerine girmiş, bir yerlere özgeçmişini bırakmıştı. Yemek yemeğe bile fırsat bulamamıştı. Şimdi de bu olay patlak vermişti. Ne yapacaktı şimdi?

Bir Ayrılık Bir de Bebek(Tamamlandı)Where stories live. Discover now